6.bölüm; Yalancı bir kukla

733 53 12
                                    

Evin kasvetli, içimi ürperten hissi bugün açılan ve hiç kapanmayacak kadar derin yaralarıma bir nebze olsa da ilaç olurken yavaş ve boş adımlarla odama doğru yürüyordum.

Kahverengi ahşaptan yapılma, siyah lekeli yerleriyle eski olduğunu gözüme vurmak için âdeta çırpınan, her adım attığımda bir öncekinden daha çok gıcırdayıp kırılıp kırılmamak arasından gidip gelen tahta basamaklardan, bir o kadar da eski trabzanlarına tutunarak merdivenlerden yukarı doğru çıktım.

Odama gitmek için Elise'nin odasının önünden geçerken onun silüetini görür gibi oldum.

Heyecan içinde odasının içine girerken;

- Elise ! Diye seslendim.

Odaya girdiğim de odasında olmadığını ve onun hayali ile onu bulmaya çalıştığım anki yaşadığım hayal kırıklığı bugünkü yaşadığım hayal kırıklığın üzerine hafif kalmıştı sanki.

Kapanmayacak yaralarım daha derin açılırken küçük kalbim bir kez daha kırılmıştı.

Bir insanın kalbi kaç kez kırılır ki bu hayatta ?

Yaşadığım hayal kırıklığı dizlerime ağır gelirken külçe misali yere çöküp öylece olduğum yerde kaldım. Gözümden akan tek damla yaş kendine yol çizerek yanağımdan aşağıya akıp elimdeki mektubun üzerine düştü.

- Elise nerdesin ? Neden beni bırakıp gittin ?

Kalbimden geçen sözcükler dilimden bilinçsizce dökülürken mektubu sağ elimde tutup buruşturdum. Yırtıp yırtmamak arasındaki o ince çizgide kalırken çöktüğüm yerden ayağa kalkıp Elise'nin yatağın üzerine kendimi attım.

Üzerime mavi ipek battaniyeyi örtüp bacaklarımı karnıma kadar çektim. Elindeki mektubu yatağın kenarına gelişi güzel bırakıp iyice sokuldum yatağın içine. Iki elimi kullanarak vücuduma sıkıca sarıldım.

Kiliseye giderken duyduğum dedikodular, Elise'nin beni bırakıp gitmesi, giderken bıraktığı birkaç cümlelik mektup başımın içinde durmadan dönüp dururken gözlerimi yavaşça kapadım.

Zifiri bir karanlığın içinde yolumu bulmaya çalışırken buldum kendimi. Hangi yöne gidersem gideyim zifiri bir karanlık ve uzun ağaçlar vardı.

Içinde bulunduğum durumdan kurtulmak için deli gibi koştukça daha çok içine batıyordum sanki. Yanlızlığı ve çaresizliğin yarattığı hissi vücudumun her zerresinde hissediyordum.

- Nerdeyim ben ? Diye bağırdım karanlığın içine doğru. Neresi burası ? Lütfen biri yardım etsin ! Diye tekrarladım sözlerimi.

Sesim çıkabildiği kadar yüksek çıkmasına rağmen kimse cevap vermiyordu. Sesim karanlığın içinde yok oluyor, sanki görünmez bir duvar onu engelliyordu.

Gökyüzü zifiri karanlığı yavaşça tutsak edip rengi açılırken havanın soğuk olduğunu o zaman hissettim. Başımı yukarı doğru kaldırdığımda beyaz rengin hakim olduğu, gökyüzüne kadar uzunan ağaçlar karşıladı beni.

Zifiri karanlık yavaşça beyaz renk tarafından yutulurken bende etrafı incelemeye başladım.

Hoppsan! Denna bild följer inte våra riktliner för innehåll. Försök att ta bort den eller ladda upp en annan bild för att fortsätta.
EJDERHA ŞÖVALYESİ ~ ARYA ~Där berättelser lever. Upptäck nu