33 (M)

539 29 11
                                    

Son açık yarayı da Yixing dokunuşlarıyla iyileştirirken zavallı Jongin'in bağırmaktan sesi kısılmıştı. Deneklerin kaldığı otel tamamen ölü bedenlerden ibaretti artık. Kendi içlerinde olan savaşı kazanmış gibi görünseler bile açık bir farkla kaybetmişlerdi. Askerlerin istediği şeyi kendi başlarına yapmışlardı öyle değil mi? Var olmayan bir şey uğruna birbirlerine düşman olmuş, asla gerçekleşmeyecek bir özgürlük için birbirlerinin peşlerine düşmüşlerdi. Açık arttırma gibi birinin adı üzerine kurulan bahis o kişinin yakalanması ya da öldürülmesi ile son buluyordu.

Bu kez bahis Sehun ve Jongin'in üzerindeydi. Askerler, bu kez denekleri eğer listede ismi olan kişileri teslim ederlerse özgür olabileceklerine  inandırılmışlardı ancak bu asla gerçekleşmeyecekti. Sonları Luhan gibi olacak ve asla geri dönmelerine izin verilmeyecekti.

"Kıyafetlerimizi değiştirmeliyiz." dedi, Yixing geriye çekilip poposunun üstüne oturduğunda. Olduğu yerden sadece yerdeki denekleri, duvardaki kanı ve merdivendeki deneği ve ondan akan kanı görebiliyordu. Bakışları kendini toparlamaya başlayan Jongin'i buldu. " Yoksa ne yaptığımızı anlar Sehun."

"Nasıl olsa öğrenecek. Üstelik üzerimizde başka kıyafetlerle yanına dönersek bunu anlamayacağını mı düşünüyorsun? Bir yıl boyunca askerdi. O artık yarasını iyileştirmeni istediğim kişi değil Yixing. Onun yanında daha dikkatli olmalısın."

Yixing kaçırdığı noktayı anlamak istercesine parmağını havada salladı. " Sehun'u kendilerinden biri mi yaptılar yani? Bir yıl boyunca onların arasındaydı, onlardan birisiydi. Seni, beni, bizim gibi olanları arayıp öldürmek için görevlendirilmişti ve sen şimdi arkamızdan iş çevirmeyeceğine inanmadığını mı söylüyorsun bana? Siktir! Delirmişsin sen."

"Kapa çeneni! Bildiğin hiçbir şey yok tamam mı? Onun ya da benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun sadece bildiğini zannediyorsun." Jongin onu omzundan iterek ayağa kalktı. Yixing yaralarını iyileştirmişti ancak saatlerdir denekleri öldürebilmek için ekstra güç sarf etmişti bu yüzden hala kendinde değil gibiydi. "Onun hafızasını sildiler geçmişine dair hiçbir şey hatırlamıyor ve en yakın arkadaşını öldürdüler. Bu yüzden askerlerden intikam almak istiyor."

"Buna inandın öyle mi? Onlar duygusuzdurlar, kendilerinden başka hiçbir şeyi düşünmezler. Beynine bir çip yerleştirmediklerini nereden biliyorsun? Belki onu oradan yönetiyorlardır." Yixing işaret parmağıyla onun başının sağ tarafını dürttüğünde Jongin geçmişi hatırladı tıpkı onun gibi.

Ense köküne yerleştirilen ve onların itaat etmesini, işlerini iyi bir şekilde yapmadıkları halde kolayca cezalandırılmasını sağlayan küçük kapsülü arada bir hatırlıyordu Jongin. Hala ensesindeydi, işlevsiz olsa bile ama bir gün yine canını acıtabileceğinden ve istemediği halde başka birinin komutuyla kendini birinin canını acıtıyorken bulacağından korkuyordu. İsyan başladığı anda Luhan bir doktoru rehin almış ve kapsüllerin devre dışı kalmasını sağlamıştı akıllıca davranarak. Peki ya böyle bir olay Sehun'un başına gelmiş olabilir miydi? O, beynini yöneten bir şeyin varlığını fark etmiş miydi?

"Onu sevdiğini biliyorum Jongin ancak bazı kararları verirken onun asker kimliğini daha derinden düşünmelisin. Seni ele vermeyeceğini düşünüyorsun ama emin ol bunu yapar. Gözünü bile kırpmadan silahını çekip seni vurur. Düşüncelerle dolu beyninin içinde silah dükkanından çaldığın kurşunlardan herhangi birisiyle bu hayattan ayrılırsın. Hayatımızda asla sevginin yeri olmadı Jongin ve biliyorsun askerler bu konuda bize oldukça benzerler. "

Jongin bahsedilen kurşunu beynine yemiş gibiydi o andan itibaren. Sevginin büyülü hissini aramak için kendinden çok ödün vermiş ve bunu yaparken çok yorulmuştu. Sehun'un gösterdiği ilgiliyi ve sevgiyi kaybetmek istemiyordu. Bunun boş ve inançsız olmasını hiç istemiyordu.

NO ONE / SEKAIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin