otuz sekiz

4.3K 231 21
                                    

"Naber?" Telefona bakan gözlerini bana çevirdiğinde elimdeki çayı uzattım Yade'ye.

Önce çatık kaşlarla baktı bana sonra da uzattığım çayı elimden aldı. "İyiyim."

Karşısındaki sandalyeye oturduğumda sanki ben yokmuşum gibi telefonuna geri döndü. Arada üstünden dumanlar tüten çayından bir yudum alıyor ve sonrasında yeniden telefon ekranına odaklanıyordu. Bu kadar önemli işleri varmış gibi görünmesine rağmen sadece video izlediğine adım gibi emindim.

"Yade..." Sesimi duyduğunda gözlerini bana dikti. "Özür dilerim."

"Önemli değil."

"Önemli olmadığı için mi benimle konuşmuyorsun?" Telefonu masaya bıraktı ve tamamen bana odaklandı.

"Sadece en yakın arkadaşımın benim fikrini sormadan kararlar vermesi hoşuma gitmedi, o kadar."

"Abdüş yanıma geldiğinde dur Yade'yi arayayım diyemezdim ya."

"Olsun, seni aradığımda ilk olarak Abdüş'ün seninle olduğunu söylemen gerekiyordu." Gözlerimi kırpıştırıp dudaklarımı büzdüğümde gözlerini devirdi. "Hiç tatlı olmuyorsun böyle."

"Tatlı olmak için yapmıyorum ki."

Tribi uzun sürmezdi, benim tanıdığım Yade dakikalar sonra bir şeyler anlatmaya başlayacaktı. Ve benim konuşma açarak ona yardımcı olmam gerekiyordu.

"Berat iyi ki o ses kaydını almış. Abdüş gözlerime sevgiyle bakıp konuşamadığında o ses kaydı bana yardımcı oldu."

"Benim kankam işte, zekilik desen var." Yade Berat'ı sadece kendi kankası sanıyordu. "Abdüş'ün doğru söylediğine emin zaten Berat. Abdüş'ün biraz saf olduğu için yalan söyleyemeyeceğini söyledi bana."

"Siz oturup bizim dedikodumuzu yapıyorsunuz değil mi?"

"Evet." Çaydan bir yudum aldı. "Bir sorun göremiyorum."

"Ne sorunu canım, yapın tabi lafı mı olur?" Sırıttığında keyfinin yerine geldiğini ve küçük tribinin sonlandığını anlamıştım.

Açmamdan bir ısırık koparıp etrafa bakındım. Birkaç boş sandalye haricinde epey kalabalık olan kantinde hararetli bir ortam hakimdi. Bazı kişiler ellerindeki telefona gömülmüş olsalar da genel olarak herkes birbiri ile konuşuyordu.

Gözlerim her masada dolanırken hemen karşımda benim gibi etrafı izleyen Denizle göz göze geldim. Gülerek ona el salladığımda oturduğu sandalyeden kalktı ve yanımıza ilerlemeye başladı.

Büyük üç adımdan sonra yanımıza ulaşmış, masadaki boş sandalyeye oturmuştu. "Nabersiniz?"

Yade, Deniz'i gördüğünde elindeki telefonu masaya bıraktı. Deniz varsa dedikodu da vardı sonuçta.

"İyiyiz, senden?"

"İyi benden de. Napıyorsunuz anlatın bakalım?"

"Aynı ya, biliyorsun durumları."

"Aynı mı? Abdüş ile barışmışsınız ya."

"Nerden biliyorsun diye sormayacağım." Yeniden takipleşme, arşivlenen fotoğrafların ortaya çıkması tüm magazini alevlendirmişti. "Evet barıştık."

"Hayırlı olsun." İki sevgili barışınca hayırlı olsun mu denirdi?

"Teşekkürler de gerek yok yani hayırlı olsuna."

DERBİ | Abdülkadir ÖmürWhere stories live. Discover now