31 - KÖRELMİŞ DUYGULAR (PART 2)

100 12 9
                                    

MEDYA : Eda

💖💖💖💖💖

Gördüğünü herkes sever, sen onda görmediğini bulacaksın. Eğer gerçek aşk istiyorsan; tene değil, kalbe dokunacaksın.

💖💖💖💖💖

Bu bölüm sadece Rüzgar ve Eda'ya özel oldu. Zaten bir önceki bölüm de, Pars ve Hülya'ya özel olmuştu.

Keyifli okumalar... ☘️

💖💖💖

YAZAR'IN AĞZINDAN

İnsanın başına gelebilecek en kötü şey, soğumak... Birinden, bir şeyden. En çok sevdiğin, daha da fenası... Her şeyden. Seni hayata bağladığını düşündüğün, hayattan zevk almanı sağlayan şeylerden soğuduğunda tutunamıyorsun artık. Elin uzanmıyor hiçbir şeye.. Ve bu hal içindeyken yeni bir şey yaratmak çok zor. Yeni bir sevgi yaratmak... Yeni bir başlangıç... Yeni bir arzu... Bu uzun bir yas. Başında ağlayabileceğin bir mezarı bile olmayan ölülerle yaşıyorsun ve bundan kurtuluşun yok.. Neyi yaratsan ölüyor içinde. İçin buz gibi. Kımıldayamıyorsun.. Bunu artık tek başına da yapamıyorsun. Birine ihtiyacın var bu noktadan sonra. Ancak kimse tutup, seni kendine getirmiyor.

Soğumak çok kötü bir şey. Çünkü soğuduğunda, kimse ulaşılabilecek yollar açamıyor sana.

Genç kızın kafasındaki bu düşünceler kafayı yemesine sebep olacaktı neredeyse. Hatta bu yüzden Ali'yi bile dinleyemiyordu. Dinliyormuş gibi yapıyordu. Evet, Eda soğumuştu her şeyden. Ve bu soğukluk ne zaman biter bilmiyordu. Belki de ölene kadar devam edecek, kendisiyle birlikte bu körelmiş duyguları da mezara girecekti.

"Sen beni dinliyor musun?"

Ali'nin sorusuyla birlikte hafifçe irkildi ama bunu belli etmedi. Düşünceleri toz bulutu gibi uçup gitmişti. Bunun rahatlığıyla başını salladı sadece.

"Sen iyi misin Eda?" diye başka bir soru yöneltmişti bu sefer. Gözlerini kısmış, şüpheyle genç kıza bakıyordu. Arkadaşı her zamanki gibi soğuktu. O bakışları da buz gibiydi. Her zaman böyleydi aslında. O yüzden bunu garipsemedi. Bir cevap beklercesine hâlâ Eda'ya bakmaya devam ederken, bunu anlayan genç kız derin bir nefes aldıktan sonra cevapladı sorusunu.

"İyiyim."

Bu öyle bir cevap olmuştu ki, ağzının içinde yuvarlanmıştı o kelime. Genç adam da derin bir nefesi dışarı bırakırken, "hadi gel, eve bırakayım seni." dedi. Genç kız kısaca saatine göz attığında mesai saatinin çoktan bittiğini gördü. Ama hâlâ holdingte, masasında oturuyor ve önündeki bilgisayarıyla kalan işlerini tamamlıyordu. Ali ise arkadaşının nasıl olduğunu merak ettiği için çalıştığı yere kadar gelmişti onu görmeye. Ne zamandır görüşememişlerdi. En son o mahkeme de görüşmüşler, sonrasında ikisinin de işleri yoğun olduğu için telefonda bile konuşmaya vakit bulamamışlardı. İlk başlarda beraber yaşıyorlardı. Ali, Eda'ya ve kardeşi Ela'ya evini açmıştı. Kalacak yerleri olmadığı için onda kalıyorlardı. Fakat mahkemeden yalnızca bir kaç gün sonra taşınmışlardı.

Eda, daha fazla birlikte kalmalarının doğru olmadığını söyleyip duruyordu zaten. Ve işler yoluna girdikten sonra da ev arayışına girmişti. Sonuçta çalışıyordu artık. Pars komiser sayesinde bir işi vardı... Kardeşine pekala bakabilirdi. Pars Çetin'e ve onun amcasına minnettardı. Aynı zamanda Ali'ye de. Evini açmıştı ne de olsa. Bu iyiliklerini unutamazdı. Unutmayacaktı da... Ama artık kendi evlerine çıkmaları gerekiyordu. Kendi hayatlarını kurmaları gerekiyordu..

RÜYAMSIN Where stories live. Discover now