Bölüm7

8.2K 544 17
                                    

Duru endişeyle karışık heyecanla odada bir sağa bir sola gidiyordu. Altay'ın sözlerinden sonra ona yardımcı olan bir kızla, yaralarının sarıldığı misafir odasına gelip temizlenmişti. Biraz uyuyup yorgunluğunu attıktan sonra nereden geldiği belli olmayan ama tam bedenine göre olan yeşil bir elbiseyle pencereden dışarı bakıyordu. Elbise günlük denmeyecek kadar şık, düğün elbisesi olamayacak kadar sadeydi. Etek uçlarında zarif beyaz çiçek nakışları vardı.

Her kızın hayaller kurduğu düğün günü onun için yas günüydü. Aklından bir türlü babasını atamıyordu. Üstelik Altay'ın nasıl biri olduğunu merak ediyordu. Bir yandan ona karşı çekilirken, bir yandan mecburi yapılan bu evliliğin ne kadar mutluluk getireceğini düşündü. Pencereden kışın gelmeye başlamasıyla solmakta olan ağaç yapraklarına baktı. Ayaz havaya rağmen gökyüzünde parıldayan güneş şimdi ona umut vermekten çok uzaktı. Ağaçların dökülen yaprakları toprağa örtü olmuşlardı.Peki onun hayatı şimdi hangi evredeydi? Dökülen ağaç yaprakları mıydı? Yoksa soğuğa rağmen ağaçta direnmeye çalışan o yeşil yaprak mıydı? Daldığı düşüncelerden kapısının çalınmasıyla irkilerek çıktı. Yüzünde ki hüznü örtmek için derin bir nefes alıp, belli belirsiz bir gülümseme oturttu yanaklarına.

Altay ne hissetmesi gerektiğini bilemiyordu. Düğün için gerekli hazırlıklarını yapmıştı. Duru'nun karısı olacağı fikri içini ısıtırken, birinin sorumluluğunu almak onu korkutuyordu. Şimdi odasının kapısına gelmiş onunla ne konuşacağını düşünüyordu. Derin bir nefes alıp omuzlarına her zaman kendinden emin olan ifadesini yerleştirdi. Sırtı dik, yüzü ifadesiz bir şekilde kapıyı tıklattı.

''Girin''

İçeri girdiğinde, Duru'nun ela gözlerini ön plana çıkaran elbisesiyle ne kadar güzel olduğunu düşünmeden edemedi.

Duru, içeri giren kişinin Altay olduğunu görünce istemsizce derin bir nefes verdi. Tanıdık birilerini görmek -bir kaç saattir de tanısa- onu rahatlatmıştı.

Duru pencerenin önünde ki yerini korurken Altay kapıyı kapatıp odanın içine ilerledi. Kalplerinde ki bu şey bu durumun heyecanından mı yoksa endişesinden miydi ikisi de bilmiyordu. Sadece kalpleri ritmini şaşırmış gibi atıyordu.

Altay, ilk konuşması gerekenin kendi olduğuna karar verip boğazını temizledi. Cümleye nasıl gireceğine karar veremiyordu. O yüzden ilk aklına gelen kelimelerin dilinden dökülmesine izin verdi.

"Nikah için her şey hazır."

Duru başıyla onayladı. Altay daha fazla söyleyecek bir şey bulamadığından arkasını dönüp kapıya dönünce Duru'nun ağzından 'Altay Beyim' sözleri döküldü.

Altay kızın kendisine seslenmesiyle olduğu yerde durdu. Bu ona ilk seslenişiydi. Hatta ilk normal konuşmaları. Bedeninin yarısıyla kıza döndü. Bu hali odadan her an kaçacakmış izlenimi veriyordu. Duru'nun yüzüne baktı. Kızarmış yanaklarıyla masum bir kız çocuğu gibi duruyordu.

Duru kendi kendine lanet etti. Adamın gitmesini istemediğinden dili beyninden önce çalışmış adamı durdurmuştu. Şimdi Altay beklentiyle kendisine bakıyordu. Derin bir nefes alıp boğazını temizledi. Yüzüne ciddiyet oturturken omuzlarını dikleştirdi. Acınası gözükmek istemiyordu.

"Benim evliliğe mecbur olmam sizinde mecbur olduğunuz anlamına gelmez. Eminim gönlünüzde olan biri vardır. Bu evliliği yapmak zorunda değilsiniz.Kendime göre birini bulabilirim. " dedi. Aslında yapmak zorundaydı. Çünkü Duru başka birine güvenemezdi. Bu adamı tanımasa da duruşu, bakışı, ses tonu her şeyiyle güven veriyordu. Onu senelerdir tanıyormuş gibi hissediyordu. Başka birini bulamazdı. Üstelik adam yakışıklıydı. Altay'ın söyleyeceklerini heyecanla beklemeye başladı. Gözleri tam gözlerindeydi.

Cesur Gelin (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now