Bölüm 23

3.8K 316 21
                                    

"ASIN!"

Duru durdurmak için aklına gelen sözleri söyleyemeden davul çaldı. Gözcü bağırdı. "Gelenler var!"

Leo duyduğu cümleyle elini kaldırdı. Anlaşılan heyecanla beklediği idam biraz ertelenecekti. Leo'nun elini kaldırmasıyla Duru tuttuğu nefesi verdi. Bir kaç saniye sadece bir kaç saniye de ömründen yılları vermişti. Boğazını temizleyip eski ifadesiz suratını takındı. Leo'nun fark edip etmediğini görmek için adama göz ucuyla baktı.  Leo yanına gelen nöbetçi askerle konuşuyordu. Boynuna urgan geçirilmiş olan kocasına baktı. Hala hasretle kendisine bakıyordu. Bu bir parça gururunu okşadı. Bu kadar acının içinde sevildiğini bilmek yaralarına merhem oldu. Leo'nun kendisini izlemediğini bilmenin rahatlığıyla kocasına tebessüm etti. 

Kale kapısından içeri bir birlik bizans askeri girdi. Duru ifadesiz yüzüyle olanları izlemeye başladı. Birliğin yaklaşmasıyla başlarında ki adamı seçebildi. Marcus Dean! Tebessümünü saklamak için başını eğdi. Allah'ım şükürler olsun. Gözüyle İlbay Bey'i arasa da kalabalıkta bulamadı. 

***

Bir gün önce

"İlbay Abi, Marcus diye bir bizans lordu var biliyor musun?"

İlbay dikkatle dinlediği kuzenin ağzından çıkan isimle kaşlarını çattı. Adamdan hoşlanmadığı belli olan yüz ifadesiyle tanıdığına dair başını salladı. Duru hevesle konuşmaya devam etti.

 "O adamın bana bir borcu var. Zamanında ne istersem onu yapacağını söylemişti. Ondan yardım isteyelim mutlaka bir yolunu bulur."

"DURU!" sesinin yüksek çıktığını fark edip sustu. Gelen giden var mı diye bir kaç saniye eli kılıcında kapıyı izledi. Duyulmamanın verdiği rahatlıkla tekrar kuzenine döndü. Kaşları çatılmış, tüm kasları gergin, gözleri öfke dolu bir şekilde Duru'ya bakıyordu. "Sen aklını mı kaçırdın? Yoksa günlerdir uyumadığın için gerçekle hayali birbirine mi karıştırmaya başladın?" Duru ağzını açacaktı ki elini kaldırdı. "Bir bizans askerinin bir Türk beyliğini hem de " eliyle işaret parmağını bu noktaya dikkat çekmek için salladı. "neredeyse fethedilmiş bir Türk toprağını bir bizans ordusundan almak için yardım edeceğini mi sanıyorsun. Hem de ne için bir borçları için söz vermiş ? Saçmalık!" 

İlbay beyin öfkeli adımlarının sesi odayı dolduruyordu. Lakin başka çareleri de yoktu. Duru adamın sakinlemesi ve düşünmesi için zaman verdi. Bir kaç dakikanın ardından konuştu. "İlbay abi biliyorum hiç mantıklı değil ama başka çaremiz yok. Kim saldırsa Altay'ı öne sürecekler artık. Kimse bu riski almaz. Ellerinde bir koz yok. Aklımıza gelen tek yol bu. Öylece kesip atamayız. O adamın bana can borcu var. Öylece söylenmiş sözler değildi. Hem Allah yardım etmek istedikten sonra kiminle bu yardımı göndereceğini nerden bilebiliriz? Biz kapıyı çalalım elimiz boş dönersek denemedik demeyiz. " 

"Asla olmaz. Bize yardım edeceklerini mi düşünüyorsun?"

"İlbay abi bana güvenmek zorundasın. Başka seçeneğimiz yok."

İlbay sinirle sağa sola adımlamaya başladı. Bu plan aklına yatmıyordu. Plan bile sayılmazdı. Ama yarın Altay'ın idam edilecek olması elini kolunu bağlıyordu. Bir gün süreleri vardı ve ellerinde ki tek planları buydu. Sinirle nefes aldı. Hemen bir karar vermesi gerekiyordu.

"Dua et, dua et ki Allah yardım etsin." peçesini kapatıp iki adam dışarı çıktı. Duru derin bir nefes verdi. En azından İlbay'ı ikna etmişti.

***

Marcus atından inip kendisine oldukça şaşkın bakan Leo'nun yanına yürüdü. Arkasından iki tane adamı da onu takip ediyordu. 

Cesur Gelin (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now