~22~

22.6K 1.3K 716
                                    

27.02.2021

***

''Siz nereye gidiyorsunuz?'' diye sordu Emir.

''Evimize.'' Ulaş ne dediğinin farkına varıp: ''Yani ayrı ayrı evlerimize işte'' dedi.

''E biz de gelelim. Hep beraber toplanalım birinizin evinde.'' Ulaş anında kafasını iki yana salladı. ''Olmaz. Yani benim işim var evde. Ali de tek başına dinlenecekmiş işte.'' Bu sefer Mehmet, gömüldüğü telefondan kafasını kaldırıp baktı. ''Niye bu kadar strese girdin lan! İlla yapışacağız sanki.'' Semih kıkırdadığında Mehmet ve Emir ona baktı.

Mehmet bir Semih'e, bir ayakta dikilen ikiliye baktı. Semih'in bacağına vurup kendisine bakmasını sağladı. ''Pişt... Lan sen biliyor musun bunun neden böyle yaptığını?''

''Ne alaka lan!'' Ali oflayıp kapıya ilerledi. ''Hadi ben kaçar.'' Diğerleri el sallarken Ulaş bağırdı. ''Beni de bekle!'' Emir ve Mehmet tekrar meraklı bakışlarını yöneltirken: ''Yani... Araba var ya. Beni de bırakıversin diye.'' dedi açıklamaya çalışarak. Emir bir süre yüzüne bakıp, aydınlanmış gibi gözlerini büyütüp dudaklarını kıvırdı. ''Lan! Eve kız mı atacaksın yoksa...'' Ulaş sırıtıp aklından 'kız değil erkek' diye geçirdi.

''Yok be oğlum. Dinleneceğim sadece. Hadi görüşürüz.'' dedi çantasını omuzuna atarken. El sallayıp bahçeye çıktı. Az ileride, arabaya yaslanmıştı Ali. Hızla yanına ilerlediğinde, Ali içtiği sigarayı söndürüp sürücü koltuğuna geçti.

Az sonra, Ulaş da yolcu koltuğuna oturmuştu. Araba ilerlerken, Ulaş yan dönüp güzel yüzü izlemeye başladı. ''Çok şükür yalnız kalabileceğiz.'' Ali kafasını pencereye çevirip gülüşünü saklamaya çalıştı. Utanıyordu da. Gerçi bu yalnız kalmaları ilk değildi. Ulaş, arada canı sıkılınca veya herkesten uzak kalmak istediğinde -Ali onun için herkes değildi- Ali'yi çağırır ikili olarak evde takılır içerlerdi.

Ancak o zamanlar -ne kadar yavşak olup öpücüklere boğsa da- sikecek gibi bakmıyordu. Şu an resmen korkuyordu.

''Ulaş bakma şöyle.'' Direksiyonu tutan elleri titriyordu heyecandan. Ulaş hince sırıtıp boynuna yaklaştı. Küçük bir öpücük kondururken: ''Nasıl bakmayayım güzelim.'' dediğinde sesli bir şekilde yutkundu. Adem elması oynadığında Ulaş'ın sırıtışı daha da büyüdü ve oraya bir öpücük kondurdu.

"Rahat dur." Kendini geri çektiğinde Ulaş geri yaslanarak koltuğa yayıldı.

Sessiz geçen yolculuk sonrası eve varmışlardı. Ali'nin evi daha yakın olduğu için ona gelmişlerdi.

Arabayı park edip binaya girdiler. Asansöre binerken Ulaş, Ali'nin ensesini öpüyordu. Yiyesi geliyordu bu oğlanı. Zaten yavşaktı, sevgili olduktan sonra daha da kudurmuştu.

Asansör katta durduktan sonra hızla çıkıp kapıya geldiler. Ali anahtarı yuvasına sokup kapıyı açtı. İçerisi havasızdı. Direkt olarak pencereyi açarken, Ulaş koltuğa yayılmıştı. "Aç mısın?" Ali'nin sorusuyla küçük bir kahkaha attı Ulaş. Aynı yerden gelmişlerdi ve aynı anda yemek yemişlerdi. Stresten böyle dediğini biliyordu. "Gel yamacıma seni yiyeyim." Ali göz devirse de güldü. İçeriye girip çerez ve iki soğuk bira aldı.

Ulaş'ın yanına oturduğunda direkt elini beline attı Ulaş. Göğsüne çekip saçlarının üstünü öptü.

"Film izleyelim mi?" Ulaş kafasını sallayarak onayladı. Gerginliğinin farkındaydı ve üstelemek istemiyordu.

"Hangi filmi izleyelim?" diye sordu Ali.

"Grinin elli tonu?" Ali kaşlarını çatıp yerinde doğruldu. Sinirle kafasına vurunca Ulaş homurdanıp kollarını göğsünde birleştirdi. "İyi. Harry filan aç bari."

DEVREM | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin