~34~

12.2K 987 291
                                    

27.04.2021

***

Ali kamuflajlarını giyip aceleyle çıktı. Toplantı yapacakları odaya doğru ilerledi. Kapıyı açıp girdiğinde diğerleri de ordaydı. ''Komutanım...''

''Geç Ali.'' Ali hızla Semih'in yanına oturdu. 

''Haber varmış komutanım.'' Asaf kağıtlardan kafasını kaldırıp usulca salladı. ''Adamların yerini bulmuş olabiliriz. Yakaladığımız teröristlerden biri konuştu.'' 

Bunu duymak Ali'nin içinde umut yeşermesini neden olmuştu. Kaç haftadır kayıptı. Ortada ceset yoktu. Ve bu haberle, -tahminler doğruysa eğer- teröristler alıkoymuşsa sağ olarak ele geçirebilirlerdi. 

''Ne zaman gidiyoruz?'' Asaf normalde onları götürmek istemiyordu. Özellikle Ali'nin psikolojisi iyi bir durumda değildi. Ulaş'ın hayalini gördüğünü biliyordu. Birkaç kere şahit olmuştu.

''Sen gelmesen Ali. İyi durumda olduğunu düşünmüyorum.''  Ali anında kafasını iki yana salladı. ''Hayır! Burada kalıp hiçbir şey yapamamanın beni ne kadar yaraladığını bilmiyormuşsunuz gibi gelme diyorsunuz. Uzun zaman sonra bir umudum var. Ben de gelip yardım edeceğim.'' 

Asaf bir süre karar vermek ister gibi düşündü. Sonunda bu hakkı ondan almaması gerektiği için kabul etti. ''Dağdaki ekip duruma uyanmadan sınıra gitmeliyiz. Bu nedenle bir an önce hazırlanmalısın.'' Ali sevinçle odadan ayrılırken diğerlerine komut verip gönderdi.

O sırada telefonu çaldı. Berk arıyordu. Uzun zamandır bir araya gelmiyorlardı. ''Efendim bebeğim.''

''Nasılsın?'' Asaf kendini koltuğa bıraktı. Fazlasıyla yorgundu. İyi değildi. İyi olmaya çalışıyordu sadece. ''İyi sayılırım. En azından olumlu sayılacak bir haber geldi.''

''Ohh... Çok mutlu oldum. Şey... Buluşalım diyecektim. Ama müsait olmayacaksın sanırım.'' Asaf tebessüm etti. Sorarken bile korkuyordu sanki. ''Tüm bu şeyler bitsin seni bir yere götüreceğim. Birkaç gün tatil yaparız.'' Berk telefonun ucunda bir süre bekledi. Sevinçle yerinde zıplarken çığlık atmamak için dudaklarını ısırdı.

''Umarım bir an önce sorunlar hallolur ve kayıp kişilerini bulursunuz. Bir yere gitmesek de olur.'' dedi Berk. Bunda samimiydi Asaf'ın sürekli kendisini suçlamasına üzülüyordu.

Gidenleri geri getiremezlerdi. Ama hastanede olan askerler için -ve kayıplar- hâlâ umudu vardı. O da ona sarılıyordu. Bir mutlu haber geldiği anda Berk'i arayıp sevinçle haberi veriyordu. Berk, onun aramasına mutlu oluyor, onunla beraber durum analizi yapıyordu.

Hepsinin umuda ihtiyacı verdi. Küçücük de olsa bir umuda...

**

Ulaş, mağara duvarını izliyordu. Birçok şey yazılmıştı. Belki de esir olan kişiler yazmıştı. Yer yer kan izleri de bulunuyordu.

Uyanmasının üzerinden 1 hafta geçmişti. Verilen ilaçlar ve bu doktor sayesinde daha iyiydi. O gün askere zarar verilmemişti. Silahı kafasına dayadıktan yaklaşık 10 saniye sonra atılan bomba nedeniyle...

Nasıl olduğunu bilmedikleri bir saldırı sonucu kısa süreli bir operasyon gerçekleşmişti. Sonuç olarak yerlerini değiştirmişlerdi. Şimdi biraz daha ufak bir yerdeydiler. Orayı bulamadılarsa burayı hiç bulamazlardı.

Koşturmacanın arasında herhangi bir soru sormamışlardı. Ancak sabırsızlanan teröristlerin bakışları ve hareketleri, bu sorgunun yakın olduğunun habercisiydi.

''Komutanım.'' Halil yanına gelip oturdu. Ulaş elinde oynadığı ot parçasından gözlerini ayırıp yanına baktı. ''Efendim.''

''Buradan kurtulur muyuz?'' Ulaş kafasını çevirip kendisine beklentiyle bakan askere baktı. ''Sen özel kuvvetler askerisin. Her duruma, psikolojiye hazırlıklı olman gerekiyor. Kendini kaybetmeyecek, umudunu yitirmeyeceksin.'' Kafasını mağaranın çıkışında gezinen teröristlere çevirdi. ''Onların bizi kullanmasına, zarar vermesine izin vermeyeceğiz.'' dedi dişlerinin arasından tıslayarak. ''Biz onları kullanacağız, yönlendireceğiz.''

DEVREM | bxbWhere stories live. Discover now