18

346 51 11
                                    

Chanyeol'un söylediği cümleler beynimi kemiriyormuş gibiydi. Aynı kelimeler zihnimde dönüp duruyorken kendimi banyoya kilitledim herkesten ve her şeyden uzak kalmaya çalışmak ister gibi. Hissettiğim duyguların altında eziliyordum, her bir düşünce, her bir soru beni daha da derinden yaralıyorken gözyaşlarımı silmekten yorulmuşum.

Jongin neden bana hiçbir şey anlatmamıştı?

Bana karşı oynadığı bir oyun muydu bu?

Böylelikle ilaçlarını daha sorunsuz bir şekilde alırdı değil mi? Sevgimi ve güvenimi kazanmıştı şimdi kendi ayağımla Kyungsoo denilen adama gidiyordum.

Nasıl bu kadar aptal olabilirdim? Nasıl ona inanmayı seçerdim? Arkadaş olmayı bile istememişken ona kalbimi açmakta neyin nesiydi? Nasıl bu kadar ileriye gidip kendimi ona kaptırabilmiştim?

En başından beri istediği tek şey ilaçlardı. Bunun için her şeyi yapacağını defalarca söylemiş, sözünü dinlemediğim için acımadan canımı yakmıştı. Beni yaralamıştı durmadan ona onay vermem için elinden gelen her şeyi yapmıştı.

Aynadaki yansımama bakarken dişlerimi sıktım. Öfkem ondan daha çok kendimeydi. Nasıl ona güvenmeyi seçmiştim hala inanamıyordum. Sonuçta o bir denekti istediği şey için beni ortaya atmaktan bir an bile çekinmezdi.
Bunu kendisi söylemişti hem. Bir insan karşılığında istediğini verebilecek bir çok deneğin olduğunu kendisi söylemişti.

Ve aptal gibi ailemin katili olan o deneğin ayağına kendim gidiyordum.

Onu öldürmeyecekti.

Eski sevgilisiyle karşılaştığı anda onu elbette öldürmeyecekti. Belki onu bıraktığı için pişman olmuş bile olabilirdi.

Cebimden çıkıp kolumun üzerinden soğuk bir hisle elime doğru hareket eden parıltılar gördüğümde dikkatim kısa bir anlığına dağıldı. Onları tamamen unutmuştum, cebimde olduklarını bile tamamen aklımdan çıkarmıştım.

Ve o anda bir şeyi hatırladım. Chanyeol bu eve geldiğimizde bizimle oyun oynamaya çalışmıştı. Bizi tahrik ederek bu evde tutmaya çalışmıştı. Jongin'in söylediği şey geldi aklıma bir anda belki doğru söylüyor olabilirdi. Onun üzerine oyun oynuyordu o anda ve belki şimdi tüm oyununu benim üzerime oynuyordu. Beni düşürmeye çalışıyordu. Zihnimle oynayıp, beni Jongin'den uzaklaştırırak her şeyin daha da berbat bir hale dönüşmesini sağlamaya çalışıyordu. Eğer Jongin'in yanından ayrılırsam, gitmeye çalışırsam ya da onunla tartışırsam kötü şeyler peşimizi asla bırakmazdı.
Askerler beni bulurdu eğer gidersem çünkü saklanmayı bile bilmiyordum.
Jongin krizlerini atlatamazdı, çabucak bulunurdu eğer tek başına kalırsa.
Tartışırsak, bir şekilde kavga edersek aramızın eskisi gibi olmama ihtimali vardı. Bu da birbirimize duyduğumuz güveni ve sevgiyi yıpratırdı.

Parıltıları avucumun içinden lavabo tezgahının üzerine bıraktım. Hızlıca el havlusunu ve tarağı alıp iki tarafa koydum.

"Şimdi sizinle önceden oynadığımız oyunu oynayacağız. Eğer sorduğum sorunun cevabı doğruysa havluya, yanlış ise tarağa doğru hareket edin."

Derin bir nefes alıp kendimi toparlamaya çalıştım. Eğer şu anda Jongin içeriye girse kendimi açıklayacak tek bir kelimem bile yoktu ve bunu yapamadığım için daha çok öfkelenirdim. Gözyaşlarımı hızlıca sildim ve ağlamamak için yanağımın içini ısırmaya devam ettim. Sorular zihnimin içinde birikirken gözlerim tekrar dolmaya başlamıştı. Hızlıca parıltılardan uzaklaşıp banyonun içinde yürümeye başladım. Delirmek üzereydim eğer Jongin böyle bir şey yaptıysa diye düşünmeye başladığım her saniye bir şeylere vurmak istiyordum. Uyumuyor olsaydı onunla yine konuşamazdım bunu kendi içimde atlatmam ya da sindirmem gerekiyordu ilk önce. Bir kez daha parıltıların benim yanımda olduklarına ve benimle bu şekilde oyun oynadıklarına mutlu olurken sıkıca kapattığım gözlerimi açtım.

NO ONE / SEKAIحيث تعيش القصص. اكتشف الآن