otuz dokuz

4.1K 233 15
                                    

6 Ay Sonra

Evren Kutlu

Çekilen her fotoğraf, her video ilerleyen zamanlarda gülerek veyahut ağlayarak bakacağımız anlardır. Geçmişe dair her somut şey bize yaşadığımızı gösterir. Nasıl yaşadığımıza kanıt sunar.

Bunları düşünerek koltukta oturmuş ve eskilere göz atmaya başlamışken gözlerimin dolmasına engel olamıyordum.

Geçen sene bu zamanlar tek düşüncem, bir ay sonra başlayacak ikinci sınıf serüvenimdi. Birkaç arkadaşım, ailem, okul ve tabii ki Galatasaray... Tüm hayatım bundan ibaretti.

Ama şimdiki halime baktığımda kendimi değişmiş ve biraz da olsa büyümüş hissediyorum. Artık üçüncü sınıf oldum ve okulumun bitecek olması ilk defa bu kadar çok kafama dank etti. Birkaç arkadaşım varken şimdi hayatım bir sürü yeni kişiyle doldu. Ve bunların çoğu ünlü kişilerdi.

En tuhafsa Trabzonspor'u yakından tanımam ve hayatımı değiştiren adamla tanışmam oldu.

On ay önce Abdülkadir Ömür girdi hayatıma. Sadece on ay, bana yıllar gibi gelen on ay... Güldük, ağladık ama ellerimizi hiç birbirimizden ayırmadık. Belki de hala aynı heyecanı hissetmemizin sebebi de buydu. Her geçen gün daha da aşık olmak diye bir şey vardı ve ben bunu Abdülkadir'e karşı yaşıyordum.

Şubattan ağustosa kadar geçen hızlı serüvenin en güzel yanlarından biri -en iyisi de olabilir- Galatasaray'ın sezonu şampiyonlukla bitirmiş olmasıydı.

Sezonu şampiyonlukla bitiren Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası'nda da finale yükselmişti ve rakibi de şaşırtmayan bir şekilde Trabzonspor olmuştu. Medical Park'ta oynanacak bu maça sevgilim gelmem için ısrar etse ve benim gidip de Trabzonspor'u desteklemek gibi bir niyetim yoktu. Eğer gidersem de Galatasaray'ı desteklerdim ve ilişkimiz için kötü bir anı olurdu.

İşte tam da bu nedenlerden dolayı Abdülkadir ile görüntülü konuşurken kendi dediğimizi yaptırmak için uğraşıyorduk.

"Sevgilim saçmalıyorsun..." Alt dudağımı dişledim. Ne kadar inatçı olduğumu hala öğrenememişti. "Beni yalnız mı bırakacaksın?"

"Hayır yalnız bırakmayacağım, televizyonda izlerken seni destekleyeceğim."

"Evren!" Sinirlenmesini görmek eğlenceliydi. Ve bu görüntünün devam etmesi için salağa yatmak benim işimdi.

"Galatasaray tribününde Abdülkadir Ömür'ü desteklersem linç yerim hayatım biliyorsun değil mi?"

"Sana Galatasaray tribününde otur demiyorum, sana bizim tarafta otur ve beni destekle diyorum."

"Yok, olmaz."

"Güzelim, Trabzon tribününde oturunca Trabzonsporlu olmuyorsun." Acaba bu benim umrumda mı? "İnat etme artık."

"İnat etmiyorum ki."

"Gelecek misin yani?"

"Hayır." Bunu derken sırıtmam sevdiğim adamın sinirlerini hoplatmasına sebep oluyordu biliyorum.

"Ne olur sanki otursan o tribünde?" Valla hiçbir şey olmazdı da bir kere inat ettin mi vazgeçemiyordun. "Senin orda olduğunu bildiğimde motive olacağım."

"Ha diyorsun ki motive olayım da senin tuttuğun takımı yeneyim." Gözlerini devirmesi ile kıkırdadım. "Tamam tamam, ne kadar motive olursan ol zaten kazanamayacağınız için sorun yok."

"Neye karar verdin o zaman?"

"Düşüneceğim." Gözlerindeki umut ışığı söndü yirmi dakikadır olduğu gibi yeniden.

"Gelmezsen çok şey kaybedersin."

"Ne?"

Telefonu kapattı.

E ben sırf merak ettiğim için gelirdim ki. Haksızlık ama bu.

Yade Bıçakçı

"Berat kankam" arıyor...

"Oo sen beni arar mıydın Berat Bey?" Cümleme karşılık ses tonum güldüğüm için ciddiyetsizliğimi belli ediyordu.

"Özür dilerim kanka, çok meşguldüm biliyorsun."

"Bilmiyorum valla Beratcığım. Söylediğin mi vardı?"

"Seni hiç aksatır mıyım hayatım eğer işim gücüm çok olmasa."

"Ağlayacaksın tamam." Berat'ı sinir etmeye bayılıyordum.

"Ne ağlaması be?"

"Hı hı..."

"Bu konuyu çok konuşurdum da söylemem gereken önemli bir şey var. O yüzden bunu şimdilik erteliyorum."

"Ulan hep işiniz düşünce arıyorsunuz zaten. Söyle ne söyleyeceksen."

"Ayın 20'sinde maç var biliyorsun..."

"Evet, Galatasarayımın maçı."

"Trabzonsporla olan maçı diyorum evet." Gözlerini devirdiğinde adım gibi emindim. "Geleceksin değil mi?"

"Tabi ki, bunu kaçırır mıyım?"

"Sen kaçırmazsın da Evren gelmeyi düşünmüyormuş."

"Elinde fırsat varken Galatasaray maçını kaçırır mı o?"

"Sorun da bu ya..." Bir şeyleri düzeltmek anladığım kadarıyla yine Berat'a kalmıştı.  "Evren, gelirsem Galatasaray tribününde otururum diyor, Abdüş de bunu istemiyor elbette."

"Galatasaray tribününde oturacak tabi başka bir seçeneği düşünmek bile gereksiz."

"Yade! Yardımcı olsana azıcık."

"Tamam tamam." Ben olmasam ne yapacaklardı acaba?

"Abdüş'ün sürprizi var Evren'e. Gelmezse her şey suya düşer."

"Yaaa..." Sesimi hafif incelttim. "Bu sürpriz, evlenme teklifi olabilir mi?"

"Sen biliyor muydun?"

"Kör babaannem bile anlar evlenme teklifi edeceğini."

"Evren?"

"Ama o anlamaz işte. İnanmıyor evlenme teklifi alabileceğine bu yüzden her şeyi düşünür ama bunu düşünmez."

"İyi o zaman. Ne yapıp edip onu maça getirmen lazım. Yoksa o kadar plan, program..." Biraz durdu ve birden sesini yükseltti. "Puff. Gider."

"Abdüş zaten bir şeyler olacağını hafif belli etmiş. Evren bu yüzden evde kuduruyor. Kendini Trabzonspor'a ayarlamaya çalışıyor. Ben de üstüne gidersem hallederiz."

"Tamam o zaman, sendeyiz. Her şey hallolunca mesaj at bilet işlemlerini falan tamamlayalım."

"Peki. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

İkna etmem gereken bir Evren, gitmemiz gereken bir maç ve edilmesi gereken bir evlenme teklifi vardı. Bunların hepsi içinse sadece beş günümüz kalmıştı.

DERBİ | Abdülkadir ÖmürWhere stories live. Discover now