say it in the cold tone with no manners

415 74 131
                                    

Sınır: 34 oy

...

SuperM, No Manners

Tanıdık bir üşüme hissi geziniyordu omurgamda. Tüm vücuduma yayılıyor, beni titretiyordu. Nefes alıp almadığımı anlayamayacak kadar yavaştı göğsümün hareketi. Kıpırdayabildiğimi bile sanmıyordum. Ellerimde keskin bir acı vardı. İçleri yanıyordu, öyle ki buzlu suyun içine sokup rahatlatmak istiyordum. Fiziksel hasarımı dindirmeye yeterdi ama son birkaç saatte yaşadığım olayı hazmedebilmem için buz gibi suyla yıkanmak bile asla yeterli gelmezdi.

Başım yumuşak bir yere yaslıydı. Sıcak bir göğüse. Rahat bir pozisyondaydım ama uzanıyor değildim. Bacaklarım yere sarkıyor, ayakkabımın uçları sert bir zemine dokunuyordu. Ellerim kendi kucağımdayken gözlerim kapalı, uyku uyanıklık halinde süzülmesine izin veriyordum bedenimin.

Birinin sıcak nefeslerini yüzümde hissettim. Dudaklarımın üstünde. Kolları belimin etrafına sarılı, sıkıca tutuyordu beni. Hareket etmiyorduk. Saldırıdan sonrasını hatırlamakta zorlanıyordum ama birinin kucağında olmalıydım.

En azından şimdi huzurlu olduğum birinin.

Burnuma yanık tarçın kokusu geliyordu, hem de çok yakından. Koku bedenimin iyiden iyiye gevşemesine neden olurken kendimi biraz daha serbest bıraktığımı hissettim. Bu belimdeki kolun sıkılaşmasına neden oldu. Sonra parmak uçları hissettim elmacık kemiğimin üstünde. Sanki bir ağırlık çekildi yüzümden. Böylece kaşınma hissi de gitti ama parmak uçlarını hala hissedebiliyordum.

Daha sonra yanık tarçın kokusundan başka bir koku daha aldığımı fark ettim. Odun kokusu. Gözlerim kapalı olsa da kırmızı bir ışığın yükselip alçaldığını hissediyordum. Odunların ateşe atıldıktan sonra çıkardığı çıtırtı sesleri geliyordu kulağıma. Nerede olduğumu bilmiyordum ama gözlerimi açamayacak kadar yorgundum. Üstelik bulunduğum konumda benim için fazla rahattı.

Bir gölgenin kırmızı ışığı kapatarak üstüme düştüğünü hissettim. Eş zamanlı olarak yüzümde hissettiğim nefes ve parmak uçları yok oldu. Uzun bir sessizlikle geçen bir zamandan sonra çok yakınımda bir ses duydum. "Öyle bakma." dedi biri yorgun bir sesle. "O iyi."

Birkaç saniye sonra sesin Haruto'ya ait olduğunu fark ettim. Buna şaşıracakken beni en son bulanın o olduğunu hatırladım. Yaşadıklarım tekrar zihnime dolunca daha çok sığındım ona. Hala düşünmek bile tüylerimi ürpertiyordu.

Bir yere yaslanmış olmalıydı ki ona biraz daha sokulduğum an bedeni dikleşip iyice arkasına yaslanarak beni daha rahat ve daha yakın bir pozisyona aldı. Nasıl veya niyesini sorgulamıyordum, şu an ona yakın olmak beni iyi hissettiriyorken sebebini sorgulayabilecek halde değildim.

"Elleri..." dedi sesi yakınımdan gelen Moi. Ağlamaklı çıktığını düşünecektim neredeyse. Üzerimdeki gölgenin sahibinin o olduğunu anladığımda parmak uçlarımda ona ait olduğunu düşündüğüm bir dokunuş hissettim. Ama avuç içime doğru ilerledikçe soyutlaşıyordu, daha çok bir perdenin üzerinde gezdiriyor gibiydi. Sanırım ellerim sargı bezleriyle sarılmıştı.

Haruto'nun göğsündeki başım hareketlenince iç çektiğini anladım. Bir şey söylemedi ama Moi'nin parmak uçları hala avuç içime çok yaklaşmadan ellerimdeydi. "Kimin yaptığını gördün mü?" diye sordu Haruto'ya doğru.

"Hayır." dedi Haruto. Nefeslerini yine yüzümde hissettiğimde beni izliyor olduğunu anladım. Gözlerimi açmak istemiyordum, uyanınca bana bahsetmeyeceklerini biliyordum. Beni ürkütmemek için susacaklardı. Yine de yapılacak açıklamanın beni son birkaç saat kadar korkutacağını sanmıyordum. "Ben geldiğimde her yer dağılmıştı. O da çoktan... kendinden geçmişti."

cigarettes and alcohol ᥫ᭡ w.harutoWhere stories live. Discover now