~36~

14.6K 999 581
                                    

03.05.2021

***

Ali günler sonra en huzurlu sabaha gözlerini açtı. Gece farkında olmadan sevgilisinin üstüne daha çok yaslanmıştı. Geri çekildiğinde tekrar ağırlığını hisseden Ulaş, kaşlarını çatmıştı. Yüzünü hafif buruştururken Ali endişeyle elini, Ulaş'ın yanağına getirdi. 

''Sevgilim...'' Ulaş gözlerini açıp kendisine endişeyle bakan adama gözlerini dikti. Yüzünde huzur vardı. Yüzünü okşayan sevdiği olduktan sonra aksi mümkün değildi.

Yanağını okşayan, ele yasladı başını. Kafasını hafif çevirip, Ali'nin avucunu öptü. ''Bir tanem...'' 

Ali'nin dudakları kıvrıldı. Kafasını yaklaştırıp dudaklarına öpücük kondurdu. Ulaş, geri çekileceği esnada ensesinden tutmuş ve öpücüğü derinleştirmişti. Bir süre sonra sesli bir şekilde ayrıldılar.

''Günaydın.''

''Günaydın. Ağrın var mı?'' Ulaş olumsuz anlamda başını sağladı. ''Hadi kahvaltı yapıp hastaneye gidelim.'' dediğinde Ulaş hızla yataktan doğruldu. ''Doğru. Mehmet'i görmek istiyorum.''

Ali göz devirip aynı şekilde kalktı. ''Ben senin için söyledim Ulaş.'' diye huysuzlanınca: ''Tamam ben de kontrol ettiririm. Önemli olan atarlıyı görmek.'' diye yanıtladı Ulaş. Ali kıkırdarken Ulaş dolaptan tişört çıkardı. Üstünü çıkarıp elindeki mavi tişörtü giyindi. Altına siyah bir kot geçirirken, Ali onu açlıkla süzüyordu. ''Merak etme. Üstümü çıkaracağın günlerde yakın.'' deyip dolap kapağını kapattı. Ali'ye dönüp göz kırptığında, Ali göz devirse de gülmüştü. 

Dudaklarını gerginlikle ısırırken aynı şekilde kedine birkaç parça kıyafet baktı. O arada Ulaş, hızla Ali'nin ensesine öpücük kondurup banyoya ilerledi.

Ulaş çıkıp mutfağa giderken Ali banyoya girmişti. İkisi de hazır olduktan sonra hızlıca kahvaltılarını yapmışlardı. Neyse ki geldiklerinde mutfak için alışveriş yapmışlardı. 

Arabaya binip karargaha doğru yola çıktılar. Hâlâ burada bir hastaneye sevk edilmemişti. Bu nedenle askeri uçakla gideceklerdi.

Karargaha gittiklerinde Emir ve Semih'i alıp kendilerini bekleyen uçağa bindiler. Birkaç saatin ardından hastanenin en üst katında olan piste iniş yaptılar. Burası asker hastanesiydi. Bu nedenle bu konularda imkanları vardı.

Binaya giriş yapıp, Mehmet'in kaldığı odaya doğru ilerlediler. Mehmet'in hiçbir şeyden haberi yoktu. Kurtulduklarını bilmiyordu. Kapının önüne geldiklerinde Mehmet'in ailesini gördüler. ''Merhaba.''

''Merhaba çocuklar.'' Ulaş direkt kapının kulpunu tutmuştu. ''Tek mi?'' diye sordu Mehmet'in annesine. Annesi kafasını sallayınca Ulaş sırıtarak kapıyı açtı. 

Mehmet, yatakta uzanmış, kafasını pencereye çevirmişti. Sıkıldığı belliydi. Kapı sesini duyunca kafasını Ulaş'a çevirdi. Zaten Ulaş da anında bağırmaya başlamıştı. ''Oyy oy,  sen hastanelere mi düştün atarlı Gülistan.'' Mehmet şokla gözlerini kocaman açıp kapıya bakarken, Ulaş kollarını iki yana açıp yavşak yavşak güldü. Mehmet'e doğru giderken, arkadaşından hâlâ bir hamle gelmemişti. Diğerleri arkasından içeriye giriyordu. Onlar da gülünce hep beraber kahkahaya boğulmuşlardı.

Biri dışında...

Mehmet'in gözleri git gide dolarken Ulaş'ı gülen yüzü soldu. ''Oy kurban olurum sana.'' dedi yatağa oturup kollarını arkadaşına sararken. Mehmet burnunu çekip anında sarılırken diğerleri de iç çekerek izledi onları. 

DEVREM | bxbWhere stories live. Discover now