22

342 41 57
                                    

Yazdığım en uzun bölüm oldu, iyi okumalar ❤️

Sehun kahvesini alıp koltuğa oturduğunda saat gece biri geçiyordu. Yorgundu, vücudu uyumak için yanıp tutuşuyordu adeta ama o zihnindeki sorulara yanıt aramak için uyanık kalmayı tercih etti yine. Kaburgasındaki ağrı onu rahatsız ettiği için o ağrıyı geçiştirmek adına bir kazağını sıkıca göğsünün altına sarmıştı. Bir sorusuna bile yanıt bulduğunda ağrıları için bir şey yapacak ya da guruldayan midesinin sesini dinleyecekti ama şimdilik avucunun içinde tuttuğu kağıt önceliğiydi.

Kahve dolu bardağını ve kağıdı masanın üzerine bırakıp derin bir nefes aldı. Baekhyun ve Chanyeol adındaki deneklerin üzerinde yoğunlaşması gerekiyorken günler öncesinde attığına emin olduğu kağıt birden bire nasıl karşısına çıkmıştı ki? Acaba o kağıdı cebine koyan kişi gizlice odasına girip bir kez daha mı herhangi bir kıyafetinin cebine bu kağıdı koymuştu? Sehun dakikalar öncesinde kafayı yemiş olduğundan şüphelenip cebi olan tüm kıyafetlerini teker teker kontrol etmişti ama bu kağıt parçasından bir tane daha bulamamıştı. Belki yine tesadüftü? Can sıkmaya başlayan tesadüflerden birisiydi yine.

Sırtını koltuğa yaslarken sakinleşmeye, zihnini boşaltmaya çalıştı. Tüm soru işaretleri üst üste binip karmaşa yaratarak ona bir kazanç sağlamıyordu. Kendine birkaç dakika verdi sakinleşmek ve en baştan başlamak için. Elinde yap-boz parçalarından birini tuttuğuna emindi, bir tanesini yerleştirdiğinde diğerlerinin hızlıca yerini bulacağundan emindi. Sadece elindeki parçayı doğru yere koyması gerekiyordu. Doğru düşünmesi, sakin hareket etmesi ve stres yapmaması gerekiyordu. Çalışma masasının üzerinden not defterini ve Luhan'ın dosyasını alıp tekrar koltuğa oturduğunda beş dakika önceye göre daha sakindi. O gün Luhan'ı gördüğünde yaşadığı şeyi hatırladı istemsizce gözleri dosyanın üzerinde yazan kelimelerde dolaşırken. Onun masum yüzüne, dağılmış-kan lekeleriyle dolu kahverengi saçlarına bakarken kendini kötü hissetmişti. Neredeyse iki ay boyunca gördüğü denekler hep vahşiydi, kaba suratlı ve oldukça tehlikeli tiplerdi ama Luhan onlardan tamamen farklıydı.
Onun gözyaşlarıyla ıslanmış yüzünü gördüğünde istemsizce kafese yaklaşmıştı Sehun. Bir anlığına kafesin içindeki elektrik akımını kapatmayı bile düşünmüştü üstelik bunu yapmaya izni bile yoktu. O denek nasıl onu bu kadar çok etkilemişti hala inanamıyordu. Oysaki zamanı kontrol edebilen denek onu o kadar etkilememişti, hatta hiç etkilememişti.

Hızlıca kağıdın alt kısmına not olarak yazdığı yazıyı okudu. Taemin gelmeden hemen önce yazmıştı bu yazıyı ve o gelmeden önce Luhan dudaklarını oynatarak Sehun'a bir şeyler söylemişti.

'Kaç buradan' demişti.

'Jongin'i bul' demişti.

Jongin...

Sehun elbette onu bulacaktı ama buradan kaçarak değil. O Saklanan'ı yakaladığı anda tüm nefreti sonlanmış olacaktı. Son günlerde birçok askerin onun ekibinde yer almak istemediğinin farkındaydı nedeni ise o barda ölen askerlerdi. Bu gece yapılan operasyon ile kendisini temize çıkardığını hissediyordu, yarın birçok asker onun ekibine dahil olmak isteyecekti bunu biliyordu. Omuzlarında yük olmadan dolaşmak için o Saklanan'ı yakalamak ve gerekirse öldürmek istiyordu.

Luhan'ın söylediği diğer şey parıltılar olmuştu. Onların nerede olduğunu sormuştu endişeli bir tavırla.
Sehun kağıtta kendi el yazısıyla not aldığı yere baktı tüm dikkatini toparlayarak. Artık ölü olan denek 'parıltılar nerede' diyerek ne demek istemişti? Bunu söylerken neden o kadar endişeli görünüyordu?

Jongin'in tüm bu olaylar yaşanmadan önce Sehun'un cebine koyduğu parıltılar onu barın arka çıkış kapısına dek korumayı başarmıştı. Aynı zamanda askerlerin dikkatini çekmesine neden olmuştu o parıltılar çünkü tüm karmaşa içinde yüzü tam olarak görünmeyen Sehun maalesef sırtını bir duvar gibi kurşunlardan koruyan parıltılar yüzünden bir denek olarak dikkat çekmişti. Dışarıya çıkmasına olanak sağlayacak kapıya koşarken her şeyden habersizdi, arkasından sıkılan onca kurşunun sesini bile duymuyordu. Parıltılar onu korurken haberi olmadan korurken Sehun sadece oradan çıkıp gitmeyi düşünüyordu. Koridora giren askerlerden diğeri daha etkili bir silahla ona ateş etmeye başladığında parıltıların oluşturduğu duvar çatlamaya başlamıştı. Ardı arkası kesilmeyen mermiler o duvarı saniyeler içinde parçaladığında Sehun'u koruyan parıltılar yere doğru süzülüp yok olmuşlardı. Korumasız kalan Sehun şok cihazının bacaklarına dolanmasıyla etkisiz hale getirilmişti. Otelde öldürülen askerlerin katillerinden birini yakaladıklarını telsizle duyurdular. Aranan Saklananlardan birini sonunda ele geçirdiklerini düşünmüşlerdi o anda. Her şey uyuşuyordu. Herkes gibi kaçıyor ve kendisini koruyan bir güce sahipti.

NO ONE / SEKAIWhere stories live. Discover now