Yazar'dan: İstanbul havaalanına iner inmez taksi çağırmış ve Engin'in evinin yolunu tutmuşdu gençler . Öğle yemeğinden sonra hemen emniyete gidip işlemlere başlamayı planlıyordu Engin . Yavuz da Enginlerden babasına uğrayacak ve onun bir kaç mezvu üzerine konuşacakdı .
Nesrin Feritin ona verdiği kötü haberden sonra çok sinirlenmişdi . Hemen emniyeti terk edip otelin yolunu tutmuşdu . 40-45 dakika sonra artık otele varmış ve hızlıca odasına çıkmışdı . Odaya girdiğin de Ufuk bey koltukda oturmuş gazete okuyordu . Nesrin onun bu rahat tavırlarını gördüğünde daha çok sinirlenmiş ve sinirle yüksek bir ses tonuyla demişdi ...
Nesrin: Oo Ufum bey bakıyorum da keyfinizden de kalmıyorsunuz .
Ufuk: Sana da merhaba Nesrin hanım . Sabah uyandığımda yoktunuz ve şimdi de geri döner dönmez kavga çıkarmaya çalışıyorsunuz .
Nesrin: Senin aksine oğluma sahip çıkıyorum ben . Neler olduğundan haberin bile yok senin . Az önce ne öğrendim biliyor musun?! İşe İstanbul emniyeti karışmış ,bunu ne demek olduğunu anlıyor musun sen?!
Ufuk: Birincisi ses tonuna dikkat edersen sevinirim . İkincisi ben onun ne demek olduğunu anlıyorum ama sen gerçeği kabullenmek istemiyorsun . Gerçekten Fıratın yanlış olduğunu kabullenmek bu kadar mı zor ? Eğer haklı olduğu bir konu olsaydı ben onun yanında olurdum ama değil işte .
Nesrin: Haksız değil diye oğlunun bir hücrede çürümesine göz mü yumacaksın yani ?! Hayır ben buna asla izin vermem . Bu olamaz , olmamalı!
Ufuk: İnan bana bir gün her ikiniz çok pişman olacaksınız .
Nesrin: Ne olursa olsun oğlum içim savaşacağım . Sen bir annenin duygularından anlamazsın .
Ufuk: Dünyadaki tek anne sen değilsin Nesrin Azize de bir anne demiş ve odayı terk etmek için kapıya yönelmişdi .
Nesrin: Nereye ?!
Ufuk: Kafamın sakin olacağı bir yere . Tek başınasınız anne-oğul size iyi şanslar dilerim . Ben kaybedeceğimi bildiğim bir dava da yanlış tarafı tutamam diyerek odayı terk etmişdi
Nesrin:Peki öyle olsun git ...Git ve oğluna değilde o kadına yardım et onun şahidi ol demiş ve sinirden gözüne keçdirdiği ilk objeyi eline almış ve duvara fırlatmışdı .
Tek başına çaresiz kalmak onu derinden yaralamışdı . Başka bir durumda bir anne olarak ona hak vermek mümkündü ama böyle bir durumda maalesef haksızdı. En kötüsü ise bunu anlamıyordu .
Ufuk bey otel odasını terk ettip bahçeye inmiş ve telefonunu çıkararak Yavuzun numarasına dokunmuşdu . En son Enginle konuşduğun da eli kolu bağlıydı ama şimdi kartlar açık oynanıyordu o yüzden kimseden çekinmesine gerek yok . Evet belki Fırat onun tek evladıydı , belki onu tüm kalbiyle sevmişdi ama son yıllarda yaptıkları Azize'ye yaşattıkları hiç normal değildi . Karşısındakı sanki küçükken bir karıncayı bile incitmeyen Fırat değil de insan kılığına girmiş bir şeytandı . O da isterdi böyle olmasın evladı ve eşi ile karşı karşıya gelmesin ama yapacak hiç bir şey yokdu.
Taksiden yeni inmiş evin kapısından içeri girerken telefonu çalmışdı Yavuzun arayanın Ufuk bey olduğunu görünce diğerlerine "Siz geçin ben şimdi geliyorum " demiş ve telefonu açmışdı .
Yavuz: Merhaba Uful bey .
Ufuk: Merhaba Yavuz . Nasılsın , Azize ve Ela nasıl?
Yavuz: İyiyiz Ufuk bey herkesin keyfi yerinde çok şükür . Sizde iyisinizdir inşallah .
Ufuk: Ah nasıl iyi ola bilirim ki Yavuz darmaduman oldum resmen .
Yavuz: Sizi çok iyi anlıyorum maalesef düşdüğümüz durum bunu gerekdiriyor .
![](https://img.wattpad.com/cover/273170198-288-k549707.jpg)
YOU ARE READING
Kurtarıcım ( Hantol )
FanfictionKocasından şiddet gören bir kadın , 4.5 yıl önce hayatı mahv olmuş bir adam . Ya bu iki kişi tüm bu olumsuzluklar içerisinde bir araya gelirse . O zaman neler yaşanır ?! İşte bunun cevabı bu hikaye de saklı !!! .