37 - YERSİZ ENDİŞE!

103 11 25
                                    

Merhaba, ben geldimmm... ❤️

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Satır arası yorumlarınızı da. Oy ve yorumlar bölümler ilerledikçe düşüşe geçti. Bende sizin o güzel yorumlarınızı okumaktan çok zevk alıyor ve isteyerek yazıyordum bölümleri. Ama hal böyle olunca motivasyonda kalmıyor.

O yüzden tekrardan o güzel, özlediğim yorumlarınızı bekliyor olacağım. 😍

Hiç lafı da uzatmıyor, aradan çekiliyorum. 😁

Keyifli okumalar... 💟

🌼🌼🌼🌼🌼

RÜYA'NIN AĞZINDAN

İyi kadınlar sonunu getiremeyeceği şeylere kalkışmazlar. Biter diye değil, hiç bitmesin diye başlarlar ilişkilerine. İyi kadınlar sevgililerini kendi içlerinde kıskanırlar. Tıpkı benim Sarp'ı kıskandığım gibi...

İyi kadınlar sevdikleri erkeklere güvenirler. Çok güvenirler hem de. Salak veya aptal olduklarından mı? Hayır. Sadece çok sevdiklerinden. Onu gördükleri anda elleriyle düzeltirler üstlerini başlarını. İyi kadınlar cesur olurlar. Cesaretlerini de sevgililerinden alırlar.

Ama iyi kadınlar kolay kolay da hayatlarına birini alamazlar. Beklerler... Değeceğini görene kadar beklerler. O arada ise giderse de gider, hiç umurlarında olmaz. Ki zaten yürekten sevenler de asla gitmezler.

İyi kadınlar güzel görünmek isterler. Kimse için değil, kendileri için. Kimseye göstermek için de değil, iyi hissetmek için. Yeri gelir anne olurlar, yeri gelir arkadaş. İyi kadınlar asla sorumluluklardan kaçmazlar. Her şeyi bir şekilde yoluna sokacaklarını bilirler. İyi kadınlar dibine kadar gurur yaparlar. Hak etmedikleri bir şey yaşadıklarında hiçbir şey olmamış gibi devam edemezler.

İyi kadınlar kimsenin istemesiyle değişmezler. Hayatlarındakilerden kendisini olduğu gibi kabul etmesini beklerler. Ve onlar gerçekten sevmiyorlarsa, "seviyorum" diyemezler. Erkekler, iyi ve güçlü kadınları asla yıkamazlar. Sarsarlar sadece. Üzerlerindeki toz silkelenmiş olur, devam ederler. İçgüdüseldir bu. Çünkü doğuştan annedir kadınlar. Güçlüdürler. İlle de bir erkek yıkacaksa onları, bu sadece oğulları olur...

Ne kadar da garipti bu hayat. Sarp hayatıma girmeden önce evlenmeyi, yuva kurmayı veya gelecekteki çocuklarımı düşünmez, hatta bunların olmayacağını sürekli hatırlatırdım kendime. Bora'da bile. Fakat şimdi... Düşünmekle kalmıyor, hatta hayal etmekle de kalmıyor direkt rüyalarıma giriyordu.

Rüyalarımı her defasında Sarp ve daha yüzünü bile göremediğim doğmamış çocuklarımız süslüyordu. Evet evet, çocuklarımız. Biri kız biri erkek. Kız olan aynı bana benzerken, erkek olan da Sarp'ın tıpa tıp aynısıydı. Onun gibi siyah saçlı, kara gözlü ve yakışıklı. Ama maalesef ki yüzleri de tam olarak net değildi.

Sarp'la evlenmişiz ve çocuklarımız olmuş. Çok mutlu, huzurlu bir evliliğimiz var. Rüyamın özeti işte buydu. Umarım bir gün o da gerçek olurdu.

Çalan kapının ziliyle birlikte düşüncelerim havalara uçtu gitti. Balkondan çıkıp koşarak kapıyı açtığımda kızların güler yüzleriyle karşılaştım. "Hoşgeldiniz."

Onlarda tek tek, "Hoşbulduk." dediklerinde içeri girdiler. O sırada mutfaktan ablam çıkıyordu. "Hoşgeldiniz kızlar."

"Hoşbulduk Hülya abla."

Çağla bunu söylerken, Ela'da "bakıyorum mutfağı sen almışsın bugün." dedi hafifçe kıkırdayarak.

Evet, arkadaşlarımı ben davet etmiştim ama mutfak işini benim canım, bir tanecik ablama bırakmıştım. O benden daha hamaratlıydı. Ben çorba, salata türü yemekler yapabiliyor, tatlı ve hamur işlerinden hiç mi hiç anlamıyordum.

RÜYAMSIN Where stories live. Discover now