~25~

18.5K 1.1K 377
                                    

12.03.2021

***

Ulaş elindeki silahı teröristlere doğrultmuş sıkarken, diğerleri de aynı şekilde taarruza geçmişti. ''Buraya destek lazım.'' diye bir ses geldi, diğer bölgedeki askerlerle iletişimde oldukları telsizden.

''Etrafımız sarılı. Kıpırdayamıyoruz!'' diye bağırdı Ulaş, saliselik olarak silahı bırakırken.

Karşı kayalığın arkasında 4 tane daha terörist çıkmıştı. Silahı oraya doğrultmuşken ellerindeki bombanın pimini çekmişlerdi. ''Yere yatın!'' diye bağırdı Ulaş, etrafındaki diğer askerlere.

Onlar komutu duyup yere yatmıştı. Az sonra, bomba büyük bir gürültüyle patlamıştı. Kulakları uğuldamış sesler karmaşık bir hal almıştı. Bir süre sonra gözlerini açıp sindiği kayalıktan çıkmıştı. Etrafına baktığında kendi olduğu bölgede bir sorun yoktu.

''Patlayan yer neresi?'' diye sordu diğer askerlere. O sırada üzerlerine ateş açmaya devam eden teröristleri umursamıyordu bile.

Aklına bir şey gelmişti. Diğer bölge... Onlarda yakınlarındaydı. Patlayan yer...

''Ali... Ali!'' Hızla diğer tarafa koşarken üzerine doğru silahlar patlamaya devam ediyordu. ''Komutanım!'' diye bağırdı askerler. Onun umurunda değildi. Durmuyordu. Koşuyordu. Üzerine doğru sıkılan kurşunları umursamadan koşuyordu. Az sonra etrafta saçılmış bedenleri gördü. Kopmuş bacaklar, kollar... Etraf kan gölüne dönmüştü. ''Ali...'' Etrafa bakmaya devam ettiğinde kayalığın dibinde kolu kopmuş, kanlar içinde kalan sevdiğini gördü.

''Ali... Ali'm!'' Yanına çöküp, kolunu boynunun altından geçirdi. ''Ali'm!'' Avazı çıktığı kadar bağırmıştı. Sanki sesler kesilmiş, kurşunların kulak tırmalayıcı sesleri gitmiş, etrafında kimse kalmamış gibiydi.

Kollarında tuttuğu cansız beden ona her şeyi unutturmuştu. Feryat figan bağırışları karşısında teröristler bile şaşkınlık yaşıyordu. Bir kişi... Bir Allah'ın kulu sesini çıkarmamıştı...

''Ali'm...'' Kafasını göğsüne gömmüş; kan, barut ve kendine has temiz kokusunu çekti içine. Bedeni sarsılarak ağlarken, gözyaşlarını kanlı bedene akıttı. Kanla karışıp yere doğru süzülmeye başladı sıvı...

''Aliii...''

''Lan!''

''Oğlum kalksana!'' Son bağırışının ardından gözlerini açıp kendisine şaşkınlıkla bakan arkadaşlarına çevirdi bakışlarını. Sonrasında hemen yanında elini tutan, endişeli yüzü fark etti. ''Ulaş...''

Ali gözleri dolmuş, endişeyle bakıyordu kendisine. ''Ali... Yaşıyorsun.''

''Buradayım... Bir şeyim yok...'' Dedi yüzünü elleri arasına alırken. Diğerleri hâlâ şaşkınlıkla bakarken kollarını Ali'nin boynuna dolayıp ağlamaya başladı. ''Alim...''

Bir süre ağlamaya devam ederken, Ali diğerlerine gitmelerini işaret etmişti. Şaşkın olsalar da arkadaşlarının iyi olmadığını anlayıp uzaklaşmışlardı.

''Şşş... Geçti tamam. Buradayım merak etme.''

''Çok korktum Ali'm.''

''Neden bu kadar korktun? Ne gördün rüyanda.''

''Boş ver. Dile getirmek istemiyorum.'' dedi ağlamaya devam ederken. Ali, daha fazla üzülmemesi için üstelememişti. Belli ki kötü bir rüya diye geçirdi içinden. Sormamak daha iyiydi.

**

''Bu seferki görevimiz sınırda gerçekleşen bir operasyon için İstanbul'daki toplantıdan bilgi almak olacak.'' Asaf komutan toplantı odasında yeni görev hakkında bilgi veriyordu. Herkes pür dikkat onu dinlerken gözleri bir kişiye takıldı. Elindeki kalemi sallayıp boş boş masayı izleyen adama.

DEVREM | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin