10

571 77 19
                                    

On iki günü geride bırakmıştım.

Onun yanında geçirdiğim lanetli bir sayıydı sadece bu.

Hayatımı daha da dibe çöktüren Jongin ile geçirdiğim on iki gün berbat halinden kurtulmamız sağlayamamıştı biraz olsa bile. Şimdi daha çok dibe çökmüş bir şekilde olan biteni izlemekle meşguldüm.

Minseok ile telefonda konuşamamın ardından kendimi odaya kapatmıştım ve saatlerce yataktan dışarı adım bile atmamıştım. Her şeye ağlayarak çözüm bulabileceğimi beş yaşında bıraktığımı düşünüyordum o ana dek ama o gün gece yarısına dek içinde bulunduğum her durum için ayrı ayrı gözyaşı dökmüştüm. Jongin kendime çektirdiğim cezadan mutlu olmuş olacak ki yaptığım şeye herhangi bir geri dönüşü olmamıştı hatta hava karardığında hala yaşayıp yaşamadığımdan emin olmak ister gibi beni kontrol etmişti sessizce.

Bu konu hakkında bir şey söylememişti ama eşyalarını (telefon, araba anahtarı, oda anahtarı, silahı) artık yanında tutuyordu. Aslında neredeyse hiç konuşmuyorduk desem daha doğru olurdu. Telefon olayından sonra iki gün daha dağ evinde kalmıştık, kızgın olduğu için böyle davranıyor diye düşünmüştüm ancak o evden ayrıldığımızda yol boyunca aynı şekilde davranmaya devam etmişti. Arkadaşmışız gibi davranmıyordu, kendinden bahsetmiyordu, herhangi bir şeyden bahsederek konuşmaya başlamıyordu.

Bir ölü kadar sessizdi.

Şimdi bir otel odasındaydık sanırım o evde kalmamamızın sebebi soğuk ve ıssız olmasıydı. Aslında ıssız olması  daha iyi değil miydi saklanması gerekmiyor muydu? Elbette gerekiyordu ama bir yandan Kyungsoo diye bahsettiği kişinin yanına gitmesi gerekiyordu hapları almak için.

O pencereden dışarı bakarken ben sessizce pizzamı yiyordum. Son dört günde yüzüm daha iyi görünüyordu sanırım tek iyi haber buydu. Bana herhangi bir şiddet uygulamadığı için ve verdiği kremleri düzenli olarak kullandığım için yaralarım kabuk tutup iyileşmeye başlamıştı. Sırtımdaki ağrı azalmaya başlamıştı ama yatakta ona yakınlaşmayacağım diye kendime koyduğum kurala uymak için çabalayıp duruyor olmam nedeniyle zaman zaman acıyordu.

Onun hakkında yeni şeyler öğrenmiş sayılırdım bu son dört gün içinde. Müziği sevmiyordu arabada ses olsun diye açtığım şarkıları anında kapatmıştı defalarca. Benimle yatağı paylaşma nedenini anlamıştım. Uykusu ağırdı aslında benimle aynı yatağı paylaştığı için ne zaman yatağın içinde dönsem saniyeler sonra o da uyanarak pozisyonunu değiştiriyordu. Sanırım bu yüzden tek bir yatakta uyuyorduk başka yatakta yatsa ve o sırada kaçmaya çalışsam beni bu kadar çabuk fark edemezdi. Pizzayı seviyordu kahvaltı ve akşam yemeği olarak sürekli pizza yediğim için bu çıkarımı yapmıştım ya da pizza çalması daha kolaydı. Bazen uykusunda konuşuyordu ama ne söylediğini anlayamıyordum.

"Bugünkü toplantıyı iptal ettim." Pizzayı usulca kemirirken göz ucuyla ona baktım. Ellerini eşofman altının cebine sokmuş aynı şekilde pencereden dışarıyı izliyordu. Bir şeyler düşündüğünü anlayacak kadar onu tanıyordum sadece manzarayı izlemiyordu yani.

" Neden? "

Genel müdür olarak katılacağım toplantıdan bahsettiğini anlamıştım. Yavaşça başını bana çevirdiğinde pizzadan hızlıca birkaç ısırık alıp geri kalanını kutunun içine bıraktım.

"Oraya birlikte gidemeyiz bu ikimiz için çok tehlikeli olur. Oraya tek başıma gidersem askerler beni yakalayıp sorgularlar. Seni burada tek başına bırakmak istemiyorum."

"Kendi çıkarını düşünüyorsun her zaman olduğu gibi."

"Seni düşündüğümü ne zaman fark edeceksin." Bıkkın bir sesle konuştuğunda başımı iki yana sallayıp ayağa kalktım. Onunla tartışmak istemiyordum bunu yaptığım her an ben zararlı çıkıyordum. Doğru ya da yanlış olsa bile kendi doğrularına inanıp beni cezalandırıyordu.  " Saklanan olduğunu düşünüyorlar bu yüzden sana ulaşmak için beni sorgulayacaklar Sehun. Orada kaç gün kalacağımı düşünüyorsun? Sorgu odasından kaçmam benim için kaç dakikamı alır biliyorsun değil mi?"

NO ONE / SEKAIWhere stories live. Discover now