5. Bölüm: "Saklı kalan."

24.1K 929 392
                                    

Eğik yazıyla yazılmış olan yerler her bölümde geçmişi temsil ediyor. Rüya değil, geçmiş yazıyor. Yani Laden'de, Yağmur'da veya diğer kişilerde eğik yazıyla bir yer görürseniz rüya değil, geçmiş olarak algılayın.

**

Mavi puantiyeleri olan beyaz halımı dikkatle incelerken şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Ben bu deseni nasıl olur da önceden fark edememiştim. İçlerinden en büyük puantiyeli olanın yanında küçük bir çiçek vardı ve daha yeni fark ediyordum. Şuana kadar birçok incelediğim bir halıydı, fark edememem komikti. Halımı incelemeye devam ederken odama dalan kişiyle gözlerimi ona çevirdim. Annem sabırsızca bana bakıyordu.

"Laden?" dedi sorarca. "Okula gitmeyi düşünmüyorsun herhalde?"

"Gideceğim." Dedim bıkkınca. "Devamsızlık 10 gün." Halımı incelemeyi bırakıp yataktan kalktım.

Tuvaletteki işimi hallettikten sonra yine siyah olan giysilerime göz attım. Kıyafetlerimin çoğu koyu renkti. Genelde bordo ve siyahı tercih ederdim. Bugün de öyle yapacaktım. Üstüme bordo bol bir tişört giydim, altıma da siyah dar paça bir pantolon. Yüzüme her zaman ki makyajımı ve saçımı yaparken somurtuyordum. O lanet okula gitmek istemiyordum ama geleceğim için gitmeliydim.

Belki ölecektim ama ben yine de geleceğim için çalışıyordum. Saçmalık.

Aynadaki ruhsuz duran kıza baktım. Dudağımdaki piercinge dilimle bir fiske vurduktan sonra gülümsemeye çalıştım. Yapıp yapamadığımı merak ediyordum sadece.

Sıkıntıyla ofladım. Gülümsemesem de olurdu. Odamdan uyuşuk adımlarla çıkıp kahvaltı masasına oturdum. Annem her zamanki gibi yulaflı yoğurdunu yiyordu. O şeyi nasıl yiyebildiğine şaşıyordum açıkçası. Görüntüsü bile tatsızdı.

Önüme önceden hazırlanıp koyulmuş bebek büsküvilerine baktım. Bu şeyleri kaç yaşımda olursam olayım, ne kadar değişirsem değişeyim yerdim. Yumuşamış tatlı büsküviyi kaşıklarken annemle göz göze geldim. İki yabancı gibi bakışırken, "Bir gün pudranı çalacağım." Diye homurdandı. "Yüzünün haline bak, korkunçsun."

Kafamı salladım. Her zaman ki annemdi işte. Her sabahki muhabbet.

Kahvaltım biter bitmez ayağa kalktım. Portakal suyu içemememden dolayı biraz rahatsız hissediyordum kendimi. Ama okulda alırdım.

"Kendim giderim." Dedim anneme. Okuldaki öğrencilerin bana olan bakışlarını görmesini istemiyordum.

"Emin misin?" dedi şüpheyle. "Devamsızl-"

Sözünü böldüm. "Evet, devamsızlık 10 gün, biliyorum."

Bana kapıya kadar eşlik etti. Sonra öpmek için eğildi ama izin vermeden el salladım. "Görüşürüz. Akşama geç kalmam." Asansörü önceden çağırmadığım için pişmandım. Asansörü garip sessizlikte beklerken annem hala kapıyı kapatmamıştı. Ona bir bakış attım. Bana bakışları hüzünlüydü. İçinden neler geçtiğini tahmin edemiyordum. Neler düşünüyordu acaba?

"Eskiden hep sen beni öperdin." Diye mırıldandı kapıyı kapatmadan önce. Benim duyamayacağımı düşünerek mi söylemişti emin değildim ama duymuştum. Ve hiç olmadığım kadar üzüldüm, diyemem. Artık böyleydim. Yaklaşık 2 senedir bu haldeydim ve artık alışmaları gerekiyordu.

Dünkü gibi otobüsü beklerken bu sefer bir sürpriz kişiyle karşılaşmamayı umuyordum. Okuldan birini görmek istemiyordum. Hele ki Eray'ı...

Sağ salim, hiç kimseyi görmeden okula ulaştığımda bütün gözler yine üzerime toplanmıştı. Gülüşmeler, fısıldaşmalar kulağımı tırmalarken onlara hiç bakmamaya çalıştım. Bakarsam iyi bir sonuç çıkmazdı. Daha okuldaki 3. günümdü. Kavga çıkartmak istemiyordum.

Kayıp DudaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin