21. Gerekirse evet!

8.1K 292 36
                                    

➡️Sizden yorum istemesem kimse yorum yapmıyor hadi bakalım oyları önceden verelim okumaya ve satır arası yorum yapmaya başlayalım😘

...

Ahugüzar'ın  Ekimin son günlerinin sert sonbahar soğuna rağmen giydiği kısa elbiseden görünen beyaz bacakları Baray'ı delirtiyordu. Diz kapağının dört parmak üzerinde biten elbisenin eteği çok kısa sayılmazdı ama Baray'ı sinirlendirmeye yetiyordu. Kendi dokunamadığı süt beyazı bacaklara başkalarının gözü değecekti.

Daha evden çıkmadan çılgına dönmüş ama Ahugüzar'a tek kelime edememişti.

Dört gündür İstanbuldaydı. Bu gün yani 26 Ekim karısının doğum günüydü. İki gündür Ahugüzar'ın yüzünü doğru düzgün göremiyordu. Geceleri kızın yatağında tek başına yatıyordu. Salondaki kanepenin üzerinde de kız yatıyordu. Kendisi salonda yatabileceğini söylesede Ahugüzar kabul etmemişti.

Kızın kokusunun sindiği yatakta tek başına sabah olmak bilmiyordu Baray'a.

Geldiği akşam yemek için dışarıya çıkmışlardı. Annesinin yanında kızla konuşmak istememişti. Eve geldiklerinde saat geç olmuştu, Ahugüzar yarın konuşalım deyip kaçmıştı.

Ertesi günde arkadaşı gelmiş Ahugüzar onunla ilgilendiği için yine konuşmayı başaramamışlardı. Son iki gündürde Baray Ahugüzar'ın yüzünü zor görmüştü. Aynı evin içinde mecbur kalmadıkça kız kendisine yaklaşmıyordu. Zaten günün çoğunda da arkadaşı geliyor saatlerce odaya kapanıp konuşuyorlardı. Bir keresinde çok merak etmiş dinlemek istemişti ama iki kızın kahkahasından başka bir şey duymamıştı.

Koskoca konakta bile daha fazla görüyordu kızın yüzünü. Küçücük evde sevdiğine hasret kalmıştı Baray.

Apartmanın önüne indiklerinde Ahugüzar'ın üzerindeki elbiseyi dikkatle inceledi. Uzun olan bacakları ayağındaki topuklu ayakkabılarla daha da uzun ve güzel görünüyordu. Balıkçı yaka, uzun kollu, koyu yeşil elbise beyaz tenine de zümrüt gözlerine de öyle yakışmıştıki Baray karşısında saatlerce durup izleyebilirdi.

Her zaman salık olan saçları bu akşamda dokunmak için can artığı beline kadar iniyordu. Kıvrımlarının bittiği noktadaki derin bel çukuruna elini koyup kendisine çekmek, nefessiz kalana kadar dudaklarını öpmek istiyordu.

Sade bir doğum günü yemeği için Ahugüzar fazla şık ve çekiciydi. Mardin'de olsalar hayatta dışarıya böyle çıkmasına izin vermezdi. Ama burası İstanbul'du ve karısı kendisinin sözünü zerre takmıyordu. Yanındaki yerden bitme çok bilmiş arkadaşının sinsi bakışlarını belli etmemeye çalışsada hiç beğenmiyordu.

...

Aydın'dan çocukluk arkadaşının doğum günü için bir kaç günlüğüne gelen Seren, Baray'ın fikrini bile almadan planları yapmıştı. Ahugüzar'ın aklına girmeyi başarmış, Baray'a en büyük dersi vermesi için onu hazırlamıştı.

İzmir'de yatakta biçare halde Ahugüzar'ı bıraktığını duyduğunda deliye dönmüştü Seren. Karşısında sakince kendisine olanı biteni anlatan, kız kardeşim olsa bu kadar sevemem dediği dostunun kırgın, yeşil gözlerine baktığında aslında gecen üç buçuk ayın kızı ne kadar yıprattığını görebiliyordu.

Lisedeyken bir kez çıktığı çocuğun elini tuttuğunda ne kadar utandığını anlattığı gün aklına geldi. Şimdi karşısında yatakta kendisini çırılçıplak soyduktan sonra bırakıp giden kocasını anlatıyordu. Dokunuşlarından aldığı hazzı, istemediği halde kalbini nasıl heyecanla çarptırdığını dinliyordu saatlerdir.

DOĞUNUN KIZILI-AHUGÜZAR(tamamlandı)Where stories live. Discover now