25 - KURTULUŞ

501 53 43
                                    

Neden 'gözlerinden öperim' denir bilir misiniz?
Hasretliğin çilesini en çok göz çeker, işte bu yüzden vuslatı en çok o hak eder.

🏵️🏵️🏵️🏵️🏵️

RÜYA'NIN AĞZINDAN

Güven

Anlamı kelimesinden büyüktü. Ne yapmıştım ben çok değer vermekten başka. Neden bu kadar üzülüyordum? Niye bu kadar üzüyorlardı? Artık kimseye güvenimin kalmadığını hissetmem ne kadar normaldi mesela..? Evet, ben artık kime güvenebileceğimi gerçekten bilmiyorum.

Peki ya sevgi

Bora'yı evet, zamanında sevmiştim. Hem de çok sevmiştim ama aşık değildim. Bunun daha yeni yeni farkına varıyordum. Çünkü aşk, ne yaparsa yapsın o kişiden bir türlü nefret ettirmez. Ettiremez. Eğer aşık olsaydım; ne kadar nefret etmek istesem de, nefret etmek için kendimi zorlasam da aşkım her şeyin önüne geçebilirdi. Bir türlü nefret edemezdim.

Ama Bora'ya aşık değildim ben. Hiçbir zaman da aşık olmamıştım. Çünkü ondan kolayca nefret edebiliyorum. Hatta ona olan nefretim kat be kat artıyor. Tıpkı Sarp'tan bir türlü nefret edemediğim gibi...

Şu an duyduklarıma rağmen nefret edemiyordum ondan. Kendimi zorluyordum. Ona olan kızgınlığımı, kırgınlığımı düşünüyordum ama ona olan sevgim, aşkım her şeyin önüne geçiyordu. Nefret edemiyordum. Çünkü ben ona aşıktım.

Ama kırgın mıydım?

Evet.

Çünkü insan en çok sevdiğine kırılır bu hayatta. Sevmediği biri olsa umursamaz, yaptıkları yaralamaz. Canını acıtmaz. Ama Sarp'a çok kırgındım. Kızgın da değil..

Hâlâ idrak etmeye çalışıyordum duyduklarımı. Kulaklarım uğuldamaya başlamıştı artık. Etrafta konuşuyorlardı, ama ben duyamıyordum.

Bazı dersler okullarda verilmez. O bazı dersleri satın da alamazsınız...
Benimde aldığım dersler oldu. Ömrümün en güzel zamanlarından verdiğim, aylarımı, yıllarımı harcadığım zamanlar...

Öğrendim ki;
Her gülümseyen insan sevgi beslemiyormuş.
En çok kime güvenirsen, en derin yarayı o açıyormuş ve güvenden açılan yaralar bir daha asla kapanmıyormuş...

Öğrendim ki;
Kimseye ama hiç kimseye bütün zayıf yanlarını anlatmayacakmışsın. Ve edilen bazı sözler, karın boşluğuna gelen bir yumruktan daha çabuk kesebiliyormuş insanın nefesini...

Öğrendim ki;
Kimse sandığımız kadar mükemmel değilmiş aslında. Onları kusursuz yapan, bizim onlara duyduğumuz sevgiymiş. Yani biz olmasak onlar kocaman bir hiçmiş! O zaman ne diye gözümüzde büyütüyoruz hak etmeyenleri, ne diye kendi içimizde boğulup duruyoruz?
İnsana en çok zararı sadece kendisi verebilirmiş meğer...

Öğrendim ki;
Herkes bir gün gidebilirmiş. Ve gitmek isteyene vaktinde yol vermek gerekirmiş hep. Çünkü ertelemek daha çok acı, daha çok uykusuz gece, daha çok üzülmekmiş aslında...

Ayaklarımın bedenimi taşıyamayacağını hissettiğimde, elimdeki kitaplar birden yeri boylarken benim de elim hemen bir duvarı buldu. İşte o an, çıkan sese olacak ki üçünün de bakışları beni bulmuştu. Gözüm bir çift siyah harelere takıldığında, onun da ağzının içinden; "Rüya." diye mırıldandığını duydum. Üzgünce bakıyordu gözlerime.

Ben az önce neler duymuştum öyle?

Gözüm Bora'ya takıldığında, nefretle bakmaya başladım. Hayatımı mahvetmeye devam ediyordu. Ellerim titriyordu. Gözlerim yanıyordu. Yaşlarımın gelmemesi için bayağı zorluyordum ama onlar akmakta oldukça ısrarlıydı. Artık güçlü olmak, güçlü görünmek, güçlü görünmeye çalışmak istemiyordum. Benim bu yaşadıklarım, bu duyduklarım, öğrendiğim bu gerçekler bünyeme fazlaydı. Mutlu olmak için çabalamaktan, mutluymuşum gibi davranmaktan ciddi anlamda yoruldum.

RÜYAMSIN Where stories live. Discover now