28 - KARIŞIKLIK

474 45 50
                                    

"Yoklama alıyorum, sessiz olun!
Kaygı? Burda!
Hüzün! Burda!
Yalnızlık? Burda!
Mutluluk?... Mutluluk?"

🌷🌷🌷🌷🌷

YAZAR'IN AĞZINDAN

Genç adam, kucağındaki kızla birlikte hızlı adımlarla alışveriş merkezinden çıktı. Tek temennisi arabaya bindirene kadar herhangi birine yakalanmamaktı. Sonunda almıştı istediğini. Çağla'sı artık onundu. Ama nereden bilebilirdi ki amacına ulaşamayacağını. Çünkü arkadan aceleyle takip eden adamdan haberi yoktu.

"Güneeyy!" diye seslendi öfkeyle. İçindeki o huzursuzluğa dur diyememiş, Çağla'nın arkasından kalkmıştı o da. Doğru hissetmişti. İyi ki de arkasından gitmişti sevdiği kızın.

Duyduğu sesle birlikte adımları durdu. Yavaşça arkasına döndüğünde onu gördü, Çağrı'yı. Ama aralarında fazlaca mesafe vardı. İstese hemen kaçabilir, arkasına bile bakmadan koşabilirdi. Fakat yapmadı. Bekledi, bekledi... Kendisine yaklaşmasını bekledi. Onun kimseden korkusu yoktu. Ondan da korkmuyordu. Çağla için, sevdiği kız için savaşacaktı onunla. Genç kızı seven sadece o değildi. Bu yüzden de onunla savaşmayı tercih etti. Şu an korkusuzca karşısında kendisine yaklaşan adama bakıyordu.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun!" diye yaklaştığında durdu Çağrı.

Güney, "ne yapıyormuşum?" dedi sırıtarak. İşte bu, genç adamı daha fazla kızdırdı. Dudağını öfkeyle ısırarak boynunu bir sağa bir sola oynattı. Elleri yumruk oldu. "Bırak kızı!" diye tısladı.

Karşısındaki hâlâ sırıtan adam, "hay hay." diyerek yanındaki kapısı açık arabaya yatırdı yavaşça. Zaten Çağrı seslenmeden önce çoktan arabasının yanına gelmişti. Hatta kapısını bile açmış, ama onun sesi yüzünden binememişti.

Bu hareket karşısında sinirlerine sinir yüklendi genç adamın. Resmen gözleri önünde arabasına bindirmişti. Öfkeyle beklediğinde, Güney sırıtan bir yüzle birlikte kendisine doğru çevirdi başını. Ruh hastasının tekiydi. Deli gibi sırıtıp duruyordu. Çağrı daha fazla dayanamayarak yüzüne yumruğunu yapıştırdı birden. İşte o sırada sırıtan ifadesini silmiş, şu an öfkeyle bakıyordu. Sırıtan yüzünden eser kalmamıştı nihayet.

"Seni piç herif!" diye bağırarak Çağrı'ya yumruğunu sallamıştı ki, çevik bir hareketle kurtulup bir yumruk daha attı adamın suratına. Güney ondan yaşça büyüktü ama buna rağmen gücü yetmiyordu. Çünkü Çağrı sevdiği kızı kaçırma cüretinde bulunan bu adama çok sinirlenmişti. Üçüncü kez o büyük öfkesiyle bir yumruk daha attığında adam bu sefer yere düşmüştü. Üzerine çıkıp hem yumrukluyor, hem de öfkeyle konuşuyordu.

"Lan..! " bir yumruk. "Sen..!" bir yumruk daha. Bu sırada adam sadece acı içinde bağırıyordu. "Lan sen nasıl onu kaçırmaya kalkarsın lan!" bir yumruk daha geçirdi suratına. Çok öfkeliydi. Daha önce bu kadar öfkelendiğini, böylesi bir öfkeyle tanıştığını hatırlamıyordu.

Hırsla ayağa kalktığında çoktan etrafına toplanmışlardı bile. Ama ayırmaya çalışmıyorlardı. Çünkü öfkesinden yelleri estiriyordu. Kimse yanına bile yaklaşmıyordu.

"Uzak duracaksın lan Çağla'dan!" bir tekme daha attığında, acıyla inlemekten yorulmuştu artık. Ve Çağrı tekrar bağırdı. Hatta bu seferki kükremeye yakındı. "Duydun mu beni!"

Etraflarına toplananlar ayırmaya çalışmıyorlardı ama çoktan polise haber veren olmuştu. Ki zaten duyulan siren sesleri de bunun bir kanıtıydı. Çağrı bunu umursamayıp sevdiği kızı o arabanın içinden aldı hemen. Hafif hafif kızın yanaklarına vurarak ayıltmaya çalışıyordu. Güney ise ayağa bile kalkamıyordu. Yumruk ve tekmeler yüzünden o kadar bitkindi ki...

RÜYAMSIN Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt