13. Bölüm

4K 521 558
                                    

Dünya üzerinde fotoğrafını çekebileceğiniz birçok şey var. Gökyüzüne baktığınızda gözünüze takılan garip şekilli bir bulut, kaldırımın ortasına uzanmış sevimli bir köpek, gülümseyen bir çocukçiçek, böcek ve daha nicesi... Aklınıza gelebilecek her şey... Bunu bazen çok ilginç bulduğunuz için bazen de tıpkı şu an benim yaptığım gibi çok güzel bulduğunuz için yapıyor olabilirsiniz... Ve şu an tam karşımda olan bu beden gün batımıyla uyum içinde bana adeta görsel bir şölen sunuyordu. Böyle olacağını tahmin etmiştim. Tam da bu yüzden bu kızılı peşimden sürüklemiş, izlemekten asla bıkmayacağım bu iki manzarayı bir araya getirmek istemiştim.

Gökyüzünün kızıllığı ile hemen karşımda duran kızılın, birbiriyle anlaşmış gibi bana ve fotoğraf makineme meydan okuması fazlasıyla hoşuma gidiyordu. Hatta abartmak gerekirse dizlerimi titretiyordu...

"Böyle iyi mi?" diye sordu Felix Hyunjin'i düşüncelerinden koparırken. Birkaç saniyedir yüzüne bakıyordu ve fotoğraf çektiği de söylenemezdi.

"İyi, hem de çok iyi."

Hyunjin ne derse onu yapıyordu Felix. Hafifçe tebessüm etmesini istediğinde ediyordu, elini kaldır dediğinde kaldırıyor ya da hareket etmesini istediğinde hemen yerine getiriyordu. Adeta komut alan bir robot gibiydi. En azından o böyle düşünüyordu.

"Bekle bir saniye" dedi Hyunjin hemen yanına gelerek. Seçtikleri yer gün batımını rahatça görebilecekleri tepede bir yerdi ve yürüyerek gelmiş olmaları Felix'i ve kendisini bir nebze terletmişti. Fakat hafif bir rüzgârda vardı. Bu da Felix'in kızıl tutamlarının dağılmasına neden oluyordu.

Hyunjin nazikçe Felix'in saçlarını düzeltmeye koyuldu. Hatta kendini o kadar kaptırmıştı ki Felix'in ona bakan irislerinin farkında bile değildi.

Kalbim... Çok tuhaf... Yine ve yeniden... Felix zihnini bu düşünceler ile doldururken Hyunjin geriye kaçtı.

"Rüzgâr şiddetini artırmadan halletsek iyi olacak. Aslında bugün havanın oldukça güzel olduğu yazıyordu, neyse..."

"Tekrar bozulursa saçlarım söyle, ben düzelteyim."

Hyunjin başıyla onaylarken yeniden vizörden karşısındaki bedene baktı ve çok güzel, diye geçirdi içinden.

"Felix başını bana doğru çevirir misin?" Felix söyleneni yaptı ve yavaşça -saçlarını bozmak istemiyordu- Hyunjin'e döndü. Bunun üzerine o da birkaç poz daha çekti ve boynunda asılı duran makineyi yüzündeki tatmin olmuş bir ifadeyle serbest bıraktı.

"Bitti"dedi yeniden kısa olanın yanına doğru adımlarken.

"Ah... Sonunda!" Felix rahatlamış bir şekilde yere çöktü. "Ciddiyim, çok gerildim."

"Gerilmeni gerektirecek bir durum yoktu. Harika iş çıkardın, inan bana." dedi Hyunjin aynı hizaya gelerek. Omuzuna dokunduğunda Felix bakışlarını ona odakladı.

"Gerçekten mi?"

"Elbette... Bana inanmıyor musun kızıl?"

"Az önce bana ismimle hitap ettin. Fark etmedim sanma."

"Ah öyle mi... Arada kaçıyor ama sen benim için kızılsın."

Felix inanamaz gibi başını iki yana salladı ve yerden kalktı. Güneş tamamen kaybolmaya yakındı ve az önceki kızıllık yerini koyu griliğe bırakmak üzereydi. 

Kızılı, Kızıla Boyamak [HyunLix]Where stories live. Discover now