27

314 39 34
                                    

....şehri etkisi altına almaya devam ediyor. Yetkililer fırtınanın önümüzdeki birkaç gün daha devam edeceğini bildirdi. Lütfen evlerinizde kalmaya devam edin.

Jongin radyoyu kapattığında diğer odada uyuyor olduğuna emin olduğu Sehun görüş alanına girdi. Üşüdüğü her halinden belliydi, kendisiyle birlikte  battaniyesini ve yastığını da içeriye sürüklerken Jongin kapının sağ tarafından duran odunlara doğru ilerledi. Ateşin sönmesine izin vermek aptallık olurdu. Sehun birkaç dakika önce Jongin'in yatıyor olduğu küçük koltuğa uzanıp üzerini sıkıca örttüğünde Jongin onun titreyen ellerinin arasında duran yastığa bakıp gülümsedi sadece. Küçük bir çocuk gibi yastıkla uyuyan Sehun'u görmek onu mutlu etmişti hatta bunun için bütün gece uyanık kalabilirdi.

"Yatağını işgal ettiğim için üzgünüm ama diğer odadaki ateş söndü ve fırtına yüzünden uyuyamadım. Radyonun sesini duyunca uyuyamayan tek kişinin ben olmadığını anladım, o yüzden geldim." Bacaklarını karnına kadar çekip ona yer açmaya çalıştı. Jongin odunları ateşin kenarına koyarak bir an önce uykulu çocuğun ısınmasını umarken Sehun buraya gelmenin artık güzel bir fikir olmadığını düşünüyordu. Askerlerden çok uzaklardı ama soğuktan donmaya çok yakındılar. "Seni rahatsız etmedim değil mi?"

Açıkta kalan sadece yüzüydü ve bilinçsiz bir şekilde dudaklarını büzüştürdüğünde Jongin onun bu haline tapmak istedi. Omuzlarını silkip onun buraya gelmesinden rahatsız olmadığını belli ederken ağır adımlarla şöminenin önünden uzaklaşmaya başladı. Doğruca Sehun'un ayaklarının ucundaki boşluğa yürüyordu.

"Sanırım buraya gelmek kötü bir fikirdi fırtına birkaç gün daha etkili olacakmış. Aslında bir şey düşündüm ve belki işe yarayabilir. Kore'de olmadığımızı düşünmelerini sağlayacak tek yol başka bir ülkede olay çıkarmam, kameralara yakalanmam ya da orada bir şeyler çalmam. Eğer bunu üst üste ve hep aynı yerlerde yaparsam artık bizi Kore dışında bir yerde aramaya başlarlar. "

Bu iyi bir fikirdi ama bazı pürüzleri vardı. Jongin çemberi genişleterek bulundukları yeri görüş açısı dışında tutacaktı ancak onu çok iyi tanıyan ve sevdiği adamın ölümünden artık haberdar olan cehennem köpeği bu numarayı yutmazdı. Ayrıca Sehun ortalarda görünmedikçe Taemin gibi zeki bir asker bunun uyduruk bir numara olduğunu kolaylıkla anlayabilirdi. Birlikte dünya turu yapmak kulağa ne kadar hoş gelse bile bir o kadar tehlikeliydi. Jongin'den nefret eden Chanyeol şimdi listesine ona yalan söylemiş Sehun'u da eklemişti. Cehennem kapıları ikisi için sonuna dek açılmış bir haldeydi artık.

"Buna inanmayabilirler çünkü gücün ışınlanma ve istediğin yere gidebiliyorsun. Onları kandırmak için böyle yaptığını anlayabilirler. Bana her şeyi anlattığını çoktan anlamışlardır bu yüzden onlara numara yaptığını anlarlar."

"Bir deneğe inanmayacağını düşünüyorlardır. Hatta çoktan işimi bitirmeye çalıştığını bile düşünmüşlerdir sonuçta hikaye doğru bile olsa hayatının bu duruma gelmesinin nedeni benim. Bunu anlayışla karşılayacağını düşünmezler." Jongin onun tepkisini ölçmek ister gibi ortaya bir yem attığında Sehun kıpırdanmayı kesmişti. Her şey senin suçun... Bunu kaç kez söylediğini bile bilmiyordu ama Jongin bu cümleyi çoktan kendisiyle özleştirmişti bunu artık görebiliyordu. Öyle değil, diyecek bir durumda değildi çünkü gerçek buydu. Jongin onun hayatını mahvetmişti hem de en güzel hale çevirmek isterken. Gözleri yavaşça ayak ucunda oturan bedeni bulduğunda ona bir şeyler söylemek zorunda olduğunu hissetti. Saniyeler dakikalara dönüşürken odadaki sessizlik çıldırtıcı olmaya başlamıştı. Jongin battaniyenin desenini kendi bacağının üzerine parmak ucuyla çizerken Sehun orada olduğunu hatırlatırmak istercesine boğazını temizledi.

NO ONE / SEKAIWhere stories live. Discover now