30

371 43 34
                                    


Jongin odak bozucuların zihnini ele geçirdiğini hissedebiliyordu. Sehun ona tek bir kelime bile edememişken kuvvetli bir şekilde geçitten içeri çekilmişlerdi. Taemin ve ekibindeki iyi askerler bu kez onların işini bitirmeye hazırdılar. Hepsinde yeteri kadar silah,  yedek şarjörler ve bıçaklar varken Jongin'in işini tamamen bitireceklerinden emindiler. Sehun yüzüne karşı pis bir şekilde gülen tanıdık yüzü fark ettiğinde kaçmaya çalışmayı bıraktı. Elindeki Glock G21'de kaç kurşunu olduğunu bilmiyordu, bakacak zamanı da yoktu. Tahmini bir şekilde mermisi bitene dek karşılık vermeye devam edecekti.

Elini sıkıca tuttuğu Jongin'i ensesinden yakalayıp onu kendisine çekti yere düşmeden önce. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarlarken Sehun elindeki silahı gösterdi havaya kaldırarak.

"Öldürelim şunları!"

Jongin ondan güç alarak terk edilmiş deponun içinde başka bir yere ışınlanmadan önce Taemin'in komutuyla ateş açılmıştı. Sehun deponun içinde koşmaya başladı, Jongin ise onun hemen ardından ilerliyordu. Parmakları karnındaki ıslaklığa dokunurken kesilen nefesiyle duraksadı birkaç saniye sonra. Sehun peşinden gelen askerlerden saklanırken Jongin öylece ortada duruyordu elini karnının üzerine  bastırmış bir şekilde.

İyileşmeye çalışıyordu ancak başarısız oluyordu. Gücü tükenmişti neredeyse. Daha fazla darbe alırsa ya da kendisini daha fazla zorlarsa tamamen tükenecekti. Büyük kutuların arkasına saklanmış Sehun'u buradan bile görebiliyordu askerlerin onu fark etmesi iki saniyeden kısa sürerdi. Onun zarar görmesini istemiyordu ne olursa olsun onun yaşamasını istiyordu. Kendini toparlamaya çalıştı, ayak seslerini takip ederken soluklarını düzene sokmaya başladı. Bu zamana dek Sehun'u otel odalarında nasıl koruduysa, onu nasıl hayatta tutmaya çalıştıysa yine aynı yöntemi izlemeye karar verdi.

Askerlere kendisi saldıracaktı.

Sehun'u beklemeden, ona haber vermeden kayboldu. Ondan işaret beklerken kolileri ardına saklanmış adam sessizliğin içinde bir anda patlayan silah sesleriyle ürpermiş ve asıl olayı anlamıştı. Jongin saniyeler içinde kaybolup başka bir yerde belirlerek askerlere saldırırken, onları teker teker etkisiz hale getirip tüm ilgiyi kendi üzerine çekerken, Sehun'a kaçma şansı vermişti.

Onı arayan Taemin'den kaçma şansı vermişti.

İkinci daha sonra üçüncü kez vurulduğunda askerlerden uzak bir yere saklanıp tekrar kendini iyileştirmeye çalıştı. Karnındaki  ve omzundaki yarayı iyileştirmişti ancak bacağındaki kurşun hala oradaydı. Canı acıyor ve her saniye daha çok kan kaybediyordu. Gücü tükeniyor, kendini yorgun hissediyor, görüşü bulanıklaşıyordu. Geriye sadece iki asker ve Taemin kalmıştı. Odak bozucuların yerlerini tespit edebilse işi daha kolay olabilirdi. O zaman buradan çıkıp kendisine silah alabilirdi ya da Sehun'u da buradan kendisiyle birlikte götürebilirdi. Ancak bunu yapması için tarayıcıyı yok etmesi gerekiyordu. Aynı zamanın içinde sıkışıp kaldığı için gidebileceği tek yer deneklerle dolu otel olurdu. Oradan da çıkamazdı tıpkı buradan bir çıkış olmadığı gibi. Tarayıcıyı yok etmediği taktirde hiçbir çıkış yolu yoktu onun için.

Merdivendeki gölgeyi gördüğünde oturduğu yerden doğrulmaya çalıştı. Bacağını hareket ettirmekte bile zorlanmıştı. Ikinci kez kalkmayı denediğinde merdivenlerden çıkan gölgenin bir askere ait olduğunu fark etti. Yorgun bedeni başka bir yere gitmekte bile zorlanıyordu artık, odak bozucular zihnini tamamen ele geçirmeye başlamış haldeydi. Krize girmesi an meselesiyken bir silah sesi duydu. Bedeni korkuyla sarsıldı, kendisine ateş edildiğini zannetmişti ama hemen sağ tarafından önüne geçen tanıdık bedeni gördüğünde rahat bir nefes aldı.

NO ONE / SEKAIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin