yirmi üç

6.9K 230 51
                                    

"Bu nasıl?"

"Benim düğünüm için seçiyorsun herhalde."

Elbiseyi yatağa koydu. Bu onun büyük istekle bana gösterdiği on beşinci -yatakta duran elbiseleri saydığımdan biliyorum- elbiseydi.

"Bunu da beğenmezsen gelinlikle gideceğim, haberin olsun." Gösterdiği kot bir elbiseydi.

Güzel değil diyip sinirini bozmak vardı ama ben iyi bir arkadaş olmayı seçtim. "Bu gayet güzel."

Gülümseyerek elbiseyi dolaba tekrar astı ve daha sonrasında da benim beğenmediğim elbiseleri yerleştirmeye başladı.

Bir hafta sonraya Ianis Hagi ile randevuya çıkacaktı. Heyecanlı arkadaşım şimdiden giyeceklerini ayarlamaya başlamıştı bile.

Yade için seviniyordum. Çünkü onun
Ianis'i ne kadar sevdiğini biliyordum, her ne kadar bunu uzun bir süre sonra öğrensem de. Mutlu olmasını istiyordum sevdiği adamla. İçimden bir ses de bunun gerçekleşeceğini söylüyordu.

"Şaka gibi biliyor musun?"

"Ne?"

"Ianis ile randevuya çıkacak olmam." Derin bir nefes aldı. "Ben onun hayranıyım sonuçta. Ne yapacağımı bilemiyorum."

"Sen onun hayranısın evet ama belli ki o senin sadece hayran olarak kalmanı istemiyor."

Hafifçe gülümsedi. Ben de güldüm ona karşılık olarak. Aşk insanı nasıl da değiştiriyordu. Yade'nin sevgi kelebeği olacağını hiç düşünmemiştim.

"Yade..." dedim sırıtarak. "İlk buluşmada öptürme bak."

Elindeki kıyafeti bir hamlede yüzüme fırlattı. "Sus be."

"Ciddiyim ben. Ağırdan al."

"Dedi Evren..." Bu sefer onun yüzüne sırıtış yerleşmişti. "Senin ilk buluşmada neler yaptığını bilmiyoruz sanki."

Bu konu hep yüzüme vurulacak mıydı?

Gözlerimi devirdim ve hafifçe alt dudağımı ısırdım. O ise konuşmaya devam etti.

"Ianis Hagi ile randevuya çıkacağım farkında mısın? Ben nikah salonunda buluşmamak için kendimi zor tutuyorum. Sen ne diyorsun?" Elini yelpaze yaparak sallamaya başladı. "Ay, ben harbiden Ianis ile baş başa vakit geçireceğim. Fenalık..."

"Sakin ol." Teselli etmek desen var.

"Evren..." Heyecanlı olduğunu çok konuşmasından anlayabilirdiniz. "Biz şimdi futbolcu eşi mi olacağız?"

Düşünmeye başladım. Kendimi bir eş olarak düşünemiyordum. Daha çok erken geliyordu. Ama bir yandan da Abdülkadir ile birlikte yaşama düşüncesi çok güzeldi. Her gün onunla vakit geçirmek huzurun tanımı olurdu herhalde.

"Uçuyorsun..." Kolumu cimcikleyerek beni gerçek hayata döndüren Yade'ye içimden sövmemek için kendimi zor tuttum.

"Belki oluruz Yade. Bilmiyorum."

"Siz olursunuz... 9 ay sonra."

"Yade!"

"Ne ya! Doğruları söylüyorum ben."

Oturduğum yerden kalkarak odanın kapısına yürümeye başladım. "Gidiyorum ya ben."

"Kaç hemen kaç."

×××

Uzak mesafe ilişkileri her zaman tuhaf gelirdi bana. Kimle konuşsam bu tarz ilişkilerin çok uzun sürmeyeceğini söylerdi. Ben de o yüzden uzak durmaya çalışırdım.

Ama şimdi bir futbolcu ile böyle bir ilişki içindeydim. İlklerim Abdülkadir ileydi. Büyük laflarımın boğazımda kalmasına sebep olan kişiydi aynı zamanda.

Şansım olarak görüyorum onu. Benim hayatımı güzelleştiren nadir şeylerden biriydi.

Yine konuşmadan birbirimize bakıyorduk. Görüntülü konuşma işinde ikimiz de kötüydük ama birbirimizi görmeden de yapamıyorduk.

"Bugün çok iyi oynamışsın." Galatasaraylı Evren Trabzonsporlu sevgilisini tebrik ediyor.

"Evet çok çabalıyorum. Bunun karşılığını da alıyorum sanırım."

"Kendini çok hırpalama."

"Merak etme iyiyim." Gülümsedi hafifçe. Ama bu gülümsemenin içten olmadığını farkındaydım. Biliyordum ki mükemmel olmak için çok çabalıyordu.

"İyi olmadığını biliyorum." Hafifçe doğruldum yatakta. "İyi olduğun zaman en iyisi, kötü olduğun zaman en kötüsü sen olursun taraftarlara göre. Senin kim olduğunu herkes biliyor sevgilim. Senin nasıl bir futbolcu olduğunu biliyorlar. Lütfen sağlığına dikkat et. Kendini çok yorma."

"Evren..." derin bir nefes aldı. "İyi ki varsın."

"İyi ki varsın."

"Sen ne yaptın bugün?" Bu ilişkiye iki utangaç fazlaydı. Hemen konu değiştirmek de üstümüze yoktu.

"Yade Ianis ile randevuya çıkacak. Onun için yardım ettim ona."

"Vay be! Hayranı olduğu kişiyle randevu."

"Onun inanılmaz bir gücü ve sevgisi var. O yüzden başardı." Dediğime güldü. Bu sefer gözleri kısılmıştı.

"Trabzon'a geldiğinde sana rehberlik yapacağım demiştim. Ama olmadı. Ne yapacağız bu işi?"

"Bu bir teklif mi oluyor acaba?"

"Olsun mu?"

"Daha yeni buluştuk."

"Sensiz yapamıyorum. Hep seninle olmak istiyorum. Ne yapsın bu Abdüş?"

Aynı şeyleri benim de düşünmem tesadüf müydü? Yoksa mesaj mıydı?

"Bakarız gezdirme işine."

"Bakalım."

Telefonu kapattığımızda ve başımı yastığa koyduğumda tek düşündüğüm bu aşkın bana fazla gelmeye başlamasıydı. Her geçen gün daha fazla bağlanıyordum. Bunun iyi mi kötü mü olduğunu ise bilmiyordum.

DERBİ | Abdülkadir ÖmürOnde histórias criam vida. Descubra agora