26 - MAHKEME

461 47 53
                                    

"Benimle bir ömür geçer mi ki" dedim.
"Seninle geçirmeye ömür yeter mi" dedi.
İşte buna bir ömür yetti.

🌹🌹🌹🌹🌹

Aşk

Üç harf milyonlarca his. En beter duygular, düşünceler... Saatlerce beynimizi işgal eden kişiler. Düşünce trafiğimizi aydınlatan ama en çok acı veren hisler.

Aşk

Üç harf milyonlarca his. Acı... Aşk acıdır. En beteridir. Karşılıklı olduğunda güzeldir aşk. Ama yine de bunlara rağmen gerçek aşk acıyla olmaz mı zaten? Binlerce zorluk çekersin kavuşmak için. Dua edersin onun için.

Aşk

Özlemdir. Gurur tanımaz bir kederdir aşk. Onu çok özlersin... Delicesine bir özlem duyarsın. Çoğu zaman ise sevgin için, aşkın için gururunu ayaklar altına alırsın. İşte bu yüzden aşk; gurur tanımaz.. Gurur nedir asla bilmez.

Aşk; onunla bir ömür olmaktır, elini tutmaktır, gözlerine bakmaktır, sarılıp koklamak, nefesini içine çekmektir...

Ama bunların yanı sıra;
Gerçek aşk her şeye kördür, sağırdır, uzaklık mesafe engel tanımaz aşk. Kör, topal, sağır bilmez aşk. El istemez, yanak istemez, dudak istemez, saftır aşk. Koklamayı, sarılmayı, öpmeyi sevmez aşk. Görmeden bile sevebiliyorsan, hayaller kurabiliyorsan, işte odur aşk.

Sarp'ın beni gerçekten sevdiğini biliyordum. Anlattıklarından sonra buna fazlasıyla emin olmuştum. Dün akşam uzun uzun anlatmasına müsaade etmiştim. Beni ne zamandan beri sevdiğini, nasıl aşık olduğunu, nerede gördüğünü, beni nasıl uzaktan sevdiğini, sevmeye devam edebildiğini... Her şeyi anlatmıştı bana. Ve ben, anlattıkça hayran olmuş, hayran oldukça daha fazla sevmiştim. Daha fazla aşık olmuştum... Ben onu da seviyordum, onun sevişini de seviyordum. O ne kadar da güzel seviyordu öyle.

Sarp bunları anlatmadan önce Çağrı'da gelmişti. O da her şeyi biliyordu. Çağla ise, Sarp'ın bana olan sevgisini, aşkını hayranlıkla dinlemişti. Tıpkı benim gibi...

Onu ilk gördüğümde aşık olacağımı düşünmemiştim ama o gözlerden etkilenmiş, o bakışların büyüsüne kapılmıştım. Sonra bizim okula gelmişti. Beni koruması altına almıştı sadece ama ben yine de ondan daha da fazla etkilenmeme engel olamamıştım işte. Ve aslında bunun bir hoşlantıdan, bir etkilenmeden daha fazla olduğunu çok sonradan fark etmiştim. Onu kıskanmamdan, herhangi bir kızla konuşmasına sinirlenmemden, herhangi bir kızın yanına yaklaşmasıyla birlikte oldukça fazla - gereksiz olduğunu düşündüğüm - bir öfke duymamdan. Ben onu deli gibi kıskanıyordum. Bana her yaklaştığında kalbimin ritminin değişmesinden anlamıştım aslında onu sevdiğimi. Heyecanlanmamdan, vücuduma ter basmasından, ayaklarımın bağı çözülürcesine titrememden, kalbimin deli gibi çarpmasından... Ben onu deli gibi seviyordum.

Teneffüs zilinin çalmasıyla birlikte başımı gülümseyerek yan tarafıma çevirdim. Sarp bir deftere bir şeyler yazıyordu. Bana tanıdık gelen bir deftere... Düşünmeye başladığımda, aklıma gelen anılarla birlikte hatırlamıştım. Birlikte bir cafede edebiyat ödevini yaparken, ve bir kaç kere okulda sırasının üzerinde de görmüştüm bu defteri. Hatta merak edip açıp baktığımda, elle yazılmış güzel ve etkileyici şiirler karşılamıştı beni. O zamanlarda Sarp'ın sevdiği biri olup olmadığını düşünmüş, ve bu da canımı fazlasıyla yakmıştı. Kalbimi çok acıtmıştı. Ama nereden bilebilirdim ki o kızın ben olduğumu.

"Sarp." diye seslendiğimde birden kapattı defteri ve gülümseyerek bana döndü. "Efendim güzelim."

Deminden beri o deftere bir şeyler yazıyordu, aynı zamanda da gülümsüyordu. Ben yine merak ettim.

RÜYAMSIN Where stories live. Discover now