yirmi bir

8.7K 239 106
                                    

# Pera - Seni Seviyorum

Abdülkadir Ömür

Günün ilk ışıkları, perdenin aralık kalan kısmından sızarak odayı aydınlatmaya başlamıştı. Uyanalı kaç dakika olduğunu bilmiyorum ama karanlık havanın aydınlanmasına tanıklık edecek kadar süre geçmişti.

Göğsüme başını koymuş şekilde derin bir uykuya dalan Evren'i izlemeye dalmıştım gözlerimi açar açmaz. Dudakları hafif aralanmış ve kıvırcık saçları çıplak tenimin üstüne üstünkörü dağılmıştı.

Nefes alışverişimle başı yavaşça yukarı aşağıya haraket ediyordu ve bulunduğumuz pozisyon pek rahat sayılmazdı. Ama yine de geceden beri istifini bozmamıştı. Eli karnının üstünde ve tek bacağı bacağıma kilitlenmiş şekildeydi.

Parmaklarımı usulca saçında gezindirmeme engel olamadım onu izlemeye devam ederken. Görünüşünü beynime kazırken aynı zamanda onu hissetmekten mahrum kalmak istemiyordum. Üstelik yarın yanımda olmayacağını bilirken.

Akşam yola çıkacaktı ve yeniden uzaktan sevmeye devam edecektik birbirimizi. Ama onu sevme duygusu kilometrelere rağmen güzeldi. Bu yüzden şükrediyordum. Onu tanıdığım, onu sevdiğim ve o da beni sevdiği için şükrediyordum defalarca.

Dudaklarımın istemsizce yukarı kıvrıldığını fark ettim onu izlerken. Yanımdayken yine onu düşünürken.

Takım içinde hep bahsedilir ve ben uzak olduğum için sadece dinlemekle yetinirdim aşk konusunu. Sevdikleri kadınları anlatırken gülümsemeleri yüzlerinden eksik olmaz, gözlerindeki parıltılar asla sönmezdi bizimkilerin. Boş vakitlerinde hep sevdikleri kişilerle konuşurlardı. Onları bir an olsun düşünmeden edemezlerdi.

Birkaç hafta önce başlamıştı bende belirtiler Berat'ın dediğine göre. Evrenden bahsetmediğim bir an olmadığını, onunla konuşurken ağzımın kulaklarıma vardığını söylemişti. Onunla konuşmadığım zaman gergin olduğumdan bile bahsetmişti.

İnkar etmiştim önce. İmkansız bulmuştum. Daha konuşmaya başlayalı çok olmamıştı çünkü.

Ama kalbimin onu düşündüğüm her an 90 dakika koşmuşum gibi çarptığı vakit ben de kabullenmiştim. Ben hayatımın geri kalanını Evrensiz düşünemiyordum artık. Sanki benim ruhum ona bağımlı olmuş ve ondan koparsam ölecekmişim gibiydi.

Dakikalar boyunca düşündüğüm şeyleri küçük bir mırıldanma bölmüştü. Yanaklarını okşamaya başladığımı da bu şekilde fark ettim.

Ellerimi sıcak teninden geri çektiğimde ufak bir boşluğa düşmüştüm. Bu an ile o gittiğinde onu ne kadar özleyeceğimi de fark etmiş olmuştum.

"Sevgilim..." Yeni uykudan uyandığı için kısık gelen sesinin söylediği kelime ile ufak bir sırıtış yerleşti yüzüme.

"Günaydın sevgilim." Bu kelimeyi söylemek de duymak kadar güzeldi.

Başını göğsümden çekerek hafifçe doğruldu. Bu sırada pike hafifçe açılmış ve dün giydiği tişörtüm açığa çıkmıştı. Aramızda pek boy farkı olmamasından olsa gerek bu tişört onda kendi tişörtü gibi durmuştu.

Dudakları kıvrıldığında gülümsediğini anlamak zor değildi. Ama gülümsemesi kısa sürdü. Sesini temizlemek için hafifçe öksürdükten sonra konuşmasına devam etti. "Günaydın."

DERBİ | Abdülkadir ÖmürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin