9. Bölüm

4.4K 567 608
                                    

Felix Jisung ile konuşmasını sonlandırdığından beri dalgındı. Yanlarından ayrılmadan önce oldukça üzgün görünüyordu ama sanki dakikalar içinde sihirli bir değnek değmişti ve eğlenmekten bahsetmişti ona.

"Sence de aralarındaki ilişki... Tuhaf değil mi?" diye sordu Seungmin.

"Bilmem. Sence öyle mi? Ama ben yine de tuhaf demezdim. Daha çok birbirlerine fazlasıyla bağlı gibiler. Özellikle Jisung..."

"Hımmm evet. Ama tepkileri hiç gerçekçi gelmedi. Sorun olmadığını söylerken, sorun var, der gibiydi. Hatta bizi davet ediyorken aslında gelmeyin, bile diyor olabilir. İnsanların aslında neler düşündüğünü asla bilemeyecek olmak çok kötü. Birilerine körü körüne bağlılık ve güven duymak zorundaymış gibi hissediyoruz."

Felix Seungmin'e katılıyordu hem de her bir kelimesine. Ama bunca zaman insanların yüzlerine karşı gerçekleri söylediği için sevilmeyen ve dışlanmış biri olmuştu. Bazen insanların bu koşulsuz şartsız bağlılık ve güven duygusuna ihtiyaçları olabileceğine inanıyordu. Çünkü son zamanlarda böyle düşünmesine sebep olacak biri hayatına girmişti. Elbette Seungmin dışında.

"Neyse umarım aralarındaki sorunu çözerler. Biz bu konunun dışında kalalım."

Seungmin başıyla onaylarken dakikalardır bekledikleri otobüsleri de sonunda gelmişti...

________________

Hyunjin Jisung'u evine bıraktıktan sonra sonunda kendi evine gelebilmişti. Anahtarı çevirip içeri girdiğinde salonunun ışığı yanıyordu. Çok fazla seçeneği yoktu. Cevap M şıkkıydı.

"Hyung..."dedi çantasını yere bırakırken. Minho kanepesinde oturmuş film izliyordu.

"Naber kuzen?"

"Ben iyi sayılırım da senin keyfin pek bir yerinde gibi."

"Hyunjin hiç dokunma bana. Nöbetten yeni çıktım."

"Ve sen de evime geldin... Artık senden kira almaya başlayacağım."

"Aman ya... Ne konuştun tamam veririz kira falan. Sömürgeci..."

"Sömürgeci diyorsun ama gördüğüm kadarıyla dolapta ne varsa sömürmüşsün."

"Kirama eklersin. Bu arada neden geç geldin saat neredeyse 10 oldu."

"Jisung ile sinemaya gittik. Son zamanlarda biraz garip davranıyor."

Minho elindeki gofretten bir ısırık alırken kuzenine baktı.

"Jisung sana anlatmak isterse anlatır. Takılma."

Hyunjin kısılmış gözlerle Minho'ya baktı.

"Niye sen bir şeyler mi biliyorsun?"

"Hayır, Jisung ile çok samimi değiliz nerden bileyim." Minho böyle söylemiş olsa bile Jisung'un garip davranışlarını tek bir nedene bağlayacak kadar bilgi sahibiydi. Çünkü 2 sene önce Jisung hislerini fark ettiğinde, Minho tarafından fark edilmesi de çok uzun sürmemişti. İnsanları analiz etmek konusunda kendine has bir yeteneği vardı Minho'nun. Hyunjin'den hoşlandığını en ufak mimik ve jestinden anlayabiliyordu. Jisung sandığının aksine okunması kolay biriydi. Hyunjin'in fark edemiyor oluşu ise kabul edilebilir bir durumdu. Çünkü tek arkadaşı oydu ve onun romantik duygulara sahip olabileceğini aklına bile getirmiyordu.

"Sadece bekleyeceğim. Onunla aramın açık olmasını sevmiyorum. Neyse ben banyoda olacağım. Ve lütfen salonumu daha fazla dağıtma hyung..."

Hyunjin söylenerek banyoya girerken Minho "Benim kuzenim sana karşı ne kadar körse, sende bana karşı o kadar körsün Han Jisung" diye söylendi fısıltıyla...

Kızılı, Kızıla Boyamak [HyunLix]Where stories live. Discover now