fais ce qui te semble bien.

330 58 45
                                    


Seninle olamayacağıma karar verdim.
Kapıdan çıktım ama seni şimdiden özlüyorum.
Eskiden seni nasıl öptüğümü düşünürken,
Midemde kelebekler uçuşuyor, kelebekler.
//Lana Del Rey- Butterflies

*bu öyle bir bölüm ki..

9 OCAK/GEÇMİŞ/ NEW YORK/
Tom Hiddleston.

Hiddleston, elindeki son kağıtları da meşe renginde ki masanın altında biriken diğer kağıtların yanına fırlattı. Stroh marka romundan büyük bir yudum alıp, neredeyse eskimeye yüz tutmuş botlarıyla kağıt parçalarını ezdi ve antrenin sonunda ki kahve tonlarının hüküm sürdüğü salona geçti. Adımları sersem ama kararlıydı.

Evin şimdilik en güzel manzarasının izlendiğini düşündüğü koltuğuna oturdu. Hemen karşısında, eve taşınacağı ilk zaman severek ve beğenerek aldığı kahverengi berjer duruyordu. Berjerin üzerinde açık duran bilgisayar ekranında ise, geçen gece adamlarına araştırmaları için emir verdiği kadına ait olduğunu düşündükleri fotoğraf açıktı.

Kızın omuzunda biten sarı saçları, saçlarıyla tezatlık içerisinde olan koyu tonda gözleri ve adamınkine kıyasla daha genç gözüken bir yüzü vardı. Orta halli dudakları
çekilen fotoğrafta, rüzgar nedeniyle kurumuştu. Dolgun yanaklarına kapanan saçları elmacık kemiklerine yayılan birkaç lekenin pembeyle uyumunu gözler önüne seriyordu. Adamın karanlık düşüncelerinin içinde, bu kız Fleur olamayacak kadar hayat doluydu.

Sadece telefonun diğer ucundan duymasına rağmen o sesin sahibinin böylesine masum birine ait olmadığına emindi. Fakat yine de, birkaç gün sonra Bordeleau'ya giderek sevgilisini bulmadan önce bu suratın sahibiyle tanışacaktı.

Adeline. Adeline Bonnivard'la.


13 ARALIK/ Bordeleau Şehri/FRANSA

Bugün Bay Hiddleston ile nişanlısı Esme'nin şehre yeniden dönecekleri o önemli gündü. Arkadaşlarım ise kulaklarımda asılı duran, sevdiğim adamın hediye ettiği küpelerimle tek başıma delirmeme izin vermemiş ve sıkıcı geçeceğine inandığım o klasik film gecelerinden birini düzenlemişlerdi.

"Hayır! Asla ikinci filmin, ilkinden daha güzel olduğunu söyleyemezsin,'' Alain, evimizde bulunan tek uzun koltuğun geniş olmasını fırsat bilerek, hemen yanında duran ve film hakkında yorumlar yapmaya kararlılıkla devam eden Jac'in kafasını kavradı. ''Bu bir kuraldır.''

Jac, kollarının arasında çırpınışlar sergiledi fakat o kuvvetli sarılmadan kurtulması neredeyse imkansızdı. O yüzden hepimizin duyabileceği bir şekilde oflayarak teslim olmayı seçti. ''Boktan kurallarını kendine sakla, dostum. Çünkü filmin ikincisi daha iyiydi ve eğer bu bir üçleme olursa; kesinlikle üçüncüyü daha çok seveceğim.''

Kollarımı göğsümde birleştirip, en azından bir süreliğine sadece onları izlemekle yetinmek istedim. Aralarında olan cinsel gerilimin farkında olmadan birbirlerine tutkuyla bakıyor, buldukları her fırsatta tenlerine temas etmekten kaçınmıyorlardı. Bir an eğer yerlerinde olsaydım diye düşündüysem de, onun nişanlısının kollarında olduğunu bildiğim gerçeği direkt olarak karmaşık hayallerden sıyrılmama yardımcı olmuştu. Şehrime geldiğinden beri Tom'u görememiştim çünkü yakın arkadaşları Tyler'ın "hoş geldiniz!" gibi klişe bir isim verdiği yemekteydiler ve sanırım biz davetli değildik. Zaten ben kimdim ki? Aslında kim olduğunu açıklayamayacak kadar korkak bir kadındım, bu gece burada onun hediyesiyle beraber depresyona girmeyi de kendim tercih etmiştim.

𝐡𝐚𝐩𝐩𝐢𝐧𝐞𝐬𝐬 𝐢𝐬 𝐚 𝐛𝐮𝐭𝐭𝐞𝐫𝐟𝐥𝐲.|| 𝘩𝘪𝘥𝘥𝘭𝘦𝘴𝘵𝘰𝘯. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin