Bölüm 20

3.9K 292 20
                                    

Günler geçiyor beylikte ki sessizlik bir türlü son bulmuyordu. Çünkü bu sessizlik ölümün kokusuyla karışan sessizlikti. Beylik olanlarla çalkalanmış ikinci toyun, karar için kurulması bekleniyordu. Duru izlediği karlı dağlardan beline sarılan ellerle uzaklaştı. Altay'ın omzuna öpücük kondurmasıyla gözlerini kapatıp gülümsedi. Toyun ardından olanları Altay anlattığında küçük çaplı bir ağlama krizine girmişti. Onu bu kadar üzenin sevdiği adamın sürekli yaşamla ölüm arasında ki o ince çizgide yürümesi mi yoksa onu bir daha görememe ihtimali mi ya da ona bir daha dokunamama ihtimali mi olduğunu bilmiyordu. Şimdi Altay'ın elleri karnının üzerinde birleşmiş burnuyla saçlarının kokusunu içine çekerken dudakları ufak buseleri esirgemiyordu. Günlerdir yaptığı gibi şükretti yanında olduğuna. Bu güzel anı bozmak istemese de günlerdir içinde tuttuğu soruları beynini tırmalıyordu. Gözlerini açmadan konuştu.

"Karar toyu ne zaman toplanacak?"

Altay gelen soruyla gözlerini açıp bir adım geriledi. Kolları arasında ki kadını nazikçe döndürdü. Şimdi birbirlerine günlerdir hasret kalan bakışları buluşmuştu. Bir taraftan alpleri sefer için hazırlarken bir taraftan toyun kurulması için hazırlıklarla uğraşıyor bir taraftan da Aslı Hatun'a karşı öfkeli halkı sakinleştirmeyle uğraşıyordu. Bir kaç gündür görmediği karısını fırsattan istifade inceledi. Gözlerinin altı kızarmış, teni solgun, dudakları kuru. Kaşlarını çatarken konuştu.

"Yemek yemiyor musun?"

Duru her zaman ki gibi kocasının konuyu değiştirmesine gözlerini devirdi. Kollarını adamın boynuna çıkartırken onun da kaşları çoktan çatılmıştı.

"Altay Bey'im soruma cevap verdiğiniz takdirde sorunuza cevap alacaksınız."

Altay daha fazla kaşlarını çatarken Duru bundan etkilenmiş durmuyordu. Her zaman ki gibi kocası sorduğu sorulara cevap alamayınca büründüğü huysuzluğuna bürünmüştü.

"Hatunn, bey olanın ben olduğumu unutuyorsun herhalde."

Duru Altay'ın öfkeden uzak oyunbaz sesiyle kıkırdadı.

"Aaa, Beyim yoksa sorulara cevap vermekten kaçıyor musunuz?"

"Bir Türk beyi asla kaçmaz."

Duru kocasının yanağına kısa bir buse koydu. Açıklama yapması için bakışlarını tekrardan kocasının gözlerine çevirdi.

"Toy yarın toplanacak."

"Neden bu kadar uzun sürdü. "

Altay karısının alnına bir buse koydu. Kollarını o çok sevdiği bedenden ayırıp Duru'dan uzaklaştı. Kılıcını çıkartıp üzerini değiştirmeye başladı. Duru Altay'ın günlerdir kaçtığını o zaman anladı.  İşleri yoğun diye çok geç gelip erkenden gidiyordu. Doğru düzgün iki kelime konuşamıyorlardı. Belli ki hoşlanmayacağı hatta çok üzüleceği bir durum vardı.
Kaşlarını ciddiyetle çatarken içinde oluşan endişeyi kapatmak için sert ses tonuyla sorusunu tekrarladı. 

"Altay neden bu kadar uzun sürdü dedim."

Altay üzerini giyinip yatağa girdi. Yanında ki boşluğa eliyle vurup karısının tekrardan kolları arasına girmesini bekledi. Şimdi birbirlerine sarılmış vaziyette yatıyorlardı. Ardan geçen sessizliğin ardından Duru tekrar soracaktı ki Altay konuştu.

"Çünkü büyük toy toplanıyor. Çevre illerde ki beyliklerin beylerinin gelmesini bekliyorduk."

Duru başını kaldırıp Altay'ın yüzüne baktı.

"Neden büyük toy kuruluyor ki?"

"Çünkü hatunum, olay beni öldürmekten ziyade topraklarımıza bir saldırıydı. Bunu bildiğimiz halde hiç bir şey yapamadan duramayız. Halk endişeli. Hele ki yardım edenin bey ailesinden biri olması onları sıkıntıya koydu. Hem endişeleri gidermeliyiz, hem de gücün kimde olduğunu göstermeliyiz."

Cesur Gelin (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin