28. Bölüm: "Platonik."

12.1K 710 72
                                    

Sıla'dan *Geçmiş*

Onuncu sınıfın üçüncü gününde sıramda öylece oturuyordum. Oysaki yanımda birilerini görmek, konuşmak istiyordum. Arkadaşım olsun istiyordum ama böyle bir ortamda, böyle karaktersiz kızlarla anlaşabileceğimi sanmıyordum.

Sabah annemlerle yapmış olduğum kavga aklıma gelmesin diye başka şeyler düşünmeye zorluyordum kendimi ama olmuyordu. Onlar her zaman bana karşı soğuk ve otoriter olmuşlardı. Gülen yüzlerini bana karşı bir kere olsun çevirmemişlerdi. Çünkü onları mutlu eden bir ablam vardı.

Onu bu kadar özel kılan neydi bilmiyorum. Anlamamıştım.

Dersleri benden iyi olabilirdi ama sırf bu nedenden dolayı evde yokmuşum gibi davranılamazdı. Bende onların çocuğuydum sonuçta.

Okula sırf annemlerden bir an önce kaçabilmek için erkenden gelmiştim ama bu kadar sıkıcı olabileceğini tahmin etmezdim. Kulaklığımı çıkarıp oturduğum sıradan kalktım. Okulu dolaşabilirdim...

Sınıfım zemin katta olduğu için yukarı çıkan merdivenlere yöneldim. Resim atölyesinin önünden geçerken içeride bir tıkırtı duydum ve gözlerimi merakla içeri diktim. Sarışın bir çocuk düşürdüğü boya fırçalarını yerden söylenerek toplarken önünde duran tuvale baktım.

Çizmiş olduğu kadın portresi yetenekli olduğunun bir göstergesiydi. Kadın gerçekçi bir şekilde çizilmiş ve karşımda sanki beni izliyormuşçasına dururken, "Hey?" Diye bir mırıltı duydum.

Gözlerimi resimden ona çevirdim. Fırçaları elinden bırakarak boya setinin içine koydu. "Sende benim gibi erkenci görünüyorsun."

Saçlarını düzeltip tuvalin üzerini beyaz bir örtü ile örttü. "Yeni misin?"

Başımı salladım. Gülümsedi ve taburesine oturdu. "Bana eşlik etmek ister misin? Oldukça sıkıldım."

Derin bir nefes alıp atölyeye girdim ve onun yanındaki bir tabureye oturdum. Çekingen bir şekilde etrafıma bakınırken çok fazla rahatsız hissediyordum. Yeni tanıştığım birileri beni geriyordu.

Kayıp DudaklarKde žijí příběhy. Začni objevovat