2. bölüm

261 34 249
                                    

Yazar'dan : Genç kadın bir kaç  saniye sonra aşağı inmişti . Aslında o yazlığa gitmeyi hiç istemiyordu kayın validesi Azize'den pek haz etmezdi çünkü . Ama başka çaresi de yoktu maalesef , 1 ay o evde  kalmak zorundaydı . Bu her ne kadar onun için zor olsa da bir de işin iyi tarafı vardı aslında  . Bu evde  geçireceği şu 1 ayda Fırat ona tek bir tokat bile atamayacaktı çünkü Fırat'ın annesi  Nesrin hanım gelininden haz etmese de Fırat'ın babası   Ufuk bey Azize'ye karşı iyi davranır onu severdi . Dahası torunu  Ela doğduktan sonra Azize onun için daha değerli olmuştu . Ufuk bey Ela'yı çok seviyordu , ona ve onun annesine bir şey olmasına  göz göre göre izin veremezdi . 

Azize evin kapısını kapatıp arabaya geçerken Fırat'ın sesi yankılanmıştı kulaklarında  .

Fırat : İki saattir  neredesin sen ?!

Azize : Yüzümde oluşturduğun morlukları kapatmak sandığın kadar kolay değil !.

Fırat : Bunun için senden özür diledim .!

Azize: Özür ?! . Özür'ün ne işe yarar . Bunu hep yapıyorsun önce beni dövüyor sonra özür diliyorsun . O özür'ün yüzümdeki morlukları iyileştirir mi ? .  Can acımı unuttururum mu ? . Asla ! Asla unutturmaz !

Fırat : Bunu hak ediyorsun ama !

Azize : Neyi hak ediyorum ya neyi ?! Ben ne yaptım ki ?!

Fırat : Cevabı sen gayet iyi biliyorsun .

Azize : Hayır bilmiyorum söyle bana nedenini .

Fırat : Erkeklerle sıkı-pıkı olman buna sebep ola bilir mi ?

Azize : Hangi erkekten bahsediyorsun ya sen , benim evden  çıktığım mı var ?! Market alışverişi yapıyordum sadece eşyalar ağır olduğu için adam bana yardım bu kadar .

Fırat : Neyse ne senin yanına erkek yaklaşmayacak o kadar . Şimdi bin şu arabaya geç kalacağız .

Yazar'dan : Azize hiç bir şey söylemeden  arabanın arka koltuğuna geçmiş ve kızı Ela'nın yanına oturarak uzun ve yorucu yolcuğa başlamıştı . Genç kadın yol boyunca yıllarca yaşadıklarını düşünmüştü . Nasıl bu hale gelmişlerdi ki . Oysa Azize gerçekten çok sevmişti Fırat'ı . Birlikte onca güzel günler geçirmişlerdi . Her sabah hastaneye giderken Fırat'ın onu kaldırımda beklediği , yol boyunca onu espirilerile güldürdüğü , hafta sonu birlikte İstanbul sokaklarında geçirdikleri o günler bir filim şeridi gibi geçmişti Azize'nin gözlerinin önünden . Ama nasıl olmuştu da Fırat onu deliler gibi severken  böyle bir canavara dönüştü . Bu sorunun cevabı ne yazık ki Azize'de yoktu.

1 saat  sonra Yavuz ve Engin Engin'in evine  varmışlardı . Kapıyı açan Engin'in kızı İnci olmuştu . Küçük kız hoş geldin baba hoş geldin Yavuz amca deyip Yavuzun kucağına atlarken  Dila gelmişti Yavuzun gözlerinin önüne . İnci çok benziyordu Dila'ya Yavuz yıllar sonra onu ilk kez görünce sanki karşısındaki  Dilaymış gibi sarılmıştı İnci'ye . Öpüp koklamıştı küçük kızı elbette onun Dila olmadığının farkındaydı Yavuz fakat bu bile ona o kadar iyi gelmişti ki bir anlık sanki gerçekten küçük kızına sarılmış gibi olmuştu . 

Oya : Hoş geldiniz

Engin : Hoş buldum hayatım .

Oya : Hoş geldin Yavuz seni tekrar böyle görmek çok güzel .

Yavuz : Sağ ol Oya sizleri de görmek çok güzel . İnci kocaman kız olmuşsun sen , ne ara bu kadar büyüdün ?

İnci : Bilmem ki Yavuz amca sadece iyi beslenip , güzel bir uyku çekiyorum tek sırrım bu .

Yavuz : Çok güzel aferin sana .

Oya : İçeri geçin hadi

Engin: Buyur Yavuz .

Kurtarıcım ( Hantol ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin