11. Bölüm

4.1K 519 278
                                    

"Sen! Sen asla ama asla yalan söylememelisin!"

Adam belindeki kemeri çıkartıp, hemen önünde iki büklüm olmuş bedene doğru sertçe savurdu. Kemerin çarpma sesi tüm oda da yankılanmıştı adeta.

"B...Ben yalan söylemedim!"

"Kes sesini! Yalan söyledin. Annen beni bu yüzden terk etti!"

Tekrar vurdu.

"Yalan söylemek çok kötüdür! Sana bunu öğreteceğim."

"Ben yalan söylemedim baba..."

"Hâlâ yalan söylüyorsun, sus!"

Tekrar vurdu adam.. Tekrar, tekrar ve tekrar...

Ta ki Felix gözlerini açana kadar..  İrisleri korkuyla odasının dört bir yanında gezerken kızıl tutamları alnına yapışmıştı. Uzun zamandır bu kötü rüyayı görmemişti. Hatta biraz olsun bunu atlatabildiğini  düşünmüştü.

"Yıllar sonra bile bunu aşması gerçekten zor..."dedi yataktan çıkarken.

Felix anne ve babası ayrıldığında henüz 11 yaşındaydı. Çoğu şeyi anlamlandıramadığı ya da dile getireceklerinin ne sonuçlar doğuracağını bilemediği bir yaştaydı. Babasını, annesinin yakın bir arkadaşıyla çokta uygun olmayan bir pozisyonda yakaladığında ne olduğunu anlayamamıştı. Fakat gördüklerini hiç düşünmeden bir akşam yemeği sırasında dile getirdiğinde sonuçları fazlasıyla ağır olmuştu. Annesi evi terk etmişti. Hem de Felix'i geride bırakmayı göze alacak kadar. Babası ise tüm bu olanlardan dolayı onu suçlamıştı. Ve o günden sonra acımasızca babası tarafından şiddete maruz kalmıştı. Sebebi ise babasının  gözünde onun bir yalancı oluşuydu...

Felix geriye dönüp çocukluğuna kısa bir an bile baksa tüm o travmalar onu böylesine etki altına alıp kabuslara sürüklüyordu.
Ve ne zaman bu tarz bir kabus görse tüyleri ürperiyordu. Öyle ki gördüğü birkaç seanslık psikolojik tedavi bile çok faydalı olmamıştı bu durumuna. Ama bununla yaşamaya alışmış gibiydi ya da buna maalesef alışmaya mecbur olmuştu...

Kabuslarla uyanıp, tüm gününün kötü geçtiği günlerinin aksine bugün bunu kafaya takamayacak kadar enerjik ve garip bir şekilde mutlu hissediyordu.

Tek bir mesaj... Hyunjin dün akşam ona, sabah 7.30'da hazır olmasını ve onu almaya geleceğini söylediği bir mesaj atmıştı. Fakat peş peşe sıraladığı "Neden, Niçin?" gibi sorularına üstü kapalı bir şekilde karşılık vermiş olmasına rağmen ser verip sır vermemişti uzun olan. Tam da bu yüzden heyecanlıydı... Ve saat çoktan 7.15'i gösteriyordu. Kötü rüyası, derin uykusundan uyanmasına 15 dakika engel olmuştu çünkü.

Üzerine bulabildiği en uygun kıyafetleri, -ki özenmeyi çok sevmezdi- geçirip saçlarını da hafifçe taradı. Tel tel ayrılan kızıl tutamlar şimdi alnına dökülüyordu. Bir şeyler atıştırmaya fırsatı olup olmadığını kontrol etmek için telefonunun saatine bakarken Hyunjin'den bir mesaj daha gelmişti.

"Geldim kızıl!" yazıyordu. Felix gülümseyerek başını iki yana salladı ve telefonu cebine attı.

Felix planlı ve belli bir düzen içinde yaşamayı seven biriydi. Kafasına eseni değil, planlarına uygun olanı yapardı. Şu anın aksine... Tanışalı henüz 2 hafta olmuş olmasına rağmen Hyunjin'in onu sürüklemesine izin veriyordu ve tanrı şahidi, çok hoşuna gidiyordu. O sürprizle dolu biriydi. En azından Felix için öyleydi.

Sırt çantasını alıp evi kitlediğinden emin olduktan sonra kendini sokağa attı.

"Günaydın kızıl"dedi Hyunjin. Sırtını yasladığı taksiden ayırıp gülümsedi. Felix ise şaşkınca ona bakıyordu.

Kızılı, Kızıla Boyamak [HyunLix]حيث تعيش القصص. اكتشف الآن