Bölüm 19

3.8K 300 21
                                    

Hayatlarınızda Aslı gibi insanların olmaması duasıyla, keyifli okumalar 🏹 

İnsanlar her zaman elinde olandan fazlasını istemişlerdir. Hırsları, kibirleri, güç elde etme arzuları sinsince içlerine yerleşmiş, onları suladıkça sulamışlar ve en sonunda kendilerini de yiyip bitirecek olan duygularını en güzel şekilde yetiştirmişlerdir. Tabi ki kötü olan şey ne kadar güzel yetiştirilebilirse. Farkında olmadıkları şey ise onlar plan yaparken Allah'ın da bizim için yapmış olduğu kader planın devreye girdiğiydi. İşte Aslı Hatun kendi sonunu hazırlamış olduğu güne böyle gelmişti. Hep ben hep ben diyerek. 

Mahzenin kapısı gıcırdayarak açılırken içerinin havasızlığı adamın yüzüne vurmuştu. Elinde ki ekmeği düşürmemek için sımsıkı tutmuş, çenesi kasılmıştı. Korkudan titreyen göz bebekleri yakalanmamak için etrafı süzerken ensesinden akan bir ter damlası geçtiği yerleri cayır cayır yakıyordu. Yakanın içinde ki ateş mi yoksa terinde ki tuz mu olduğunu bilmiyordu. Bildiği tek şey ölümle dans ettiğiydi. Sonunda mahkumun olduğu hücreye geldiğinde derin bir nefes verdi. Altay Bey tüm alpleri talim meydanına çağırmıştı. Bu da verilen görevi yerine getirebilmek için ona harika bir fırsat sunmuştu. 

Güral gelen ayak sesleriyle şişmiş olan gözünü zorla açıp gelene baktı. Daha ne kadar burada kalacaktı bilmiyordu. Ya da Altay'ın onunla ne yapacağını. Adamın titreyen ellerinde ki ekmeğe ve etrafını korkuyla kontrol etmesini izledi. Yüzünü tam görememişti ki, hava girsin diye duvarın en yüksek yerine yapılan küçük, demirleri olan pencereden gelen gün ışığı adamın çehresini aydınlattı. Bu o adamdı. Aslı Hatun'un haberleri gönderdiği adamı.  Yakalandığından beri içine düştüğü umutsuzluğu ilk defa aralandı. Yaralı olan bacağına aldırmadan adamın yanına gitmişti ki aklına gelenlerle gözleri kocaman açıldı. Altay, Aslı Hatun'u biliyorken bu adam buraya nasıl girmişti? Gözlerinde ki soru işaretleriyle adamın ara ara kontrol ettiği merdivenlere  da kısa bir bakış attı. Fısıltıyla sordu. 

"Buraya nasıl girdin?"

Adam vakit kaybetmek istemediği için olanları anlatmayı es geçti. 

"Onu boşver. Aslı Hatun burada olduğunu biliyor." arkasında ki taş merdivenlere bir bakış attı ortalık oldukça sessizdi. "Seni kurtarmak için bir plan yaptığını iletmemi söyledi Biraz sabretsin dedi." Güral kafası karışmış bir şekilde adama baktı. Altay tüm gerçeği biliyorken nasıl Aslı Hatun'a bir şey yapmamıştı. Tam ağzını açacaktı ki adam tekrar konuştu. " Al bu ekmek arasını ye. Güç toplaman için Aslı Hatun gönderdi. Seni bu gece kaçıracak." Güral ekmeği alırken kafasındakileri ona söyledi. "Altay Bey, Aslı Hatun'un iş birliği yaptığını biliyor."  

Güral'in sözleriyle adam titremeye başlamıştı. Nasıl her şeyi biliyordu. "Konuştun mu? " diye sinirle sordu.

"Hayır bizi tuzağa düşürdü geleceğimizi biliyordu." 

Adam merdivenlerden gelen seslerle düşüncelerini toplayamadı. Aslı Hatun'un  bir bildiği olduğuna emindi. O sadece kendi görevini tamamlamalıydı.  "Ben Aslı Hatun'la konuşacağım. Sen bu ekmeği mutlaka ye. Gece kaçmak içinde hazır ol. "

Güral'in bir şey demesine fırsat vermeden seslerin uzaklaştığı merdivenleri hızlıca çıktı. Yavaşça kafasını uzatıp koridoru kolaçan etti. Kimsenin olmadığından emin olduktan sonra mahzenin demir kapısını güzelce kilitleyip Aslı hatuna anahtarı götürmek için iç cebine yerleştirdi. Ensesinde hissettiği nefesle gözleri yerinde fırlarken elini yavaşça  bıçağına götürmüştü ki Gökalp'in gür sesi onu durdurmaya yetti. Bu adama bıçak  çektiği an kellesi vücudunu terk ederdi.

"Çok yanlış yerlerde otlandın Sencer. Şimdi hesap verme vakti." 

Sencer korkuyla gözlerini açıp bıçağına davranmıştı ki ensesine yediği darbeyle bilincini kaybetti. 

Cesur Gelin (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now