cause, i'm not fine at all

568 71 88
                                    

5 Seconds Of Summer, Amnesia

"Lanet pazartesi!"

Kampüsün kafeteryasında çizim yapıyorken yanıma oturan Moi'ye kısa bir bakış attım. Üzerindeki sırılsıklam yağmurluğa ve dağılıp birbirine girmiş saçlarına bakınca onun için günün pek de iyi başlamadığını anlamıştım.

Üzerini görünce sağımda kalan duvar yerine tamamen camla kaplı alandan dışarıya bakma ihtiyacı duymuştum. Bugün itibariyle Kasım'ın son haftasına girmiştik, bu yüzden yağmurlar geçen haftadan beri şiddetini arttırarak Japonya'yı çevrelemeye devam ediyorlardı.

Osaka sonunda Koyo dönemine girdiğimizden hareketlenmeye başlamıştı. Eylül'ün ortasından beri akçaağaçların Hokkaido'da renk değiştirip kızarmaya başlamasından sonra Kasım'ın son haftası sonunda bu eyalete sıra gelmişti ve bu insanların heyecanlanmasına sebep olmuştu, yaprak avına çıkmayı dört gözle bekliyorlardı.

Bu dönemi Sakura'dan daha çok sevdiğimi itiraf etmeliydim. Kapalı havalar küçüklüğümden beri vazgeçilmezimdi ve yağmuru gerçekten çok seviyordum. Sadece izlemesi bile beni huzura erdirebiliyordu. Sonbahar, özellikle Koyo dönemi hüzün kokuyordu. Ve bu garip bir şekilde kendimi daha güvende hissetmeme sebep oluyordu. Havanın beni anladığını düşünüyordum belki de, sadece sonbaharın Osaka'ya çok yakıştığından olmamalıydı sevgim.

Bu mevsim ruh halimin melankoliye dönüşmesine sebep oluyordu. İçten içeyse bu senekinin sadece sonbahardan olmadığını biliyordum.

"Bir haftadır Osaka yağmur altında, gerçekten bunu tahmin edip yanına şemsiye alamadın mı?"

Ruri sütlü kahveyi önümüzdeki masaya bırakırken Moi'ye kınayıcı bakışlarını atıyordu. Moi ise yağmurluğunu çıkarırken homurdanmaya başlamıştı. "Ben şemsiye kullanmayı bilmiyorum, bilsem bile almazdım. Ayrıca işlek bir sokaktan günün bu saatinde bir tane bile ulaşım aracı geçmez mi yahu?! Onca yolu koşa koşa gelmek zorunda kaldım!"

"Neden geç kaldın?" dedim ona daha fazla bakmayıp çizimlerime dönerken. Eğer bunu tamamlarsam, Yılan Motifi koleksiyonuna bir tane daha eklenmiş olacaktı.

"Ah," diye mırıldandı ıslak saçlarını geriye atıp bir kısmından payımı almamı sağlarken. Savaştan çıkmış görüntüsü şimdi biraz daha düzgündü. Yağmurluğunu çıkardığından içindeki lacivert kazağı kuru görünüyordu ama dizine kadar uzanan siyah çizmeleri ve nemli saçları her halükarda dışarıdaki sağanağa yakalandığını anlamayı sağlayacak türdendi. "Uyuyakalmışım. Hyunsuk aramasa uyumaya devam da edecektim."

"Bize iletmeni istediği bir şey?" diye sordu Ruri tek kaşını kaldırırken. Moi saçlarını yana doğru tararken "Bugün tamamen kapalıyız." dedi. "Sadece bar kısmı açık olacak çünkü misafirlerimiz varmış. Ayrıca çalışmamızı istemiyor."

Kafamı çizim defterimden kaldırıp önce Ruri'ye baktım. Bendeki çatık kaşların ve soru işaretleriyle dolu ifadenin onda da olduğunu gördüğümden bu defa Moi'ye döndüm. İkimize de baktıktan sonra ellerini suçu yokmuş gibi havaya kaldırdı ve "Hiç öyle bakmayın. Benim de haberim yok." dedi.

Sonra ise ayağa kalkarak "Kremalı Mocha alacağım. Bir şey isteyen?" diye sordu, büfe kısmını işaret ederken. Kaşlarım hala çatıkken "Brownie." diye mırıldandım. Kafasını sallayıp Ruri'ye baktı ve olumsuz anlamda bir cevap alınca bize arkasını dönüp büfeye doğru adımladı.

Ruri'ye döndüğüm gibi "Bir sorun olmalı." demişti. Katılıyordum. Hyunsuk hiçbir zaman tamamen mekan kapatıp ziyaretçilerini barda ağırlamazdı. Üstelik bar kısmında çalışmamızı da istememişti.

cigarettes and alcohol ᥫ᭡ w.harutoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin