chapter 5

223 39 8
                                    



"Katillerin söylediği herhangi bir şey duydun mu? Ya da arkadaşlarının söylediği..? Düşünmeye çalış!" Jaehyun bunları söylerken koridora bir kez daha bakmıştı. Görünürde hiç kimseler yoktu.

"Onlar yani o-o, sanırım sadece bir kişiydi yani sadece bir katil vardı. Arkadaşlarımı birini öldürmekle suçluyordu, arkadaşlarımın birisini öldürmek için tutulduklarından bahsediyordu. Bunu yapmadıklarını söylediler ama katiller onlara inanmadı."

"Kimi öldürmeleri gerekiyordu?"

"Biri ... oh Tanrım, adı neydi?" Avucunu alnına götürürken çocuğun parmakları sanki beynindeki bilgiyi bir şekilde hissedebiliyormuş gibi titredi.

"Nefes al ve odaklan." diye talimat verdi Jaehyun, "Cinayet kurbanının adı neydi? Hatırlıyor musun?"

"Adam... Hangyeol demişti sanırım !! Emin değilim, olmayabilir. Oradayken buna dikkat etmemiştim bile."

"Başka ne dediler?"

"Eoreum adında birinin onları Hang'ı öldürmek için tutup tutmadığını bilmek istiyorlardı..."

"Eoreum? O adı mı söylediler?"

Derisine buz iğneleri gibi batan minik adrenalin patlamaları sırasında, elindeki metal aniden birkaç derece daha soğukmuş gibi hissetmişti Jaehyun.

Bahsettikleri kişi Hendery miydi? Başkan, işi onu tatmin edecek şekilde yapması için kişisel olarak eğitmediği hiç kimseye asla güvenmezdi.

İsimsiz müşterilerin cinayeti için bile her zaman kendi yetiştirdiği kişilerden tuttuğu gerçeğini göz önünde bulundurursak...

Aslında Hendery kendi meseleleri için, Jaehyun'un onu tanıdığı 16 yıl boyunca asla bir cinayet emri vermemişti, en azından bildiği kadarıyla. O bu tür şeyleri umursamazdı. Jaehyun'un görebildiği kadarıyla kimsenin ölmesini isteyecek kadar kişisel açıdan hiç kimseye ya da herhangi bir şeye kin veya ilgisi olmamıştı. Ve eğer Hendery, bir nedenden ötürü gerçekten birinin öldürülmesini isteseydi, Yangyang'dan veya Jaehyun'dan yapmasını isterdi. Ya da diğer dört suikastçiden herhangi birinden isterdi, hepsi kendisi tarafından kişisel olarak seçilmiş ve eğitilmişti.

Jaehyun, daha önce bu çocuğun dairesinde birlikte yaşadığı diğer iki çocuğu da görmüştü. Genellikle bir çamaşır makinesinin içinde aylardır pis bir şekilde beklemiş gibi görünen dağınık ve yıpranmış giysiler giyiyorlardı. Görünüşüne belli bir özen göstermeyen oda arkadaşları Doyoung'tan oldukça farklıydılar.

Jaehyun'a göre çocuk, genellikle temiz görünen ve her zaman sanatsal bir tarza sahip, koyu kahve saçlarının şarap kırmızısı uçları ile uyumlu olan kıyafetler giyerdi, gerçekten özenli ve güzel bir tarzı vardı.

Hendery, kişisel görünüm konusunda titiz standartlara sahipti. Jaehyun'un tahminine göre, kendini düzenli ve temiz tutma çabası gösteremeyen birinin, çalıştığı insanların da beklediği titizliği ve özeni sağlayamazdı. Bu yüzden Hendery'nin onları işe almasının hiçbir yolu yoktu.

"Adamın Eoreum'dan bahsettiğinden emin misin?"

"Evet, oldukça eminim. Çok garip bir isimdi. Yani kimin ismi böyle olabilir ki? Daha önce duymadığım bir isim olduğu için aklımda kaldı." Doyoung alay eder gibi konuşuyordu, Jaehyun'un ise kaşları çatılmıştı.

"Arkadaşlarının öldürüldüğüne emin misin?"

"Göremedim ama silah seslerini duydum. Susturucu olduğuna eminim çünkü sağır edici değillerdi ama mermiler bedenlere isabet ediyormuş gibi ses çıkıyordu... ve aman Tanrım! Onlar öldü, Bayım, öldüler!!! Benim polisi aramam lazım! Çoktan aramalıydım- "

"DUR!" diye tısladı Jaehyun, çocuğun gömleğinin önünü kavradı, "Polisi arayamazsın. Her daireyi kapı kapı dolaşıp sorular soracaklardır. Biz burada kalamayız. En azından artık olmaz, biz de birer şüpheli sayılırız. Hatta baş şüpheliler biz olacağız."

"Fakat-"

Ardından on dakika içinde, Jaehyun onun için önemli olan eşyaları toplayarak harekete geçmişti, gerçi bu eski dairede onun için önemli tek şey Mathilde'ydi. Hızlıca telefonunu aldı ve Evelyn D Case adındaki kişiyi aradı.

"Ne istiyorsun?" Soğuk bir ses karşılık vermişti.

"Ayrılacağım. Şimdi. Karşımdaki daire olabilir."

"Bir ekip göndereceğim." Hendery ayrıntı ya gerek duymamıştı, Jaehyun'un yardıma ihtiyacı olduğunda asla sormazdı da zaten. Zaten her iki şekilde de zaman yoktu. Hendery bundan bahsetmemişti ama Jaehyun, Hendery'inin göndereceği takımı yönetenin Yangyang'ın olacağını biliyordu. Hendery sevecen ya da birisine sahip çıkacak biri değildi, ama kendisine önem verirdi ve kendisi ile ilgili şeylerle yakından ilgilenirdi, Jaehyun da Hendery'yi kesinlikle ilgilendiren biriydi.

"Evelyn D Case kim?" Jaehyun'un arkasında dikilen Doyoung, Jaehyun'u şaşırtacak bir şekilde sormuştu. Kendisine kızmıştı. Böyle bir çocuğun farkında olmadan ona yaklaşmasına nasıl izin verebilirdi?

"Önemli biri değil." diye savuşturdu. Çocuğun, Evelyn D Case'in Hendery'nin favori kitabındaki ana kahramanın adı olduğunu bilmesine gerek yoktu. Bu gerçeği bilen sadece iki kişi Yangyang ve Jaehyun'du.

Doyoung, sektörki kimsenin gerçek isimlerini vermediğini bilmiyordu haliyle. İsimler, gölgelerde yaşayanlar için ölümcüldü.

"Önemli biri değilmiş gibi görünmüyordu."

"İnsanlara gizlice yaklaşmak kabalıktır." Jaehyun, ona sert bir bakış attı.

"Senin neden silahın var?"

"Çok fazla soru soruyorsun evlat."

"Bana 'evlat' deme." Çocuğun bakışları deliciydi. Onun yaşındaki biri için korkutucuydu. Yaşı kaçtı ki, yirmi yaşından daha fazla olamazdı...

Jaehyun kaşlarını çatarak kapı deliğinden baktı bir kere daha, sonunda birini görmüştü. Karşıdaki daireden çıkan bir adam. Yaklaşık 6'2" boyunda yapılı biriydi. Büyük gözleri, siyah saçları, oldukça kepçe kulakları vardı. Beyazlatılmış kot pantolon, düz beyaz tişört, kilasik siyah deri bir ceket ve siyah ayakkabılar giyiyordu. Aslına bakarsa genç ve zararsız görünüyordu. Genç bir siması olsa dahi, Jaehyun adamın 20'li yaşlarda değilde daha çok 28, 29 hatta belki 30 yaşında olduğu izlenimini almıştı.

Yüzü çocuksu, masumdu ama gözleri oldukça iri ve çatıktı. Çocuğun arkadaşlarına ateş edildiğini söylediği silah adına hiçbir şey yoktu, ama adam çocuğun pis oda arkadaşlarından birini sürüklüyordu. Çocuklardan biri hayattaydı demek ki. Adamın elindeki rehine ölümüne korkmuş görünüyordu, boncuk gibi gözleri gergin bir şekilde etrafta dolaşıyordu ama sessizliğini koruyordu. Rehine çok sessizdi ve Jaehyun buna şaşırmamıştı, çocuk muhtemelen kendisinin başına gelebilecek olasılıklları düşünüp hayatta kalmak için elinden geleni yapıyordu, aynı zamanda kanaması vardı.

Kapıyı deri eldivenli ellerle sessizce kapattıktan sonra, adam etrafına bakıyordu ve keskin bir şekilde tetikte olan gözleriyle çevreyi inceliyordu. Göründüğünden kesinlikle daha yaşlıydı ve sakin bir verimlilikle öldürme yeteneğine sahip olduğu aşikardı.

Jaehyun adamaın hafife alınmaması gerektiğini düşünüyordu. Adam çevrede kimsenin olmadığı konusunda tatmin olduğunda, çocuğa merdivenlere doğru ilerlemesi için işaret etmişti ve koridor boyunca beraber ilerlemeye başlamışlardı. Şuan da karınlarını doyurmak belkide biraz takılıp, film izlemek veya başka bir şey yapmak için dışarı çıkan iki arkadaş gibi duruyorlardı. Kimse dış görünüşlerinden ne olup bittiğini tahmin edemezdi.

while we are in love + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin