chapter 13

159 39 3
                                    


      Doyoung onu neyin uyandırdığından emin değildi, belki oda çok soğuktu ya da yatak rahatsızdı. Ama her halükarda uyanmıştı yine. Hemen yanından gelen nefes alma sesleri onu güvende hissettiriyordu, bunun üzerine komşusunu görebilmek için döndü. Oda karanlıktı ama onu katillerden kurtaran adamın rahatça görebileceği bir mesafede olduğunu düşünüyordu.

Doyoung, Jaehyun'a bakmak için dönerken, keşke adını biliyor olsaydım, diye düşündü. Yan tarafına Jaehyun'un yüzünü seçebilmek için umutla bakıyordu. Ama yatağın sol tarafı boştu, karanlıkta gözlerini kısarak bakılacak bir yüz, gözleriyle keşfedilecek uzun, zarif vücudun pürüzsüz hatları yoktu. Yanında gri, pamuklu çarşaftan başka bir şey yoktu. Komşusu -hala içinden neden ona adını söylemediğine kızıyordu- hiçbir yerde yoktu ama Doyoung onu duyabiliyordu, nefesini duyabiliyordu. Horlama sesi değildi veya gürültülü gibi değildi ama kesinlikle bu odada uyuyan biri vardı. Yavaşça vücudunu diğer tarafa kaydırdı ve parmakları ile yatağın kenarını kavrayarak aşağıya baktı.

Komşusu yerde yatıyordu, onu soğuktan koruyan ince bir battaniyeden, yanağını soğuk sert zeminden koruyan bir yastıktan başka bir şey yoktu. Ay ışığının başıboş huzmeleri solgun perdelerin arasından sızmış, adamın köşeli çenesine ve çıkık elmacık kemiklerine hayaletimsi bir ışık saçmıştı. Uyurken çok daha yumuşak görünüyordu, dudakları dolgundu ve savunmasız duruyordu. Doyoung onu aylardır izliyordu ve o hiçbir zaman zayıflık, kırılganlık gibi insani duygular barındırabilecek biri gibi görünmemişti gözüne. Ama uykuda, bambaşka bir kişi gibiydi ve oldukça savunmasız görünüyordu. Ayrıca güzeldi. Soğuk, sert davranmak zorundaymış gibi hissetmediği zamanlarda, uykuda, çok güzel görünüyordu komşusu.

Uyuyan adamı izlerken, kalbinde bir şey takılıp kalmıştı sanki. Neden yere yatmıştı acaba? Doyoung odaya ilk girdiğinde, çarşafların üzerinde uyunmuş gibi görünmemesini ve yerde bir yastığın olmasını garip bulmuştu zaten ama sorgulamak için çok yorgundu. Göğsünde açıklayamadığı bir sıkışma vardı, elini uzattı yerde uzanan adamın neredeyse kusursuz olan tenine dokunacaktı. Neredeyse...  Ama cesaretini kaybetti ve parmakları onun yerine Jaehyun'un alnına düşen gece yarısı karanlığı gibi olan bir kaç tutam saçına götürdü ve nazikçe taradı.

Uyuyan adam yavaşça kıpırdadı, göz kapakları her an uyanacakmış gibi titriyordu, bunun üzerine Doyoung elini çabucak geri çekerek yatağın kendisine ayrılmış tarafına geri döndü. Doyoung gözleri yarı kapalı bir şekilde,  Jaehyun'un ayağa kalkmasını bekledi. Her zaman tam teyakkuz halindeydi, kesin uyanmıştı. Doyoung onunla on iki saatten biraz fazla zaman geçirmişti sadece ama onu resmen senelerdir tanıyor gibi hissediyordu.  Doyoung hala gözü kapalı bekliyordu ama odanın diğer tarafından herhangi bir hareket yoktu. Jaehyun uyanmadığı için rahatlamış bir şekilde nefes veren Doyoung, bir süre daha yattı ve tavana bakmaya başladı, pencerenin camından yansıyan ay ışığı odanın tavanında gölgeler oluşturuyordu. Ellerini kaldırıp kendince gölge oyunu yapmaya çalıştı ama şuan tek düşündüğü birkaç metre ötede uyuyan güzel adamdı.

Neden yerde yatıyorsun, bayım?

Doyoung sabah olunca ona bunu mutlaka sormalıydı çünkü bir şeyleri içinde tutmaktan nefret ederdi. İçi içini yiyordu, sorusunun cevabını öğrenmesi gerekiyordu ama aynı zamanda uyuması da gerekiyordu. Dayanamadı, komşusuna son bir kez baktı ve göğsündeki ince kıvrımı görmezden gelmeye çalıştı. Zeminde boylu boyunca uzanan adamın nefesinin ritminin onu ele geçirmesine izin verirken, göz kapakları uykunun sözünü dinlemeye başlamıştı.  Sonunda uykuya teslim olduğunda, gördüğü son şey, arkadaşlarının kana bulanmış cesetlerinin olduğu hayali bir sahne değil, sadece birkaç metre ötede yerde uyuyan yakışıklı komşusunun görüntüsüydü.

while we are in love + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin