5. Bölüm

5.2K 628 287
                                    

"Kafam patlıyor..." Jisung şakaklarına masaj yaparken Hyunjin ile birlikte fakülteye doğru yürüyordu.

"İki birayla sarhoş olabildiğini bilmiyordum dostum. Hatırlat da bir dahakine kola ya da meyve suyu içelim. Daha az ağrıtır."

"Dalga geçme ya... Ne bileyim ben. Uzun zamandır alkol almamıştım, dayanıksız olduğum aklımdan çıkmış."

"Bu unutabileceğin bir detay olmamalıydı ama neyse..." Hyunjin Jisung'a cevaplar verirken bir yandan da etrafına bakıyordu. O tanıdık kızıllığı görmek adınaydı bütün bu çabası. Saatine baktı. Kendi derslerinin başlamasına yaklaşık yarım saat vardı ama bugün Felix'in dersi olup olmadığını bile bilmediği için tamamen şansına bakınıyordu. Elbette şanslı olduğu söylenemezdi. Onu çevrede göremiyordu. Oysa evden çıkarken oldukça enerjikti. Jisung'u bile kısa sürede alıp okula gelmişti.

"Ne bakınıp duruyorsun Hyunjin?"

"Hiç, yok bir şey hadi içeri girelim artık üşüdüm."

Hyunjin önden önden yürürken Jisung bir kaç saniye durup havaya baktı. Mavi gökyüzü ve parlak güneş üşümemeniz için adeta anlaşmış gibiydi.

"Bugün bir garip gibisin Hyunjin, neyse..."

40 dakikalık dersin ardından yavaş yavaş toparlanırken hocaları yeniden söze girdi.

"Haftanın son dersi bitmeden önce size ufak bir duyurum var. Önümüzdeki hafta dönem sonu final sınavlarınız var, hepiniz biliyorsunuz zaten. Neyse... Bir sonraki aya proje hazırlamanızı istiyorum. Bir tema belirleyecek ve buna uygun fotoğraflar çekeceksiniz. Nasıl bir konsept belirlersiniz bilmiyorum ama karşıma çiçek, böcek fotoğraflarıyla gelmeyin. Yoksa benden iyi notları zor görürsünüz." Hoca yeniden sessizliğe bürünürken ikili birbirine baktı. Sınav stresi yetmezmiş gibi şimdide proje çıkmıştı. Hyunjin'in kafasını meşgul eden çok fazla şey vardı ve bir yenisi daha eklenmişti...

___________________

Hyunjin ders bitiminde Jisung'u sınıfta yalnız bırakıp dışarı çıktı. Bugün yanına dijital fotoğraf makinesini değil de, analog fotoğraf makinelerinden birini getirmişti. Elinde uğraşacağı bir şeyler olsun istediği için böyle yapmıştı. Ve evet hâlâ vizörden herkesin yalanlarını görebiliyordu.

Kampüsün içinde gözleri yine tanıdık simayı aradı ama bulamamıştı. Onunla daha yakın olmayı istediğini kendine itiraf ettiğinden beri tuhaf bir şekilde karşılaşamaz olmuşlardı. Elbette dünü saymazsa... Bugün hiç görmemişti. Oysa en çok onun fotoğraflarını çekmek istiyordu.

Bahçede açmış olan rengarenk çiçeklerin olduğu çim alana yaklaştı Hyunjin. Az önce hocasının, çiçek böcek istemiyorum, dediği kafasının içinde yankılanmıştı ama umursamadı. Böcekleri sevdiği söylenemezdi elbette ama çiçekler her zaman güzel ve estetikti onun için. Ayrıca onları ölümsüzleştirmeyi seviyordu.

"Çiçekleri seviyor musun?" Ensesine çarpan ılık nefes ile tüylerinin ürperdiğini hissetti Hyunjin. Dizlerini kırdığı yerden yavaşça arkasına döndü ve Felix ile burun buruna geldi. O da hafifçe eğilmiş ona bakıyordu.

"Ah... Şey evet severim. Yani çiçekleri kim sevmez ki?" Şimdi ayağa kalkmış ve kendisinden birkaç santim daha kısa olan bedene yukarıdan bakmaya başlamıştı.

"Haklısın... Ama eminim sevmeyen çoktur. Mesela alerjisi olanlar. Benim gibi."

"Çiçeklere alerjin olması kötü olmuş."dedi Hyunjin, Felix'in fotoğrafını çekerken.

"Bakıyorum da hâlâ izin almıyorsun." Felix'in sesi sitemle, yüzü ise gülücükle doluydu.

"Fotoğrafını çekebilir miyim?"

Kızılı, Kızıla Boyamak [HyunLix]Where stories live. Discover now