26. Olmayınca olmuyor.

6.4K 223 12
                                    

   (Bölümleri düzenlemiyorum olduğu gibi yayınlıyorum. Gece gece saçma sapan yorumlarla uykumu kaçıranlara inat)

Beklediğinize değecek uzunlukta -uzun zaman sonra- bir bölüm yazmaya çalıştım. Kitabımı yarım bırakmayı düşünmüyorum. Bölümler geç geliyor biliyorum ama defalarca söylediğim gibi üç çocukla fazla fırsatım olmuyor.

Üzgünüm.

-—-—-—-—-

26. Olmayınca olmuyor.

İnce yağmur damlaları cama vururken Ahugüzar  hareket eden otobüsün büyük camından annesinin el sallayışını izledi. Gülümseyerek o da annesine el salladı.

İstanbul'daki son gününde oldukça soğuk ve kasvetli bir sabaha gözlerini açmıştı. Aralıksız yağan yağmur, sert esen rüzgar ve soğuk hava sonbaharın son ayına yakışır cinstendi.

Biraz sonra otobüs turizm şirketinin önünden uzaklaşınca onları bekleyen, neredeyse yirmi dört saat olan yolu düşündü.

"Değişik bir anımız olur. Hem de biraz daha baş başa kalırız." Demişti Baray'a. 'Ne kadar geç olursa o kadar güzel olur.' Diyememişti. Derdi demesine de Baray'ı üzmek istemiyordu.

Kimseye söyleyemeceği bir sözü yoktu. Bir tek Narin'i merak ediyordu. İki koca hafta geçmişti ve sadece bir kez -dün akşam- Baray'la konuştuklarını duymuştu. O da yetmişti huzursuz hissetmesine. Üç ay aynı konakta, aynı katta karşı karşıya odalarda, aynı adamla ayrı yatağı paylaşmalarına rağmen bir gün olsun Baray'ı kıskanmadı. Kıskanması içinde bir sebep yoktu. Onlar karı-kocaydı. Dün akşam öyle olmadı. İçi acıdı. Tenine aynı anda milyonlarca iğne batmış ama sadece bir noktada acısını hissetmişti.

Kalbi.

Onları telefonla konuşurken duyunca kalbi Narin'in elinde paramparça oldu, acı gerçek yüzüne çarptı. Mardin'e döndüklerinde onların aynı odayı hatta aynı yatağı paylaşacaklarını düşündükçe sabaha kadar kendine işkence edip durdu. Baray'ın Narin'le birlikte olacağını, onların yan yana görüntülerini düşünüp durdu. Sabah, geçirdiği huzursuz geceye rağmen güler yüzle uyanıp Baray'ı minik öpücükleriyle uyandırdı.

Kahvaltıdan sonra Baray'ın uçak bileti almak için hava yolu şirketlerinden biriyle konuştuğunu duyunca hemen telefonu elinden aldı.

"Hadi bir değişik yapıp otobüsle dönelim."

"Yolumuz çok uzun otobüsle zor olmaz mı?"

"Benim için olmaz. Sana sarılır uyurum."

"Sen istedikten sonra benim içinde olmaz."

Yinede Mardin-İstanbul arasındaki uzun yol gözüne çok kısa geliyordu. Hızlanan yağmur yüzünden camdan dışarısı görünmüyordu. Yanında oturan kocasının omzuna başını yasladı. Çar çabuk geçen güzel günlerini düşünmeye başladı.

Birlikte geçirdikleri her gün çok özel ve güzeldi İstanbul'da. Başka bir dünyaya kapı açmıştı hayatında. Kabullenmişti.

Aşkı. Aşık olduğunu. Kendinde on küsür yaş büyük bir adama delicesine aşıktı. Kocası olan adama. Gittikleri yerde bir karısı daha olan adama.

İlk başlarda bu aşkı kabullenmekte öyle zorluk çekmişti ki.

Kendinden nefret etmek pahasına.

DOĞUNUN KIZILI-AHUGÜZAR(tamamlandı)Where stories live. Discover now