otuz üç

4.8K 165 22
                                    

#İkiye On Kala - Kendimi Sende Buldum

Yade Bıçakçı

Rüzgar sert bir şekilde estiğinde irkilmeden edemedim ve boynumdaki atkıyı suratıma doğru daha çok çektim. Sadece gözlerim açıkta kalmış bir şekilde tesisin kapısında durduğum her dakika güvenliğin benimle ilgili şüphelerinin arttığına emindim.

Yirmi dakikayı aşan bir süredir Metin Oktay Tesisleri'nin önünde Ianis Hagi'yi bekliyordum. Ona sürpriz yapmak istemiştim. Uzun bir süredir görüşmüyorduk ve çok özlemiştim sevgilimi. Soğuk hava bile engel olamıyordu içimde onun için yanan alevlere.

Ayağımdaki topuklu botları yere vurarak ritim tutmaya başlamıştım ki çıkış kapısında gözüktü. Yanındaki Morutan'a el sallayarak onunla vedalaştı ve arabasına -benim olduğum tarafa- ilerlemeye başladı. Beni görmesi de tam bu esnada olmuştu.

Gördüğü yüzün benim olduğuna emin olmak için gözlerini birkaç kez kırpıştırdı ardından da gülümseyerek adımlarını hızlandırdı yanıma ulaşmak için.

Yanıma geldiğinde ilk olarak kollarını belime sardı ve bedenlerimizi birleştirdi. Böylece soğuk yerini onun varlığının sıcaklığına bırakmıştı. Başımı topuklu ile ulaşabildiğim omzuna yasladım. Huzuru tanımlamak istesem kesinlikle bu an olurdu. Biraz önce antrenmandan çıkmış olsa da tertemiz kokan boynuna burnumu sürttüm ve minik bir öpücük kondurdum. Bu hareketimle kıkırtısını işittim, huylandığını biliyordum.

"Çok özlemişim, Yade." Ayrılırken dahi ellerimizi ayırmadı. Avucumun içinde minik öpücükler kondurmaktan vazgeçmedi.

"Ben de." Yıllar sonra sevildiğimi hissediyordum. Şaka gibiydi, aradığım aşkı bir futbolcuda bulmuştum.

"Ne zamandır buradasın? Çok bekledin mi?"

"Hayır, çok olmadı." Çok olması için kaç dakikanın geçmesi gerekiyordu?

"Üşümüşsün ama... Hadi arabaya geçelim." Onayladım ve ellerimizi birbirine kenetledik.

Bir iki dakikalık yürüyüşten sonra o sürücü koltuğuna ben de yanındaki koltuğa oturacak şekilde arabaya bindik. Ianis ilk iş olarak arabanın ısıtıcısını açtı ardından da önce benim emniyet kemerimi ardından da kendi kemerini bağladı. Bugün de düştük, şükür.

"Nereye gidelim?"

"Fark etmez."

"Evime gidelim mi?" Bismillahirrahmânirrahîm.

"Olur." Teklif güzel, ne yapayım?

Arabayı çalıştırdığında ben de başımı cama yasladım. Göz ucuyla da Ianis'i izliyordum. Araba sürerken de ayrı bir yakışıklı olduğunu söylemiş miydim? Allah'ım özene bözene yaratmış, maşallah pü pü.

"Yoruldun mu bugün?" dedi saniyelik olarak gözünü yoldan ayırıp bana bakarken.

"Tek dersim vardı, o yüzden yorulmuş sayılmam." Gülümsedim ve ardından konuşmaya devam ettim. "Ama sen yorgunsun, değil mi?"

"Çift antrenman günleri epey yorucu. Ama seni görünce hiçbirinin önemi kalmadı." Beni kendine daha ne kadar bağlayacaksın be adam?

Hiçbir konuşmadan utançla parmaklarımla oynamaya başladım. Bu hareketle onun güzel kahkahasını işittim. Şu anda kalabilmek için akrabalarımın yarısını verebilirdim.

×××

"Biz bu işi yapıyoruz." dedim lokmamı yutar yutmaz. Ianis ile birlikte yemek hazırlamıştık ve çok güzel olmuştu. Öyle ki bir an Evren'i atıp Ianis ile ev arkadaşı olmayı düşünmüştüm. Ne olurdu sanki onu enişteme verip kendi sevgilimi yanıma alsaydım?

"Harika olmuş gerçekten." Tavuğu iştahla yiyen Ianis'e gülmeden edemedim. Bu sahnede kendimi evlenmiş gibi hayal etmiş de olabilirim ama konumuz bu değil...

"Yavaş ye."

Bana bakarak ağzını sildi ve utançla başını salladı. Küçük bir çocuk gibiydi ve bu hali ayrı bir hoşuma gidiyordu.

"Yemekten sonra ne yapalım?" diye fikrimi sordu. Bunun cevabı zaten aklımdaydı o yüzden hiç düşünmeden cevap verdim.

"Film!" Küçük bir çocuk gibi elimi çarptım. Ianis'in kocaman bir televizyonu ve oldukça rahat gözüken kocaman bir koltuğu vardı.

"Tamamdır."

Hayatımın en güzel günlerinden birini yaşıyordum. Ianis Hagi ile geçirdiğim her gün zaten mükemmeldi de bu gün ayrıydı be.

"Aa bak sana ne söyleyeceğim..." Sevgilimin benim gibi dedikodu yapmayı çok sevdiğini söylemiş miydim? Galatasaray'da olan bitenleri bana anlatmadan edemiyordu. "Abdülkadir aradı geçende beni. Ondan önce de Berkan'ı aramış."

Merakla kaşımı çattım. Eniştem ne karıştırıyordu acaba?

"Evren hakkında bir şeyler sordu." Bunu der demez suç izlemiş gibi eliyle ağzını kapattı. Yarım dakika kadar öyle durduktan sonra konuşmaya devam etti. "Ben tam hakim olamadığım için cevap veremedim. Ama Berkan bir şeyler anlatmış sanırım."

"Ne sordu?"

"Söyleyemem." dedi dudaklarını büzerken.

"Nasıl söyleyemem ya?"

"Özellikle sana söylemememi söyledi."

"Haksızlık ama bu!" diye itiraz ettim. En yakın arkadaşımla ilgili bir şeyler dönüyordu ama benim bundan haberim yoktu. Herkesten önce benim öğrenmem gerekiyordu oysa.

Sahte bir triple başımı yana çevirdim. Eğer öğrenmezsem gece uyuyamazdım.

"Yade, böyle mi yapacaksın?"

"Ne yapacakmışım?"

"Trip mi atacaksın? Söz vermesem söylerdim ama söz verdim. Söylersem olmaz şimdi."

"Ben çaktırmam ki kimseye bildiğimi." Yalan.

"Olmaz güzelim."

"Hıh."

"Başka bir şey söyleyeyim o zaman. Bak kimsenin haberi yok bundan, Evren'in bile."

"Söyle..." Meraklı bir insanım ne yapayım? Benim tribim de bu kadar.

"Berkan'ın sevgilisi var.".

"Ne?" Aman aman nereye geldik.

"Gerçekten. Bir süredir bir kızla konuşuyor. Şu anlık herkesten saklıyor da birkaç kişi biliyor sadece."

Öğrendiğim bilgiyle keyfim yerine gelmişti. Bunu Evren'e söyleyip ortalığı karıştırmak güzel bir fikir gibi duruyordu.

"Şimdi..." dediğinde ona döndüm. Kollarını açmış bana bakıyordu. "Önemli bir mesele var. Gel yanıma."

Gülümseyerek sandalyeden kalktım ve yanına yanaştım. Beni bacağının üstüne oturttuğunda midemdeki kelebekler tepetaklak olmuştu.

Düşmemem için ellerini belime sararken ben de elimi göğsüne koydum. Gözlerimiz birkaç dakika birbirine baktıktan sonra hafifçe yanaştı bana Ianis.

"Seni seviyorum." demesi ise dudaklarımızı buluşturmadan hemen önceydi.

DERBİ | Abdülkadir ÖmürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin