11.bölüm

104 23 191
                                    

Fırat :Sen ne diyorsun Yekta hani emindin bu adamın cezasız kalmayacağına diye hesap sormuştu yektaya .

Yekta : Sakin ol Fırat adamı salmış olmam onu tekrar karakola getirtemeyeceğim  anlamına gelmiyor sen sadece sabret .

Fırat: Eğer dediğini yapmazsan parayı unut . Ayrıca bu yüzden başıma bela alırsam bunun hesabını sorarım sana .

Yekta: Sana sakin ol diyorum niye bana inanmıyorsun hem sen beni boş ver de karının sana dava açmamasına çalış .

Fırat: O bana dava falan açmaz buna cesareti yetmez .

Yekta: Çok emin konuşma derim işin içine hastane raporu falan girerse işte o zaman başın büyük bir belaya girer  .

Fırat: Sen kendi işini hal et gerisine karışma .

Yekta: Kapıma gelip yardım istediğinde bu dediklerini hatırlatırım sana ona göre  .

Fırat: Tamam Yekta tamam bir işi bile becerememişsin adamı bir kaç günlüğüne içeri atmayı başaramamışsın gelmiş bana bir gün sana bu sözleri hatırlatırım diyorsun çok komiksin gerçekten.

Yekta: Hal edeceğiz dedik ya .

Fırat:Hele bi' hal etme Yekta !!. Neyse daha fazla konuşmak istemiyorum seninle zaten keyfimi kaçırdın .İşini halet ve beni o zaman ara Yekta deyip telefonu Yekta'nın yüzüne kapatmıştı .

Yazar'dan: Yarım saatin  ardından  Funda hanım Ezgi ve Ela'ya Azize'nin odasını terk etmesini söylemişti çünkü Azize'nin dinlenmesi gerekiyordu . Onu daha fazla yormak olmazdı . Küçük Ela son bi' kez annesini öpmüş ve ona tatlı rüyalar dilemişti keza  genç kadın da Azize'ye iyi geceler dileyip Ela'yla birlikte odayı terk etmişti .

Bu sırada Yavuz hastaneye gitmek için çevirdiği taksiden yolunu  değişmesini ve onu evine götürmesini istemişti . Elbet Yavuzun bu yaptığının bir sebebi vardı . Genç adam bu saatte hastaneye gitse bile orada Azizeyi göremeyeceğini biliyordu bunun  yerine evine gidip dinlene bilir sabah erkenden hastaneyi arayarak Azize için gerekli  şeyleri alarak tekrardan hastaneye gide bilirdi . Aslında bu olanlardan sonra Yavuz uyuyup dinlene bileceğini zan etmiyordu ama en azından kafasını toplaya bilirdi .

Güneşin ilk ışıkları pencereye vurduğunda Yavuz da güneşle birlikte uyanmıştı . Tahmin ettiği gibi gece onun için çok zor geçmişti bir türlü uykuya dala bilmemiş anca sabaha karşı uyuya kalmış  ve bu sayede bir kaç  saat uyuya bilmişti . Genç adam uyanır uyanmaz günlük rutin işlerini hal etmişti . Bunun ardından üzerine kot pantolon ve mavi renkli gömleğini giyinen Yavuz okyanus kokulu parfümünü de sıktıktan sonra hastaneye gitmek için hazırdı .  Üzerine giydiği mavi gömlek bir anlığına genç adanı geçmişe götürmüştü . Eşi Hayal her zaman alışverişe çıktıklarında Yavuza mavi tonlarında kıyafetler seçmeye özen gösterir Yavuz "Hayatım sen neden hep bana mavi rengde kıyafetler alıyorsun  " dediğinde  . Hayal ona "Mavi  senin göz rengini orata çıkarıyor ve ben bunu çok seviyorum sevgilim "  diye cevap veriyordu .

Yavuz geçmişi hatırlayınca bir anlığına gözleri dolu vermişti .  İçinden " Keşke o günleri geri getire bilseydim "  diye geçirmişti . Mazi onun canını her ne kadar acıtsa da şimdi ağlamak zamanı değildi bunun farkında olan genç adam  boğazını temizlemiş ve aynadaki yansımasına bakarak sesli bir şekilde "Kendine gel Yavuz şimdi sırası değil "  demişti .

Kısa bir süre sonra kendini toparlayan Yavuz yanına bir az nakit para alıp evden çıkmış de alt kattaki Pınar hanımın kapısını çalmıştı .

İkinci çalışta kapı açılmış Pınar hanım karşısında Yavuzu görünce çok şaşırmıştı . Bu genç adamın burada ne işi var ki ?! diye düşünceye dalan  Pınar hanım Yavuzun ona "Günaydın "demesiyle kendine gelmiş ve ona karşılık olarak "Günaydın" diye cevap vermişti  .

Kurtarıcım ( Hantol ) Donde viven las historias. Descúbrelo ahora