chapter 32

126 23 0
                                    


    Jaehyun asla rüya görmezdi. Yani neredeyse hiç. Görse bile, genellikle uyandığında tam olarak hatırlayamadığı, geçmişinin kırık parçalarıyla alakalı olurdu. Bir suikastçı olarak çalışmaya başladığında, üçüncü yılında öldürdüğü insanlar hakkında kabuslar görmeyi bırakmıştı bilinç altı, zihni bir şekilde her şeyi kapatmanın bir yolunu bulmuştu, böylece artık her gece işkence görmüyordu. Rüyasız uyku, gerçekten uyuyabildiği gecelerde çok sevdiği bir şeydi.  Ama bu gece, Jaehyun rüya görmüştü ve gördüğü rüya diğerlerinden farklıydı.

Renkler göz kamaştırıcı derecede canlıydı, bulutsuz camgöbeği gökyüzü ve arka planda zümrüt yeşili çimenlerin kanatları, üzerlerinde uzun, gümüş gövdeli çınar ağaçları yükseliyordu. Sıcaktı, çok sıcak. Sakin bir yaz öğleden sonrasıydı ve Jaehyun normalde yazın bile üşürken rüyasında iliklerine kadar ısındığını hissetmişti. İskelede oturuyorlardı, sadece Doyoung ve o, gölün sakin sularına bakarken parmakları birbirine dolanmış ve omuzları birbirine değiyordu.

"Suya gidelim hadi Jaehyun." Doyoung ayağa kalkmış, kavradığını elini çekiştiriyordu.

"Yüzme ekipmanım yok!" diye itiraz ediyordu Jaehyun ise.

"Şşş... hiç ihtiyacımız yok.."diye kıkırdamıştı Doyoung da şortunu indirip gömleğini çıkarırken. Soluk teninin görkemine güvendiği belliydi.

"Birisi olabilir üstünü..."

"Kilometrelerce açık su ve kimse yok."  Uzun, ince parmakları ise bu defa Jaehyun'un düz beyaz tişörtünün altına girmişti ve tişörtü omuzlarından ve başından kurtarmaya çalışıyordu.  "Hemde hiç kimse yok..." Doyoung'un dudaklarına teslim olmuştu, dili her zamanki gibi sıcaktı. Parmakları bir yandan Jaehyun'un belinden kayıyor ve kalçalarını tutuyordu. Doyoung Jaehyun'un şortu ve boxerını çıkarana kadar Jaehyun yarı sertleşmişti bile.

"Hadi Jaehyun!" kızıl saçları alnına en sevimli şekilde dökülürken Doyoung gülümsüyordu. Jaehyun'un çıplak ayakları iskelenin güneşte kavrulmuş kalaslarında geziniyorken Doyoung "Zıplaaa!" diye bağırmıştı ve şimdi ise havada süzülüyorlardı. Göle daldıklarında ise soğuk su vücutlarını bıçaklıyordu adeta.

"Siktir, çok soğuk!"  Jaehyun büyük bir memnuniyetsizlikle tıslamıştı, soğuk yüzünden suyun içine girmeyen, açıkta kalan yerlerde teni tüyler diken diken olmuştu. Tüm bu soğuğun üzerine bir de Doyoung'un ince bedeni suda kendi vücuduna sürtündüğünde karşı duracak hali kalmamıştı.

"Öp beni." Doyoung flört edercesine vücudunu Jaehyun'un vücuduna karşı konumlandırırken emretmişti.  Soğuktan sertleşmiş göğüs uçları Jaehyun'un göğsüne değdiyordu. Jaehyun onu öperken o da bir yandan bacaklarını Jaehyun'un beline dolamıştı. Doyoung'un şu noktada tamamen sertleşen uzvu Jaehyun'un karnını dürterken Doyoung'un bunu bilinçli mi yoksa farkında olmadan yapıp yapmadığını çözemiyordu Jaehyun. Suda her şey önceden yaptıklarından farklıydı, her şey kaygan, ıslak ve çok daha şehvetliydi. Doyoung Jaehyun'un boynunu öpücüklerle kaplarken, Jaehyun onun kalçalarını kavrıyordu, onu kendisine daha da yaklaştırma çabasındaydı.

"Ya biri bizi görürse?!" Birbirlerini kavramaya ve aynı anda yüzeyde kalmaya çalışırken, Jaehyun konuşmuştu. Birisi olsa duracak durumda da değildi gerçi.

"Burada bizden başka kimse yok, Jaehyun!!" dedi Doyoung, eli ile Jaehyun'un uvzunu kavrarken. Bu şimdiye kadar yaptığı en kuvvet gerektiren el işiydi sanırım. Jaehyun onun adını söyleyerek mırıldandığında vücudu zevkle kıvranıyordu. Neden bu kadar yoğundu hisleri ikisininde? Boşalmak bu kadar rahatlatıcı hissettiriyor muydu normalde de?

"Aman Tanrımm!" Jaehyun'un iniltisi gürültülüydü, fazlasıyla... Bir coşkuyla aniden uyandığında kendi kulakları dahi duymuştu olanları. 
Gözlerini, Doyoung'un onun kasıklarının üzerine eğilmiş tombul, gül pembesi dudakları ile kendisini tatmin etmesine yardımcı  olmaya çalışması görüntüsüne açmıştı. Bu Jaehyun'un gördüğü en erotik görüntülerden biri olabilirdi. Doyoung'u bu şekilde izleyebilmek için daha fazla zaman ayırabilmeyi diliyordu ama kendine o kadar odaklanmıştı ki o an, her an boşalabilirdi.  "Lütfen!" diye yalvarıyordu Jaehyun, Doyoung'un ağzı daha hızlı bir şekilde uzvunun üzerinde hareket ederken her an basınç katlanarak artıyordu. Artık kendisini daha fazla tutacak hali kalmamıştı.

Doyoung, Jaehyun uyandığından beri ilk kez ona baktı, dudakları şişmiş ve yanakları efordan pembeleşmişti. Doyoung güzeldi.  Ama tüm fiziksel güzelliklerinin yanı sıra,  Jaehyun'u yok eden Doyoung'un gözlerindeki arzu ve tutkuydu. Doyoung'un ona olan arzusu ve tutkusu. Bu tür bir mutluluğu hak etmediğini biliyordu ama şimdilik ona layık olup olmadığını umursamayacaktı, tek istediği Doyoung'tu.

Doyoung yüzünde yorgun ama tatmin olmuş bir sırıtışla Jaehyun'un göğsüne çökerken, Jaehyun tüm bunlar bittiğinde yerde tek başına uyumaya nasıl geri döneceğini merak ediyordu, Doyoung etrafta olmadan yaşama fikriyle göğsü acı içinde kasılıyor gibiydi. Çünkü olacaktı.  Doyoung'un gitmesi kaçınılmazdı. Herkes bir noktada gitmişti.  Ama şimdi kötü şeyleri düşünmek istemiyordu.  Şimdilik, bitkin, nefes nefese ve mutlu bir şekilde Doyoung'a bakarken, kalbinin ve zihninin algılayabildiği tek şey, Doyoung'a ne kadar çok tutunmak istediğiydi.

Tüm istediği Doyoung'tu.

while we are in love + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin