17.bölüm

70 14 165
                                    

Yazar'dan: Kısa  süren yolculuğun ardından Oya ve Engin Ayvalığa varmışdı . Uçakdan iner inmez Engin Yavuza vardıklarına dair küçük bir  mesaj atmışdı . "Merhaba Yavuz , nasılsın ? Biz şimdi vardık her zaman Avyalığa geldiğimde konakladığım otelde olacağız yarın sabah 10 gibi hastanede olurum . Görüşürüz .
Bu sıralarda Yavuz evinde olup bitenleri düşünüp duruyordu . Enginden gelen mesaj onu kısa  bir süreliğine bu düşüncelerinden  uzaklaşdırmışdı .  Mesajı görür-görmez içi rahatlamış ve kısa  bir cevap mesajı yazmışdı . "Merhaba Engin iyiyim siz de iyisinizdir inşallah . Tamam sizi bekliyor olacağım .

Günün verdiği yorgunluk ve saatin geç olmasından dolayı genç çift hemen taksiye binip Enginin çok sevdiği otellerden birine doğru yola koyulmuşlardı . Aslında Ayvalık Engin babasının doğduğu büyüdüğü yerdi dolasıyla o da Ayvalıkdan sayılırdı . Yaklaşık yarım saat sonra  otele varmış ve odalarına çıkmışlardı . Zaten sabah otelden  ayrılacakları için küçük  bavullarındaki eşyaları yerleşdirme gereği duymamışlardı.

Otel odası oldukça  geniş ve iç açıcı görünüyordu . Büyük pencere odanın gece bile ışık almasını sağlıyordu . Odanın ortasında yatak başlığı duvara gelecek şekilde iki kişilik büyük ve oldukça rahat bir yatak iki yanında krem  rengi komodinler vardı . Odanın duvarları kırık beyaz rengine boyanmışken yatağın baş kısmında  duvarda deniz ve gemi motifli güzel bi tablo aslımışdı . Bunun dışında duvarlarda  2-3 aded küçük tablolar da vardı . Tablolar odaya güzel bir hava verirken , girişdeki büyük Monstera çiçeği ve duvarın bir köşesinde yer alan büyük ahşap  seppanın üzerindeki Mor orkideler bu havaya ayrı bir güzellik katıyordu
Yerin döşemesinin açık reng olmasından dolayı  üzerine serilmiş gri halı ile oldukça  uyumlu duruyordu  . Tavandakı avize oldukça büyük olsada gece modu oldu için gözlere rahatsızlık vermiyordu .

Çok yorgun oldukları için ikiside hemen üzerlerini değiştirmiş ve birbirilerine sarılarak kendilerini uykunun koluna  bırakmışlarıdı . Zira güneşin doğmasıyla  onları  çok yorucu gün bekliyordu .

Bu saatlerde Yavuz da nihayet uyuya bilmişdi . Uzun yıllar sonra ilk kez bu kadar endişeli hissediyordu . Tek istediğu her şeyin kısa  bir süre içinde yoluna girmesiydi .

Sabah çalan alarım sesiyle uyanmışdı Yavuz . Hemen alarmı kapatmış ve yataktan  kalkarak banyoya doğru ilerlemişdi . Kısa bir duş ona çok iyi gelcekdi  bu yüzden zaman kaybetmeden hemen suyu ılık olacak şekilde ayarlamış ve duş almaya başlamışdı. Yaklaşık 15 dakikanın ardından genç adam duştan çıkmış ve bornozunu giyinmiş dolabının önüne gelerek giyineceği kıyafetleri seçmeğe  başlamışdı .

Bu saatlerde Engin ve Oya da uyanmış ve üzerlerini değişerek kahvaltı yapmak için otelin cafesine inmişlerdi. Engin hemen  garsonu seslemiş ve  iki kişilik kahvaltı setini sifariş vermişdi . Kahvaltı setine peynirli omlet , karışık zeytin tabağı , 3 çeşit reçel , taze tereyağı , sıcacık balon ekmek ve sınırsız çay dahildi . Siparişleri gelir -gelmez ikili hem kahvaltısını yapıyor hem de , Azize'ye nasıl yardım edeceklerini konuşuyorlardı .

Yavuz çoktan üzerini giyinmiş ve kedine  kaşarlı tost yapmaya ve çay  demlemeğe başlamışdı . Üzerine açık mavi bir gömlek , altına ise  krem renginde kumaş pantolon giyinmişdi genç adam . Giyindiği  mavi gömlek gözlerinin rengini ortaya çıkarmışdı doğrusu .

Tostunu ve çayını bitirdikten sonra ayağına kırık beyaz spor ayyakkabı- larını giyinmiş  hemen evden ayrılmışdı . Evden ayrılırken de Engine  bir mesaj atmışdı . " Günaydın kardeşim . Ben şimdi evden çıkıyorum , sizi orada bekliyor olacağım "

Engin Yavuzdan gelen mesajı gördükten sonra hemen  kısa bir cevap mesajı yazmışdı . " Günaydın Yavuz . Tamam bizde az sonra otelden ayrılacağız . Görüşürüz"

Kurtarıcım ( Hantol ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin