Bölüm 14

5K 326 5
                                    

Duru ve Ayçıl iki Bizans adamının ellerinde karşılarında ki manzarayı izliyorlardı. Duru derin bir nefes aldı Altay bu sefer onu güzelce paylayacaktı. Umutsuz bakışlarını Ayçıl'a çevirdi. O da masum masum ona bakıyordu. Bu sefer ikisinin de iyi bir azar işiteceği kesindi. Halbuki her şey yarım saat önceye kadar çok güzeldi.

~~~

(2saat önce)

Duru Ayçıl'ın ağzından çıkan kelimelerle gülümsedi. "Bekle çadırdan okumla yayımı alıp geliyorum." Duru etrafına şöyle bir göz atıp kızı onayladı.

Kalbi küt küt atıyordu. Şimdiden bu işe kalkıştığı için pişmandı. Heyecanda yerinde duramıyor, yakalanma ihtimalleri onu korkutuyordu. Tekrar etrafa göz attı. Devriye gezen nöbetçi alpler dışında pek kimse yoktu. Ayçıl'la yakalanmadan beylikten çıkabilmelerini umuyordu. Sakin adımlarla yanına gelen kıza değdi bakışları. Ayçıl hınzır bir gülücük attı ona. Başıyla kendisini takip etmesini istedi. Duru pelerinini kafasına geçirmiş uçmasın diye sıkı sıkıya tutuyordu.

Ayçıl ahırların arkasından içeri girdi. Duru'da aynı şekilde onu takip ediyordu.

"Yakalanmadan çıkabilecek miyiz?" İçinde ki meraka yenilip sonunda sordu. Sesi fısıltı şeklinde çıkmıştı.

Ayçıl ona bilmiş bir gülücük attı. "Kaç kere bu beylikten kaçtığımı bilsen "

Duru gülümsedi. Sessizce atlarını alıp ahırın arka kapısından çıktılar. Arka kapı direk ormana açıldığından kimse onları fark etmemişti.

"Beylikten uzaklaşana kadar patikaya geçemeyiz. Ağaçların arasında sürebilir misin?" diye sordu Ayçıl.

Duru başıyla onayladı. Ayçıl önüne dönüp atının yularlarını çekip "deh" ledi. Duru'ya avcunun içi gibi bildiği ormanda öncülük edecekti.

Yarım saat kadar arkalı önlü at sürdükten sonra patikayı biraz yukarıdan gören çok güzel bir yerde durdular.

"Altay ağabeyler daha gelmemişlerdir. Kestirmeden geldik buraya. Burada bekleyelim onları takip ederiz. Burada yol ayrılıyor." dedi.

Duru başıyla onaylayıp atından indi. Ayçıl'la birlikte görünmeyecek bir ağaca atları bağladılar. Çalıların arasına geçip yerlerini aldılar.

"Neden takip ettiğimizi sorabilir miyim? Ağabeyime güvenmiyor musun?"

Duru gelen soruyla önce kaşlarını çattı. Sonra durumun dışarıdan böyle gözüktüğünü anlayınca tebessüm etti. Ayçıl'a güveniyordu. Onunla konuşmaya karar verdi.

"Aslında güveniyorum. Ama nereye gittiğini söylememekte ısrar etti. Üstelik başka bir beylikteyiz." yüzünde ki tebessüm silindi. "Başının belaya girmesinden korkuyorum."

Ayçıl'da Duru'ya gülümsedi. Yiğit bir kadınla beraberdi. "Altay ağabeyim bunları duysa onu korumak için buraya geldiğini kendisine hakaret ettiğini düşünür."

Duru sessiz bir kahkaha attı. Aklı eskilere gitmişti. İlk tanıştıkları zamana. "Tabi ki çok iyi savaştığını biliyorum. Ama kim bilebilir ki bazen de bir kadının eli değmesi gerekir, zafer için"

Ayçıl'da ona gülümsedi. Bir yarım saat sessizce bekledikten sonra gelen at sesleriyle oldukları yere iyice pustular. Patikaya göre bulundukları yer hem yukarıda hem de sık ağaçlar ile çevriliydi. O yüzden görünme ihtimalleri yok denecek kadar azdı. Altay Atmaca ve bir kaç adam iç kısımlara atlarını bağlayıp patikanın ortasına geldiler.

Altay konuştu. "Burada pusuya düşüreceğiz. Barlas ve Gökalp zaten arkalarındalar. Siz ikiniz" yolun sağında ki çalılıkları işaret etti "oraya geçin. Ben işaret vermeden kimse çıkmayacak. Başlarında ki adamları öldürmemeye çalışın. Atmaca ve Hamza " Hamza diğer iki kişi gibi Parsin beyliğinin adamlarındandı. Gül yengesinin yeğeni oluyordu. "Yol ayrımının orada ki çalılara saklanın. yakında burada olurlar." dedi herkes yerlerini aldıktan sonra kendisi de patikanın sol tarafında ki çalıların oraya geçtiler. Çok kalabalık bir grubun geleceğini düşünmüyordu Altay. Ama yine de her ihtimale karşı Ömer Bey'den üç adam istemişti. Ömer Bey' de sevdiği ve güvendiği yeğenlerinden olan Hamza'yı ve onun iki adamını eşlik etmesi için görevlendirmişti.

Cesur Gelin (TAMAMLANDI)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang