35. bölüm; Büyülü Antlaşma

172 15 9
                                    

Aklımdaki deli sorularla baş başa kalırken önüme koyulan antlaşmaya bakıyordum.

Derin bir nefes alıp verdikten sonra sağ elimi uzatıp antlaşmayı elime aldım. Beyaz renkli kağıtta yazan maddeleri incelemeye başladım. Birinci madde de aileye ait soy kütüğüne kayıt olacağım yazıyordu. Böylelikle bir soy ismim aynı zamanda ikinci bir adım daha olacaktı.

Başından beri sahip olduğun ismin yanına bir isim daha eklenip soy isim kazanmak göze fazla önemli gibi gelmese de soylular arasında çok önemli bir meseleydi. Bu senin sosyal statünün yükselmesini kanıtlamakla kalmıyor aynı zamanda krallık tarafından önemsenen bir figür olduğunu gösteriyordu.

Hoş! Soylular arasında statün değişse bile hâlâ daha bir köylü olarak doğduğun için değersiz görülmekten kurtulamıyorsun ama en azından sana kafalarına göre zarar vermezlerdi. Vermeden önce bir kere daha düşünmelerine neden olan önemli faktördü.

İkinci madde güvenliğimin sağlanmasının yanında geçim masraflarımın da karşılanacağı yazıyordu. Güvenliğim konusunda dük ailesinden daha çok Sapphire'ya güvendiğim için endişelenmeme gerek yoktu. Geçim masraflarımın karşılanması maceracı olacağım için gereksizdi. Ayrıca hedefim olan simyacı olduğum zaman bunlara düşünmeme bile gerek kalmayacaktı.

Bütün bu unsurları ele alınca bu maddenin ne kadar gereksiz olduğunu düşünsem de bir şey demeye niyetim yoktu. Sonuçta ekstra geçim kaynağım ve güvenliğimin olması demek ikinci bir şansımın daha olması demekti.

Bunun da benim için iyi bir şey olduğu su götürmez bir gerçekti. O yüzden kendi ayağıyla gelen şansı kim elinin tersiyle geri iterdi ki ?

Üçüncü madde ise aile içindeki bulunduğum konumdu. Bu başka insanların gözünde evlatlık bir kız olmam dan daha çok ailenin gerçek bir üyesi olarak kabul görülmem demekti. Aile içerisinde evlatlık bir kız olarak hor görülmek yerine öz evlatları gibi aynı ayrıcalıklara sahip olacağım için değerimi de kat be kat arttırıyordu.

Hoş! Bu diğer soylu aileler için beni güzel bir av olacağım anlamına da geliyordu. Çünkü soylu aileler benimle bir evlilik ayarlayarak ailem ile bir bağ kurma şansları olacağını düşüneceklerdir. Sonuçta soylular arasında bu tür evlilikler genellikle kullanılan etkili bir yoldu.

Evlilik sayesinde hem sahip olduğun ailenin başka güçlü bir aile ile bağ kurmasını sağlıyorsunuz hem de kendi kanından bir veliaht da sahip olursanız o aileyi tamamen eline geçirebilmenize imkan sağlıyordu.

Düşündükçe bu maddenin diğer maddelerden daha rahatsız edeceği olduğunu kabul ediyordum. Ama bu konuda fazla düşünmeme gerek yoktu. Sonuçta köydeyken ve akademiye kabul edildiğim zaman bile insanların beni nasıl gördüğünü çok iyi anlamıştım.

Beni tarif etmek için insanlar genelde yaşlı insanlara benzeyen beyaz uzun ve soluk görünümlü saçlarımı, kana susamış canavarlara benzeyen kan kırmızısı gözlerimi kullanırlardı. Sonunda da güçsüz ve görülmeye değmeyecek kadar çirkin olduğumu söylerlerdi.

Neyse şimdi bunların düşünmenin zamanı değildi. Tekrar derin bir nefes alıp verdikten sonra kağıtta yazan maddeleri değerlendirmeye devam ettim.

Dördüncü ve en sonunca madde ise evlat edildiğim ailenin amacı gerçekleşene kadar antlaşmanın hiçbir şekilde fesh olmayacağı yazıyordu. Bu da Dük Marvas ve ailesinin intikam alana kadar bu aileden hiçbir şekilde bağımı koparamayacağım anlamına geliyordu.

Maddeleri incelemeye bitirip düşünce terazisinin kefesine koyup tarttım. Antlaşma benim için hem faydalı hem de faydasız birçok unsur içeriyordu. Ama yapacak bir şey yoktu.

EJDERHA ŞÖVALYESİ ~ ARYA ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin