10. Bölüm

4.3K 508 182
                                    

Aşk...

Bu kelime Hyunjin'e o kadar yabancıydı ki... Motorunun üzerinde giderken dalgın bir şekilde gülümsemesine neden oluyordu. Bu hoşuna gittiği için rüzgâra sunduğu bir gülümseme değildi. Daha çok hayret ettiği içindi. Minho bunu akşam dile getirdiğinden beri garip hissediyordu. Elbette daha önceleri birkaç kez ilişki deneyimleri olmuştu ama bir süre sonra yalanlarla sarsılan güven, ilişkilerin uzun sürmesine engel olmuştu. Bırakın aşık olmayı, Hyunjin fotoğraf makinesi yanında olmadan güvenip sohbet bile edemiyordu.

O bu düşünceler arasında çoktan üniversitenin girişine yaklaşmıştı ve durmaya yakın, gözleri anında Felix'i bulmuştu. Yüzüne yerleşen geniş gülümsemeyle "Hey kızıl!"diye seslendi.

Felix zar zor hafifçe başını geriye çevirip Hyunjin'e baktı.

"G...Günaydın Hyunjin ama hiç oyalama beni." Felix haklıydı çünkü kucağında taşımakta zorlandığı 3 kalın kitap vardı şu an. Hyunjin hemen motorundan inip yanına yaklaştı.

"Bana ver, kütüphaneye değil mi?"

"Emin misin? Ağırlar."

"Eminim kızıl, hem senin aksine en azından ben önümü daha rahat görürüm."

Felix bir an gözlerini devirmek istedi ama onun bu nazik davranışını geri planda bırakmak istemiyordu.

"Peki... Teşekkürler" dedi ve devam etti.

"Teslim tarihleri bugündü." Bir yandan da kollarını sallayarak gevşetmeye çalışıyordu. Tanrı şahidi yürürken en az beş kere tökezlemişti.

"Bu arada her seferinde onca insan arasından nasıl fark ediyorsun beni anlamıyorum?" diye sorduğunda Hyunjin bir an ciddi mi, diye baktı yanında yürüyen bedene. Kızıl saçları güneşin altında parlıyordu.

"Sanırım saçlarının ne kadar dikkat çektiğinin farkında değilsin sen kızıl."

"Hadi ama tek kızıl saçlı ben değilim ya..." Felix bunu söylerken bir süre etrafına göz gezdirdi. Gerçekten de tek kızıl oydu. En azından şu an için.

"Tamam benmişim..."

"Kolların ağrıdıysa tekrar alabilirim."

"Keyfim gayet yerinde."

"3 kalın kitap taşıdığın için mi?"

"Hayır, seninle yürüdüğüm için." Hyunjin Felix'e gülümserken kısa olan midesinde ufak bir hareketlilik hissetti. Böyle cümleler kurarken hiç çekinmeden dile getirmesi Felix'i tuhaf hissettiriyordu. Tıpkı iki gün önce evinde söyledikleri gibi. Her zaman onu hazırlıksız yakalıyordu.

Hyunjin başını yere eğen Felix'e baktı. Yine olmuştu, kulakları kızarmıştı. Kızıl saçları ile uyum içindeydi adeta. İkinci kez onu kızarırken görüyordu ve sebebi kendisiydi, hoşuna gidiyordu. Onun doğal tepkileri bile fazlasıyla hoşuna gidiyordu. Bu da üzerine daha çok gitmesi için cazip bir nedendi. Masum ve dürüst olmasını seviyordu ama Hyunjin bunları yıkma arzusuyla yanıp tutuşmaya başlamıştı. Ama sadece kendisi için...

Kütüphanenin kapısından içeri girdiklerinde Felix kütüphane görevlisine Hyunjin'in elindeki kitapları verdi.

"Biraz bekleyebilir misin bir kitap bakacağım."

"Tabii..." Elbette beklemedi Hyunjin. Felix'i takip etti. 

"Sanırım kitap alacaksın?" Felix sorduğunda kısa süreli ona bakmıştı.

"Evet alacağım... Uzun zamandır aklımda almak istediğim bir kitap var."

Yok... Tamamen sana ayak uyduruyorum kızıl..

Kızılı, Kızıla Boyamak [HyunLix]Where stories live. Discover now