29. Aşk. Sabır. Ceza.

6.5K 212 13
                                    


29. Aşk. Sabır. Ceza.

~•~•~•~•~

Canan sevinç içinde odadan çıkarken Ahugüzar kutuyu eline aldı. Açmadan telefondan Seren'e mesaj artı.

Ahugüzar; O tahmin ettiğim şey değil dimi?

Seren; Ta kendisi.

Çok para verdim ama lan.

Ahugüzar; Salak şey.

Seren; Öğrenciyim kızın ben. Senin gibi ağa karısı değilim.

Ahugüzar; Çok komik.

Seren; Komik.

***

-bu mesele neden senin için bu kadar önemli.

"Baray ne düşünüyorsun bilmiyorum ama bu yanlış! Yanlış anlamıyor musun?"

-yanlış olduğunu ben biliyorum. Fakat insanlar yanlışları göremeyecek kadar çıkar ve menfaatlerini peşinden gidiyorlar.

"Benim yanımda olsanda olamasanda ben o kıza yardım edeceğim. Nasıl yapacağımı bilmiyorum ama yapacağım!"

-Ahu. Canım sevgilim. Sana yardım etmeyelim demiyorum. Sadece doğru zamanı bekle. Ben gelince detaylı olarak araştırır düşünürüz. Hatta beraber gider kızla konuşuruz. Lütfen ben gelmeden ortalığı karıştırma. En azında ben orada olursam kimse sana bir şey diyemez.

"Tamam."

-aferin benim güzelime. Şimdi kapatmam gerekiyor. Kendine dikkat et.

"Sende."

-seni seviyorum.

"Seni seviyorum."

Ahugüzar görüntülü konuşmaya son verdikten sonra uzandığı yataktan kalktı. Konuşma biraz daha uzasa uyuya kalması işten bile değildi.

Banyoya gidip ellerini ve yüzünü bolca soğuk suyla yıkadı. Biraz sersemliği gidince çalışma masasının üzerindeki sigara paketinden bir dal çıkartıp çakmağı ile birlikte balkona çıktı.

Ayşe'nin okul arkadaşı ile ilgili araştırma yaparken yine soluğu sigara paketinin başında almaya başlamıştı. Genelde kendini çaresiz hissettiğinde yada kendini ifade edemediği zamanlarda hep kendini bir dal sigaranın külüyle rahatlatmaya çalışıyordu. Hayatındaki bütün olumsuzlukları da bu kadar kolay kül edebilseydi.

İnce hırkayla sardığı bedeni soğuk havayla kemiklerine kadar titredi. Soğuk kış geceleri kar, yağmur ve rüzgarla birleşince iyice çekilmez oluyordu. Yakıcı yaz gecelerine bayılmıyordu ama sonbaharın ılık, ince çiseleyen yağmurla havaya karışan mis gibi toprak kokusuna bulanmış huzur dolu geceleri bambaşkaydı.

Uykusunu tamamen açabilmek için kendine yaptığı soğuk terapisi sigarası bitene kadar amaçına ulaştı. Odaya döndüğünde sıcak havada mayışmamak için balkon kapısını açık tutarak odayı havalandırdı.

Çalışma masasındaki test kitabının başına oturduğunda saat gece ikiyi gösteriyordu. İki saat çalışsa yeterli olurdu. Balkon kapısını kapatmadan sorulara gömüldü. Kapıyı ne zaman kapatsa uyuya kalıyordu.

...

Bir kaç akşamdır uzun uzun konuştukları tek mesele Ayşe'nin arkadaşıydı.

Zişan.

Baray gittikten sonra Ahugüzar Ayşe'nin okuluna Zişan'ı görmeye gitti. Küçücük kızı görünce sinirden başına ağrılar girdi. Evet kendisi de çok küçüktü ama en azında liseyi bitirmiş, İstanbul'da eğitimli kültürlü bir anne tarafından yetiştirilmişti. En önemliside biraz olsun hayatın tadını almış dilediği gibi yaşayabilmişti. Yine de töre denen lanetten kendisini kurtarmayı becerememiş olsada küçük kızların bu lanetle kurban gitmelerini izlemeyecekti. Çaresizce istemedikleri adamlarla evlendirilmelerine, töre adı altında kuma verilmelerine ve insan yerine dahi koyulmadan, baskı yapılarak berdel denen tarih öncesinde kalmış olgulara yem edilmelerine göz yummayacaktı.

DOĞUNUN KIZILI-AHUGÜZAR(tamamlandı)Where stories live. Discover now