2. Bölüm: "Sarhoş."

30.8K 1K 708
                                    

Koltuğa iyice yayılmış keyifle Alp ve Yağmur'la sohbet ederken kalabalığın içinden bir grubun bize doğru geldiğini fark ettim. Neden bize doğru geldiklerini anlamasam da hemen sonra Alp'in, "Geldi bizimkiler." Demesiyle anlamıştım.

Alp ve Yağmur'un arkadaşlarıydı. Görünüşlerinin benden fazlasıyla farklı olmasından dolayı yaşadığım rahatsızlığı dile getirmedim.

Alp ve Yağmur beni önyargısız bir şekilde aralarına almışlardı ama ya arkadaşları? Onlarda Alp ve Yağmur gibi yapabilirler miydi?

İki kız, üç erkek yanımıza oturduklarında istemeyerek de olsa doğruldum. Onların vereceği tepkiyi kafamda canlandırırken pek rahat hissedemiyordum

Alp ve Yağmur arkadaşlarıyla selamlaştı. Yutkundum. Onların arasına girecektim, onlarla arkadaş olacaktım belki de...

Alp bana bakıp tekrar arkadaşlarına döndü. Eliyle beni gösterirken, "Laden. Okulumuza yeni kaydoldu." Dedi. Bütün kafalar aynı anda dönerken kendimi filmlerde gibi hissettim ve ani gelen gülme hissimi bastırdım.

Kızlardan kızıl saçlı olan, "Memnun oldum. Ben Derya." Dedi sıcakkanlılıkla ve otuz iki diş sırıttıktan sonra yanındaki kısa, mavi saçlı kızın sesini duydum. Esmerdi.

"Bersu." Ağır bir kız gibiydi ve soğuktu. Ama yine de kötü gibi durmuyordu.

O da, Derya gibi sırıtmasa da, beni tebessüm ederek selamladı.

Onlara küçük bir gülümseme gönderdim. Hemen ardından diğer üç erkeğe çevirdim bakışlarımı. Aralarından Alp gibi sarışın olanı, "Gökberk." Dedi eğlenceli sesiyle. Sırıtıp göz kırptığında onun sevimliği karşısında büyülenmiştim.

Ah ya da, hayır. Onun yanaklarını bu görüntüme rağmen gidip sıkmak istedim.

Mavi gözleri ışıl ışıldı. Spot lambalarının altında felaket derecede güzel gözüküyordu. Sarı saçlarını yana yatırmıştı ve aynı küçük, tatlı bir çocuğa benziyordu. Yüzüne kondurduğu güzel gülümsemesinin hediyesi olarak verilmiş olan iki tane küçük çukur vardı.

Gökberk'in yanında bulunan kumral çocuk, "Ben Tuna." Deyince bakışlarımı ona çevirdim. "Şu yanımda bulunan şebeğin kardeşiyim."

Şaşkınlıkla ona baktım. Gökberk'in çocuksu suratı ve Tuna'nın sert mizacı birbirinden çok farklıydı. İkisinin de aynı anneden çıkmış olma düşüncesi ilginçti.

Bakışlarımı sona kalan esmer çocuğa çevirdim. Kaşlarını çatmış bana bakarken varlığımdan hoşnut değil gibiydi. Beni dikkatle süzerken neden bu şekilde incelediğini pek anlayamadım. Zorlamadım da kendimi.

Çünkü görüntümü incelediği belliydi. Herkes bana bu şekilde bakardı, korkunç görünüyordum.

Çocuğu çaktırmadan keserken esmer olmasına rağmen benim bile dikkatimi çekebilecek kadar yakışıklı olduğunu fark ettim. Okuduğum kitaptaki hayal ettiğim bir karaktere benzetmiştim onu.

Hala bana kaşlarını çatmış bir şekilde baktığını fark edince sinirlendiğimi hissettim. Bu kadar açık da bakılmazdı. Nasıl görünürsem görüneyim!

Artık kendini tanıtması gerektiğini fark edince, "Sarp." Dedi soğuk sesiyle. Tınısı hoş olan sesinde tanımlandıramadığım bir şey vardı. Anlamını bilmediğim...

Kayıp DudaklarWhere stories live. Discover now