30 - ÖFKE KIRINTILARI

183 14 26
                                    

Uzun zamandır olmadığım için son bölümleri unutmuş olabilirsiniz. Ve her şeyi hatırlamak adına lütfen son bir kaç bölümü okuyun... 🙏

🦋🦋🦋🦋🦋

YAZAR'IN AĞZINDAN

Geriye doğru bakılarak, ileriye doğru mesafe alınan tek yolculuk hayat yolculuğudur. Diğer bir deyişle hayat, ileriye doğru yaşanır ama yalnız geriye dönük olarak anlaşılır. Bu anlaşılma, şuurlu bir idrak ve yaşananlardan ders alabilme düzeyinde olursa, bu düzey devamlı yükselirse, yoldaki sapmalar o nispette az, yolculuk ise o nispette çalkantısız, sarsıntısız ve hasarsız olur. Hayatı anlamlı kılan ve insanı yücelten en önemli gaye; onu, adeta bütün evreni kucaklayacakmış gibi dışa dönük ve maksada uygun olarak yaşamaktır.

Ama hayat, genç adama göre yaşananlardan ders almak olmadı. Çünkü Alper hiçbir zaman yaşadıklarından ders çıkarmadı. Şimdi çıkarması mümkün müydü? İşte orasını zaman belirleyecekti.

Çalan telefonuyla birlikte düşüncelerinden de sıyrılması bir oldu. Arayan babasıydı. Aylardır İstanbul'daydı. Başta sadece kuzeni Rüya'yı görmek için gelmişti. Tabi beraberinde Rüzgar abisi, Hülya ablası, halası ve eniştesini de. Üstelik sadece bir kaç haftalığına diye gelmişti. Onlarla özlem giderip dönecekti. Ama resmen tıkılıp kalmıştı bu şehire. Gidemiyordu. Çünkü amacı dışında bir şey gerçekleşmiş, o ela gözlerle karşılaştıktan sonra bu şehirden evine, ailesinin yanına gitmeyi göz ardı etmişti. Daha doğrusu aklında böyle bir gerçeğin varlığını unutmuştu.

Burada günler, hatta haftalar geçmişti. Aylardır İstanbul'daydı ve babasıyla da ilk defa konuşacaktı. Belki şaka gibi gelebilirdi fakat gerçek buydu. Alper bir kere bile aramamıştı babasını. Ama onun oğlundan haberi olmuştu. Bir gün yeğeni Rüya'yı, bir gün Rüzgar'ı aramıştı. Bazı günler Hülya'yı, bazı günler ise ablasını veya eniştesini aramış, onlardan oğlu Alper'in haberini almıştı.

Oğlunu aramamıştı. Çünkü onun kendisine yalan söyleyebileceğini elbette biliyordu. Yeğenlerini aramasının asıl nedeni de, Alper'in yine kızlarla görüşüp görüşmediğiydi. Ama hesaba katmadığı bir şey vardı. Rüya'nın gerçekleri olduğu gibi söylemediği... Mesela sevgili kuzeninin, hiçbir kızla görüşmediğini söylemişti dayısına. Peki doğrusu böyle miydi?

Telefon uzun bir çalıştan sonra kapanmasının ardından, düşüncelerine ara veren genç adam babasını geri aradı hemen.

"Hayırsız evlat, nerelerdesin sen? Aylar oldu bir kere bile aramadın. En son ben arayayım dedim."

Karşı taraftaki adamın sesi kızgın çıkmıştı. Oldukça fazla kızgındı sesi. Belki birazcıkta kırgın. Derin bir nefes aldı Alper. Anlaşılan bu konuşma uzun sürecekti.

"Haklısın baba, ne desen haklısın." diye kestirip attı. Zira uzun bir konuşma olmasını istemiyordu. Çünkü şu an, okulun bahçesinde Rüya'ların dersten çıkmasını bekliyordu. Ama tabiki beklediği kişi kuzeni değildi ve bunu daha kendisine bile itiraf edemeyecek kadar yeniydi bu garip hisleri.

"Haklıyım tabii." diyen babasına dikkat kesildi. "Sadece birkaç hafta kalacaktın sözde. Ama aylar oldu. Bi gelemedin gitti, yalnız bıraktın babanı bu koca şehirde."

Ne kadar Alper'in o sevmediği huyları varsa, ne kadar o muzurlukları varsa ve ne kadar kızların peşinden koşuyorsa yaşlı adam severdi oğlunu. Ona bu yaşında sayamayacağı kadar cezalar vermiş olsa bile... Ondan başka kimsesi yoktu çünkü. Eşini bir kaç yıl önce geçirdiği ağır bir hastalık sonucu kaybetmişti. Geriye kalan ise sadece oğlu Alper'di.

RÜYAMSIN Where stories live. Discover now