Bölüm 9

7.2K 467 16
                                    

Duru gözlerini açtığında Altay'ın kendisini izlediğini gördü. Yanakları kırmızıyı davet etmiş, yüzüne engel olamadığı bir tebessüm bağdaş kurmuştu. Kalenin tepesinde geçirdikleri günden bu yana bir hafta geçmişti. 

Bu bir hafta da çok şey değişmişti her şeyden önce Duru Altay'ın varlığına alışmıştı. Artık gözleri kalkarken, yatarken hatta yemek yerken bile onu arıyordu.  

Duru'yla Altay kalenin tepesinden indikten sonra Altay işleri için ayrılmış beyliği gezdirmesi, aynı zamanda korumasını yapması için en güvendiği alplerinden Barlas'ı ve eskiden annesinin yardımcısı olan sadakatinden şüphe duymadığı Gaye Hatun'u görevlendirmişti. Aynı zamanda artık Gaye Duru'nun da yardımcısı olacaktı. Onlarla beyliği gezdikten ve terzi ablayla tanışıp ona da bir kaç sipariş verdikten sonra tekrar kaleye dönmüştü. Bu bir hafta da akşamları geç vakitte gelen Altay'ın göğsünde uyuyor, gündüzleriyse onun yokluğunda beyliği ve çevresini öğrenmeye çalışıyordu. Kale işleriyle Aslı hatun ilgilendiğinden onun kalede pek bir yapacak işi olmuyordu.Zaten kendisine düşman gibi bakan Aslı'yla Gülbeyaz'ı görmemek için etrafta pek dolanmıyordu. Hala neden düşman gibi baktıklarını anlayamamıştı ama bunu düşünecek ne vakti ne de enerjisi vardı. Zaten kafası o kadar çok şeyle doluydu ki.. 

En çokta akşamları oda da yalnız kaldığında Altay'ı beklerken konuyordu yüreğine hüzün ve korku kuşları. Babası için ettiği dualara artık Altay'da eklenmişti. Her gün odasına çekildikten namazını kıldıktan sonra uzunca bir süre göz yaşlarıyla dua ediyordu. Sonra da yatakta Altay'ı beklerken uyuyakalıyordu. Gece bazen alnına, bazen yanağına, bazende omzuna konulan buseyle Altay'ın geldiğini anlıyor hemen onun kollarına sığınıyordu. 

Altay bu bir haftalık süreçte beyliğin işlerini yürütürken saldırıyla ilgilide bilgi bulmaya çalışıyordu. Ama ne yaparsa yapsın kesin bir şey bulamamıştı. Çünkü çok az insan onların avlanmaya nereye gittiklerini biliyordu. Giderken takip edildiğini düşünse pusuya düşmüşlerdi, önceden planlanan bir şeydi. Kendilerine düşman olan beylikleri düşünse hedef kendisi değil babası olurdu, bey olan oydu. Üstelik kimsenin bilmediği bu yere pusu kuramazlardı. Yakınlarından biri olması gerekiyordu. Amcası ve ailesinden şüphelense onlar hem yeri bilmiyorlardı hem de kalede bile değillerdi bir ay yoklardı,bu yeri bilen bir kaç alpinden şüphelense hepside kendisini defalarca kanıtlamış adamlarıydı.  Ne kadar düşünürse düşünsün işin içinden çıkamıyordu. Düşünceleri hep çıkmaz sokaklarda bitiyordu. 

Yoğunluktan Duru'ya da çok vakit ayıramamıştı. Şimdi utanmış karısının yataktan doğrulmasını izlerken bugünü ona ayırmaya karar verdi. 

"Neden bana öyle bakıyorsun?" dedi Duru. Sırtını yastığa dayayıp oturur bir hale geçmişti.  Altay ise hiç duruşunu bozmadan bir eli başının altında çapkın bir gülümsemeyle cevap verdi.

"Nasıl?"

"İşte.. böyle" dedi elleriyle de Altay'ın gözlerini göstererek. 

"Yani demek istediğin.." diyerek biraz düşünüyormuş gibi yaptı sonra da ciddi bir ifadeyle Duru'nun gözlerine baktı "Eşsiz bir manzara bulmuş ve onun bir saniyesini bile kaçırmak istemeyen her saniyesini aklına kazıyan biri gibi mi?"

Duyduğu sözler Duru'nun kalbinde bir kasırga çıkardı. O kasırga bir kere daha tüm endişe, şüphe , korkuyu alıp götürürken yerine sevgi, güven ve aşk denen şeyi bıraktı. Kalbi alıp pamuklara sardı o duyguları. İyi ağırlamak istedi gitmesin diye. Bir de sinyal gönderdi gelen kalbe iyi ki geldin diye.

Utandı Duru önce o kahve gözlerden çekti gözlerini. Ellerine baktı. Ne diyeceğini bilemedi. Sonra unuttuğu nefesi aldı derince. Kaçamak bir bakış attı Altay'a. Bilemedi ne diyeceğini. Söyledikleri yüreğini işlerken ilmek ilmek yüzü daha da kızara bilirmiş gibi bir ton daha kızıla boyandı. Aklındakileri dökemedi sözlere. Bir karşılık bulamadı kelimeleri yaşadığı duygulara. Derin bir nefes daha aldı Duru. Kendisinden cevap bekleyen adama baktı. Düşünmedi. Düşünürse yapamayacağını biliyordu. Bir buse koydu sözlerin döküldüğü yere. Kelimelerinden öptüm demekti bu onun için. Anladı adamda ne demek istediğini. Tarifsiz bir mutluluk oturdu onunda yüreğine. Hızlıca kıyafetlerini alıp iç odaya giden karısının ardından baktı. Gülümsemesi genişledi adamın. Hızlıca giyinip çıktı odadan karısı daha fazla utanmasın diye.

Cesur Gelin (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now